ÖCALAN'A SELAM SÖYLEYEN BİRAND'A, AKŞAM YAZARI SERDAR TURGUT HAK VERDİ
Ben Birand'ın haklı olduğunu düşünüyorum
Esas konuya geçmeden önce, alakalı olduğunu düşündüğüm için, bir hatıramı anlatayım.
Washington'da muhabir olarak görev yaptığım dönem (1993-1995) PKK belasının had safhada olduğu yıllardı.
ABD'nin başkentindeki Türk gazetecilerin gündeminde de doğal olarak bu konu önemli yer tutuyordu.
Washington'da PKK'nın adamları vardı, bunlar özellikle Amerikan Kongresi'nde lobi faaliyeti sürdürüyorlar ve hayli de etkili oluyorlardı.
Ben bu kişilerle konuşulması, görüşülmesi ve bilgi alınması taraftarıydım.
Ancak Türk gazetecilerin büyük çoğunluğu buna şiddetle karşıydı, hatta böyle bir görüşmeyi hainlik olarak da görüyorlardı.
Peki ama nasıl bilgi alınacak? Bu soruya verdikleri cevap ise Türk Büyükelçiliği oluyordu.
Gayet tabii ki meseleler hakkında bilgi almak için esas olarak Türk Büyükelçiliği kullanılacaksa bunun için ta Washington'lara gelip gazetecilik yapmaya çalışmak zaman ve para israfıydı.
Bunun için Ankara'da kalmak daha iyi olabilirdi.
Zaten PKK konusunda Türkiye'nin resmi görüşü belliydi, Amerikan yönetimi ise konuyla ilgili her soruyla hep aynı 3 satırlık rutin cevabını veriyor ve 'Biz her türlü terörü lanetlediğimiz gibi PKK terörünü de lanetliyoruz' demekten öteye bir şey demiyordu.
Gayri resmi haber alınabilecek tek kaynak olan PKK adamlarıyla görüşmeye tepki bu kadar büyük ve sert olunca insanın iş yapması da hayli zorlaşıyordu takdir edersiniz.
* * *
Biliniyor olması gereken gerçekleri bir kez daha tekrarlamak gerekiyor. Gazeteci işini yaparken haber çıkarmak için gerekirse özel düşüncesinde düşmanlık duyduğu, hoşlanmadığı, normal durumlarda yanından bile geçmeyeceği insanlara hislerini bastırıp konuşabilir, onları konuşturmak için dostmuş gibi davranır, hatta yalan da söyler.
Aradaki bağları kuvvetlendirip, karşı tarafın muhabire rahat açılması, içindekileri dökecek duruma gelmesinin başka çaresi, yolu yoktur.
Böyle nasıl davranırsın diye soranlar hayatlarında hiç muhabirlik yapmadan köşe yazarlığına, yöneticiliğe başlamışlardan çıkar genellikle.
* * *
Star Gazetesi'nden Sezai Şengün iyi bir gazetecidir ve muhabirliğin davranış koşullarını iyi bilir.
O nedenle kendisinin iki gün üst üste gazetesinde çıkan haberlerini görünce biraz şaşırdım doğrusu.
Evet, Mehmet Ali Birand, imkan bulduğu takdirde Abdullan Öcalan'dan mülakat kopartabilmek için o şekilde konuşmuştur. Zaten kendisi de konuştuğunu söyledi açıklama yaparak.
Kendilerine sempatik gelen sözler söylemiştir, destek lafları da etmiştir. O ruh halini ben çok iyi anlıyorum. Çünkü gazeteci herkesin önünde sımsıkı kapalı durmakta olan bir kapı kendisine açılmaya başladığı an heyecanlanır ve böyle taktik uygulayarak o kapıyı sadece ama sadece kendisine açtırmak için bu şekilde davranabilir. Açıkça söylemek gerekirse benim o şahısla bir özel röportaj yapma ihtimalim olsa ben de öyle konuşabilirdim.
Şimdi bütün muhabirler bu tür konuşmaların 'vatan hainliği' ile damgalanmasının ne kadar saçma olduğunu anlayabilirler.
Gazeteci bununla konuştu, konuşmaya çalıştı, işi koparmaya almaya çalışırken şunu söyledi, bunu söyledi diye işi vatan hainliğine taşımak kadar abuk bir şey olamaz.
* * *
Mehmet Ali Birand benim hayatımda gördüğüm en çalışkan gazeteci.
Haber çıkarma ateşi içinde katiyen sönmedi ve her geçen gün daha da yorucu bir tempoyla çalışıyor.
PKK işinin çözümü konusunda farklı düşünüyormuş... Olabilir, ben de farklı düşünüyorum.
Herkes illa da devletin resmi görüşünü savunmak zorunda değil.
Esas olan şey onun işini yaparkenki davranışında yanlışı olup olmadığıdır ki bence yoktur ve aslında olsa da Türk basınında onun bu yanlışını suratına vurmaya kalkışacak çok az sayıda insan vardır.
Onlar da zaten bu son olayda susmayı tercih ediyorlar, büyük ihtimalle bu tartışmayı saçma bulmuşlardır.
Bu tartışmaya tarafsız bakmaya çalışan bir insan olarak (tarafsız derken hayatımda hiçbir zaman ne devlet ile 'bağlantılı' oldum ne de başka örgütlere sempati duyarak davrandım, bunu söylemek istiyorum) Birand hakkında çıkan bu suçlamalar yine bir 28 Şubat operasyonu havasını veriyor, iş böyle gözüküyor..
İnşallah böyle bir şey yoktur ama öyle bir izlenim veriliyor suçlamanın şiddeti nedeniyle.
Türkiye'de bu işlerin bitmesi lazım, çünkü bu işlerin çağı geçti artık.
Türkiye çok farklı şeyleri çok farklı üsluplarla tartışmak zorunda kalacak önümüzdeki yıllarda. Buna zorunlu kalacağız, hazır olalım.
Farklı üslupları içlerine sindiremeyenler ise ne yazık ki süreç dışı kalacaklar bir süre sonra, bu böyle gözüküyor.
Süreç dışında kalmaları, eğer değişmemekte ısrarlı olurlarsa iyi de olacak, çünkü onların fikirlerinin Türkiye'yi getirmiş olduğu nokta tam bir facia.
Serdar Turgut
akşam
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:26