Medya
  • 4.6.2007 00:08

OKTAY EKŞİ'DEN NAMAZ KILAN LİSELİ KIZLAR SAVUNMASI

Köşesinde konuyla ilgili binlerce mail aldığını anlatan Ekşi, ağız değiştirip, "Bizim tepkimiz namaza değil, okulda namaz kılınmasına. Çünkü bu diğer öğrencilere baskı nedenidir" dedi. Oysa lisede namaz kılan kızlar arkadaşlarının gözünün önünde değil, okulun bodrumunda kimsenin görmeyeceği bir yerde namaz kılmıştı.

Gelen tepkiler fazla olunca diğer Hürriyet Gazetesi yazarları da kendilerini savunma gereği duydular. Bunlardan biriri de Ahmet Hakan'dı...

İşte Ekşi'nin yazısı...

Gelin de anlatın...


GELEN "e-mail"leri görseniz zannedersiniz ki Türkiye’de birileri sırf "namaz kıldığı" için ötekilerini fena halde suçlamış.

Bu e-mail sahipleri, gazeteleri, makaleleri, haberleri nereleriyle okuyorlar, insan bazen hayretler içinde kalıyor.

Bakınız sevgili okuyucumuz ne diyor?

"Lütfen biz mütedeyyin Müslümanları daha fazla rencide etmeyin, Lütfen bu ülkeyi bu tür haberlerle kamplara ayırmaya çalışmayın!"

Ötekinin mesajı:

"Milletimizin kardeşliğe ihtiyaç duyduğu zamanda, namaz kılan öğrencileri afişe etmenizi içime sindiremiyorum. Lütfen yayınlarınıza dikkat ediniz."

Bu da bir üçüncüsü... Ötekiler kadar terbiyeli değil. Seviyesi de belli ki üslubu gibi:

"Siz kimsiniz ulan köpek sürüleri, bu milletin namazına karışacak? Haddinizi bilin, yoksa bildiririz. Bu ülkede bizim iznimizle yaşıyorsunuz. Bizim herkesin dinine saygımız var. Sizin de dininize saygımız var. Ama dinimize dil uzatanın dilini koparırız."

Bu mesajların neden gönderildiğini tahmin etmiş olmalısınız ama biz yine de anımsatalım:

İstanbul’un Bağcılar İlçesi’ndeki Bağcılar Lisesi’nde öğrencilerin toplu namaz kıldıklarına ilişkin bildiğiniz gibi bir yayın yapıldı... Bir kız çocuğunun tavırlarının, söylemlerinin değişmesinden kuşkulanan ailesi, kimseye fark ettirmeden okuldaki bu toplu namaz görüntülerini kayda almış. Bu görüntüler önce Show TV’de yayımlandı. Ardından konu tüm basında haber haline getirildi. Çünkü laik bir ülkenin okulunda öğrencilerin belli bir dinin ibadetine yönlendiriliyor olmaları sisteme aykırıdır. Bunun Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Musevi’si yok. Kural hepsi için geçerlidir.

Ama görüyorsunuz kuralı söylemenize bile tahammül edemiyorlar. Hemen "Vaay! Sen kim oluyorsun da benim dinime laf ediyorsun?" celallenmesi başlıyor.

Hem de "İslamiyet hoşgörü dinidir" diyen insanlardan...

Oysa kimsenin "O çocuklar neden namaz kılıyor?" dediği yok. Denen çok basit:

"Namazını okulda kılman, orada bulunan ama namaz kılmayan -veya başka bir dine mensup olan yahut hiç din tanımayan- çocuklar üzerinde baskı oluşturur. Bu, laik eğitimin temelini atan 1924 tarihli Öğretim Birliği Yasası’na aykırıdır."

Aykırıdır, çünkü din ve vicdan özgürlüğü, insanların kendi dini inançlarının gereğini serbestçe yerine getirebilmesi anlamına geldiği gibi, o özgürlüğün başkaları üzerinde baskı oluşturmama yükümlülüğü getirdiği de doğrudur.

Yani madalyonun sadece bir yüzünü görüp de arkasını yok saymak ne dürüstçe, ne demokratik, ne de medeni bir tavırdır.

Ama görüyorsunuz... "Hangi dini istersen benimse... Nasıl istersen öyle ibadet et... Ama bunu ’Benim gibi yapmayan günahkárdır, zındıktır, káfirdir’ mesajı verecek şekilde yapma... Çünkü onu yapmak zorbalık olur" dediğiniz zaman anlamak istemiyorlar.

