Gündem
  • 20.5.2002 11:45

NÜKET DURU : NE KADAR AÇACAĞIMA OĞLUM KARAR VERİYOR

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Nükhet Duru, arkadan dolanarak feminizm yapıyor. Onunla konuşurken olaylara nasıl sağlam bir kadın bakış açısıyla baktığı hemen anlaşılıyor. Her ne kadar onun feminizmi politik olmaktan çok "estetik ve anatomik feminizm" olsa da, sahnedeki bütün hoppalığı da, gündelik hayatındaki bütün girişimciliği de sanırım bu "kadınlıktan" kaynaklanıyor. Sizinle ilgili en çok söylenen şey, rüküş olduğunuz. Nedir bu? Ben bir Akdeniz kadınıyımdır, Akdenizli kadının renkleri ve tavrı her zaman üzerimdedir. Genelde sade dolaşan bir insanım. Sahnede çok görkem seviyorum. İnsanların da takıldığı sahnedeki görüntüm. Ama ben sahneye model olarak çıkmıyorum. Ben show girl’üm (gösteri kızı). Tüy de takarım, yelpaze de taşırım elimde, çıngırak da takarım kafama. Ve dans ederken onların sesinden mutlu olurum. Ama yine de benimle uğraşmaları öyle veya böyle hoşuma gider, tahrik olurum. Ben kamçı severim. Bir küpe takıntınız söz konusu galiba... Küpe değil, takı takıntısı benimki. Kolyeyi çok sevmem, yüzük, bilezik daha çok severim, ayağımda olsun, hızma olsun. Geçen akşam sahnedeydim. Hem alnımın ortasında, hem burnumda hızma, hem de buradan buraya da zincir (Burnu ve kulağı arasındaki bölgeyi işaret ediyor) hem de küpe. Bir mimar arkadaşım "Biraz fazla geldi bana" dedi. "Olabilir ama ben çok mutluyum" dedim. Belki o mimar, bütün bu ağırlıkları bina güvenliği açısından fazla bulmuştur... Evet, sanıyorum öyle bakıyordur. Mesela Hıncal (Uluç) "Yırtmacın eksik" diyor. "Senin bacakların güzel, kasığına kadar açman gerekiyor" diyor. Ama her güzel tarafı açarsak olmaz ki. Cem ne kadar izin verirse o kadar açıyorum. Oğlunuz Cem henüz 13 yaşında. Artık karışıyor mu sizin giyiminize filan? Hem de nasıl. Özellikle bu sene. Son çıkan fotoğraflarım yüzünden birbirimize girdik. Bir arkadaşı "Benim de annem böyle güzel olsa, böyle resimleri çıksın isterdim. Gurur duy" demiş. Öyle yırttık. Tabii hâlâ genç kız gibi, çok cazip olduğunuz için, durup durup sizin eski dekol-te fotoğraflarınızı yayımlıyorlar. Değil mi? "Genç kızlar kadar cazip" değil, "Kadınlar kadar cazip" demeniz gerekirdi. Çünkü bana göre kadın, gerçekten kadın olduğu zaman caziptir. Genç kızlar biraz daha anlamsız, bilinçsiz bakabilirler. Ben genç kızlık resimlerine bakıyorum, haza salak. Sizin makyaj, kadın güzelliği gibi konulardaki uzmanlaşmanız, kadın sağlığı konusundaki girişimleriniz bir çeşit feminizm değil mi sizce? Politik olmayan feminizm... Tabii. "Feminen olmadan feminist olunmaz diyorum" ben. 15 yıl önce tanıştığım, feminizmi herkesten farklı algıladım. Bence feminizm erkek düşmanlığı değil, kadın dostluğu. Bir kadın kendiyle barıştığı zaman, kendini sevdiği zaman ancak mutluluk verebiliyor. Mutsuz bir kadın mutlu edemez. Siz meme kanseri konusunda bilinç uyandırma çalışmalarını bireysel olarak yapıyorsunuz. Oysa Batı’da hastalıklar etrafında sivil toplum örgütleri oluşuyor. Siz bu tür bir örgütlenme düşündünüz mü? Bu tür bir çaba içine girmek istedim. Bana destek verenler de oldu. Ama sonra bu desteği paraya çevirmek istediklerini fark ettiğimde geri çekildim ve yine bireysel çalışmalarıma devam ettim. Başka sivil toplum çalışmaları yapıyor musunuz? Evet, mesela şu aralar Epsilon Yayınevi ile bir çalışma yapıyorum. Altı Nokta Körler Derneği’ne gidip orada roman okuyorum. Geçenlerde "Çalıkuşu" romanını okudum. Bugün de oradan geliyorum. ‘Herkesin taklit ettiği dansımın sırrı yürüyüşüm’ Dansınıza çok takıktır herkes. Sahnede kendinizi fazla mı dağıtıyorsunuz? 1975, 76 gibi bir felç geçirdim. Belden aşağım tutmuyordu. Filmlerdeki gibi her gün bir adım ata ata yürümeye başladım. Ve işte, benim kimseninkine benzemeyen, herkesin kendini benzetmeye uğraştığı o çılgın dansım tekrar yüremeye başladıktan sonra belirdi. Bu dans her gün yürüyor olmaktan duyduğum sevincin bir dışa vurumu. Her sabah yürüyor olduğum için Allah’a şükrediyorum. Bu ses, bu güzellik ve yorumculuğunuzla daha çok satıyor olmanız gerekmez miydi? Evet, hatta "En iyi yorumcu" ödülü benimle çıktı. Ama işte ben de klasik oldum, fil ordusu geçiyor yanımdan, sarsılmıyorum bile. Ben fazla şöhretten, fazla başarıdan bilinçli olarak kaçtım. Ayrıca 25 yıl aynı şarkıyı söyleyip aynı alkışı patlatmak daha büyük bir ticari başarı bence. Bir de "Eski şarkılarınız daha iyiydi" diye bir sabit fikir oluyor dinleyicilerde. Yine de eski şarkıların avantajları olmalı... Yeni şarkılarda teknolojiyi araç değil amaç olarak kullanıyorlar. O yüzden o dört kanallı stüdyolarda yapılanlar 82 kanallı stüdyolarda yapılan şarkıları hâlâ yiyor, dövüyor.milliyet Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:54

İLGİLİ HABERLER