Gündem
  • 13.3.2006 00:09

ÖZAL'DAN ÖLMEDEN ÖNCE ANAP YORUMU : O AĞACI BEN DİKTİM AMA MESUT YILMAZ KÖKÜNDEN KESTİ, DİBİNE DE KEZZAP DÖKTÜ

Türk siyasetine damgasını vuran 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yeni bir siyasi partinin başında aktif siyasete girmeyi düşündüğü, bu partinin ilk genel başkanı olmasını önerdiği Aydın Menderes'ten ise ''emanetçi olmam'' yanıtını aldığı belirtildi.


Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık'ta yıllarca halkla ilişkiler daire başkanlığı görevini yürüten Ekrem Karaismailoğlu, ''Sivri Kayalar Üzerinde Çıplak Ayakla Dolaşmak'' adlı kitabında anılarını aktarıyor.


Bu anıların büyük bölümünü ise Özal dönemine ilişkin olanlar oluşturuyor. Kendine özgü tarzıyla Türk siyasetinin unutulmazları arasına ismini yazdıran Özal ile ilgili pek çok iddiaya ilişkin de açıklamalarda bulunan Karaismailoğlu, ''şortla askeri birlik denetlediği'' ifade edilen Özal'ın eşi Semra Özal ile Marmaris'te bulunduğu bir gün halkın arasında dolaşırken yeni açılan askeri kampın komutanı tarafından tesise davet edildiğini belirtiyor. Karaismailoğlu'nun satırlarıyla olayın devamı şöyle gelişiyor:


''Üzerinde keten pantolon ve kısa kollu tişört olan Özal, bu davete 'kıyafetim uygun değil, inşallah başka zaman' diye karşılık vermiyor tabii... Gidilecek yer nihayet bir dinlenme tesisi. Herkesin üzerinde şort, mayo ya da mevsime uygun hafif giysiler var.


'Peki' diyor Turgut Özal, 'dönüşte uğrarız'...


Bir süre sonra da kampın yolunu tutuyorlar. Arkada gazeteci ordusu konvoy halinde kampa geliniyor. Tesisin girişinde kampta görevli bir grup asker karşılıyor Özallar'ı...
Turgut Özal da onları selamlayıp tesise giriyor. Birer çay içip bir süre dinlendikten sonra da kamptan ayrılıyorlar.'' Olayın daha sonra gazete manşetlerinde ''Şortla askeri birlik denetledi'' şeklinde yer aldığını hatırlatan İsmailoğlu, ''Toparlayacak olursak... Bir kere gidilen yer, askeri birlik değil yazlık kamp... Üstelik bu bir denetleme değil ziyaret. Şort giyilse ne yazar, giyilmese ne...'' yorumunu yapıyor.
ABD'de geçirdiği prostat ameliyatının Özal'ı hiç aksatmadığı cuma namazlarından da uzaklaştırdığını anlatan Karaismailoğlu, bir gün doktorların muhalefetine karşın cuma namazına giden Özal'ın buradan ayrılırken çok güvendiği Mehmet Perçin'e ''Yeni bir parti kurup başına geçmeme ne dersin Mehmet?'' sorusunu yönelttiğini aktarıyor.


Perçin'in bu soru karşısında irkildiğini belirten Karaismailoğlu, Özal'ın tüm güçlüklere karşın bunu istediğini anladığını ifade ediyor.


Kitaba göre, Perçin'in ''Sizi anlıyorum efendim, ama niye yeni bir parti? ANAP ne güne duruyor?'' sorusuna karşılık da Özal'ın şu açıklaması geliyor:


''ANAP, benim özene bezene diktiğim bir fidandı. Büyüttüm, koca bir ağaç yaptım. Meyvesini de aldım. Mesut geldi, bu ağacı kökünden kesti, kesmekle de kalmadı. Yeniden sürgün vermesini önlemek için üzerine kezzap döktü.

Anlayacağın ANAP'tan artık hayır gelmez...'' Perçin'in, halkın yeni kurulacak bir partiyi nasıl karşılayacağını sorması üzerine de Özal şöyle diyor:


''Hiç korkma... Nüfusumuzun yüzde 60'ı 30 yaşın altında. Onlar bizi çok iyi anlar. 1983 yılında başını okşadığım çocuklar bugün üniversite mezunu... Babaları, ağabeyleri ceplerinde silah taşırdı, onlar hesap makinesi taşıyor. Her biri en az 2 yabancı dil biliyor, bilgisayar kullanıyor. Onlara çok güveniyorum. Siz de güvenin.


Biliyorsun; Süleyman Bey, hep 6 kere gidip 7 kere geldiğinden söz ediyor. Ben de, '1 kere gidip 2 kere geldim' derim. Fena mı olur yani?


Allah'tan çok değil 5 yıl daha ömür istiyorum. Kuracağım partiyi en az yüzde 45 oyla iktidara taşır, ikinci değişim programını sonuna kadar uygularım. Buna mani olmaya da kimsenin gücü yetmez.''


Çankaya Köşkü'nün 1992 yılı Nisan ayının ilk akşamında önemli bir görüşmeye ev sahipliği yaptığını aktaran Karaismailoğlu, bu görüşmenin Ali Coşkun, Aydın Menderes ile Cumhurbaşkanı Özal arasında geçtiğini belirtiyor.
Bu görüşmede Özal'ın Menderes'e ''Partinin ilk genel başkanı siz olun. Ben de bir süre sonra istifa edip aranıza katılacağım. Memleketin ve milletin selameti için el ele, gönül gönüle çalışalım'' dediğinin anlatıldığı kitaba göre, Özal Menderes'ten şu yanıtı alıyor:


''Lütfen mazur görün, ben emanetçi olmam''...
Kitabında Anadolu Ajansı genel müdürlüğü yaptığı yılları da anlatan Ekrem Karaismailoğlu, bu dönemdeki ekonomik kriz nedeniyle yaşanan sıkıntıları da satırlarına aktarıyor.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:49

İLGİLİ HABERLER