Bu kafayla nasıl diyalog kurabilirsiniz? Çağımızda "uygarlık" gibi, "demokrasi" gibi, "insan onuru" ve "kişilik hakları" gibi kavramların da olduğunu bunlara nasıl anlatabilirsiniz?

Ahmet Hakan'ın yazısı..

Namazın dostu düşmanı


DİYELİM ki...

Bir "baba" reşit olmayan çocuğunun din eğitimi almasını istiyor.

Ne yapacağız bu talep karşısında?

"Yuh! Bu çağda bu kafa! Vay irticacı vay!" falan mı diyeceğiz?

Tabii ki hayır!

Babaya hak vereceğiz, bu talebin onun en doğal hakkı olduğunu söyleyeceğiz ve tercihine saygı göstereceğiz.

Peki...

Bir "baba" reşit olmayan çocuğunun okulda namaz kılmasını istemezse ne olacak?

Bu "tercih" karşısında ne yapacağız?

Dini yönü kuvvetli gazetelerimize bakacak olursak, babaların böyle bir hakları yok.

Çünkü...

Bu gazetelerde gördüğümüz şudur:

"Çocuğuma gittiği okulda dini telkin yapılmasını istemiyorum. Çocuğumun okulda kaçak göçek namaz kılmasına karşıyım" diyen baba, manşetlerden "Namaz düşmanı!" diye yaftalanıyor.

Düşünün:

Bağcılar gibi "mahalle baskısı"nın en görünmez ama en ağır şekilde yaşandığı bir ilçede adınız "namaz düşmanı"na çıkmış.

Bu durumda o mahallede konu komşu arasında nasıl yaşarsınız?

Ya da...

Böylesi bir yaftalamaya maruz kalma korkusuyla nasıl özgür bir tercihte bulunabilirsiniz?

Hadi daha açık sorayım:

Dört bir yerden gelen, "Be adam, senin çocuğun seks partisine katılmıyor, namaz kılıyor namaz! Ne var bunda! Şikáyet edeceğine gurur duy" baskısı karşısında direnmek mümkün müdür?

Zaten "mahalle baskısı" dediğimiz şeyin anlamı, "Her şey serbest ama sıkıysa yap bakalım" değil midir?

* * *

Ey inananlar!

Siz, "namaz kılmanın bir insanın kurtuluşu için en kutlu eylem" olduğunu düşünebilirsiniz.

Siz, "Namaz dinin direğidir" anlayışına iman etmiş olabilirsiniz.

Siz, bir babanın çocuğunun namaz kılmasını istememesini acayip yadırgayıp dehşetle karşılayabilirsiniz.

Ama unutmayın ki...

Bu da bir tercihtir.

Size düşen de, bu tercihe saygılı olmaktır.

Adamın adını "namaz düşmanı"na çıkararak...

Ya da...

"Bu topraklar Müslüman topraklarıdır, bu namaz düşmanı adam da nereden çıktı" diyerek...

Baskı yapamazsınız.

Hem hani "herkes dilediği gibi inanır ve yaşar" idi?

İşte dilediği gibi inanan ve yaşayan bir baba!

Neden adamın haklarına sahip çıkacağınıza, adamı "namaz düşmanı" diye yaftalıyorsunuz?

Yoksa...

"Herkes dilediği gibi inanır ve yaşar" derken yalan mı söylüyordunuz?

* * *

Bir de şu var:

Bu ülkede 50 küsur yıldır sağ iktidarlar "din eğitimi" gibi çok esaslı bir mevzuda, hep arkadan dolanarak, fiili durum yaratarak ve esaslı çözüm getirmekten kaçınarak hareket ettiler.

Düz liselere konmuş "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" dersini, "Zorunlu Din Eğitimi" dersine çevirdiler.

İmam ve hatip yetiştirmek için kurulan ve meslek lisesi kimliği taşıyan imam hatip liselerini, çocuklarına din eğitimi vermek isteyen ebeveynler için alternatif okullar haline dönüştürdüler.

"Liselerde mescit açılması" meselesini tartışmaya açmak ve yasal bir çerçeveye oturtmak yerine, yaratılan fiili durumların peşine takıldılar.

Ve bugün...

Ortaya çıkan "Lisede namaz tartışması", arkadan dolanmaların, fiili durumların ve çözümsüz bırakmaların bir sonucudur.

Palyatif önlemler nedeniyle dikiş patlamıştır.

Yani...

Mesele "namaz düşmanı" ya da "namaz dostu" ikilemine hapsedilip kaçılamayacak kadar esaslıdır.

Esaslı meseleler de ancak esaslı yaklaşımlarla çözülür.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 18:26

İLGİLİ HABERLER