Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu (Türk Tarih Kurumu Başkanı): ''Hangi kaynağa dayanıyor, belli değil. Bu beyefendi karadan gemilerin yürütülmediğini yazmıştı. Ben kendisine, bizzat kuşatmada yer alan insanların yazdığı eserleri kaynak gösterdim. O da Hoca Saadettin'e baktığını söylüyordu. Saadettin 16. yüzyılın tarihçisidir, halbuki İstanbul'un fethi 15. yüzyılın ortasındaydı. Padişahlar aşağılasalar, resmi dil Türkçe olur muydu? Devşirmeleri topladıkları zaman, 'Bunları Türk'e verelim, hem Türkçe öğrensinler, hem Müslüman olsunlar' diye kanunnameye koyarlar mıydı?''
Orhan Koloğlu (Tarih yazarı): ''Osmanlı yerleşik kültürü, ileri medeniyeti temsil eder. Türkmenler ise göçebedir. Göçebelik ziraatı tahrip eden yapıdır. Osmanlı'nın karşı çıktığı göçebeliktir; bunları yerleşik yapmak ister. Tabii yerleşik hale getirmek için zor da kullanırdı.''
Prof. Dr. Bozkurt Güvenç (Yeditepe Üniversitesi): ''Osmanlı, özellikle Türkleri değil, toprağa yerleşmemiş toplulukları aşağı görür; çünkü onlardan vergi alamaz. Osmanlı'ya akıl verenler derler ki; 'Sakın ha, bu Türkleri idareye getirme, bunlar kurdukları devleti yıkarlar.'' O nedenle yöneteceği kişileri Hıristiyanlardan alıp devletin kulu olarak yetiştirmiştir. Türklere karşı tavır, yalnız Fatih veya Kanuni'de değil, devlet geleneğinde var. Orta Asya'dan gelen atalarımızın sayısı Anadolu'da yaşayanların sayısına göre küçüktür. Onda 1 - 2 oranındadır. Yani biz Türkler, kültürleşme sonucunda Türk olduk. Irk bakımından, genetik olarak Orta Asya'dan gelen Türkler değiliz. Biz Anadolu'da harmanlanmış Türkleriz. Biz kültür Türk'üyüz, ırk Türk'ü değiliz.''
Orhan Silier (Tarih Vakfı Başkanı): ''Osmanlı, çokuluslu imparatorluktu. İdari kadrolar içinde önemli rol oynayan Türk unsuru konusunda bugünkü anlayışımızdan çok farklı tanımlamalar yapılmaktadır. Yalnızca Türklerle ilgili değil, Osmanlı'yı bir hoşgörü, eşitlik cenneti sayan her türlü savunmacı anlayışın da tarihi gerçeklerle ilişkisinin araştırılması gerekir.''
(MİLLİYET)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:52
