En kötü şeylerden biri... Bir yazar, bir gazetede bir haber okuyor ve ardından o habere göre yorumlar yazıyor. Aslında gençlere ''Haber yazarken, doğru mu değil mi diye iyice araştırın, sonra yazın'' diyen yazarlar, neden okudukları bu haberler için ''işi bilenlere'' bu haber doğru mu diye sormuyorlar?..
Pınar Altuğ olayıyla ilgili günlerdir birileri bir şey yazıyor, çiziyor.
En kötüsü de, bazı gazetelerdeki haberleri gören bazı yazarların ''bilip-bilmeden'' yaptıkları yorumlar...
Aslında onlar değil mi ki, tüm bu muhabir arkadaşlara ''Haberlerinizi iyice araştırın, ondan sonra yazın'' diyenler...
Ama kendileri herhangi bir gazetede bir haber gördü mü ne yazana, ne de o konuda bilgi sahibi olan muhabirlere hiç soru sormadan hemen yorum yapıyorlar ve aslında ''komik'' duruma düşüyorlar.
Yani son dönemde bir deli bir taş attı mı, kırk akıllı çıkaramıyor basında...
O arada Hürriyet'in de sürekli Pınar Altuğ'la ilgili haber yapması dikkati çekiyor. Alttaki Şengül Balıksırtı'nın yazısı okununca ''Acaba nasıl yalan söylenir, her zaman inkar en iyi yoldur'' şeklinde bir köşe mi açılacak Pınar'a?..
Ayrıca Hürriyet rakibi olduğu Star grubunun Çocuklar Duymasın dizisini de sürekli gündemde tutarak müthiş bir sinerji yaratıyor... Resmen Çocuklar Duymasım'ın yeni bayan oyuncusunun kim olacağı bir numaralı gündem oldu... Bu arada yine bu sabah baktık Hürriyet'in magazin sayfası ( İkinci sayfa ) artık magazin değil tv sayfası gibi oldu... Sol manşette Kanal D'nin Popstar haberi , sağ manşette Çocuklar Duymasın, sol altta rating sıralaması...
Hürriyet gibi büyük bir gazetenin magazinde ''küçülmesi'' dikkat çekiyor... Hiçbir ''atlatma'' haber çıkmıyor... Neredeyse çıkan bütün haberler televizyondan izlenip yazılan haberler... Üzerinde sanki
bir toprak var Hürriyet Magazin'in...
Acaba Hürriyet'in magazinde o kadar gerilemesinin nedeni şimdiki magazin müdürü Selim Akçin'in daha önce bir televizyon sayfası hazırlamasından dolayı mı?..
Neyse, lafı uzatmayalım ve sizi Şengül Balıksırtı'nın okunması gereken dünkü yazısıyla başbaşa bırakalım:
PINAR ALTUĞ OLAYI!..
Olayı en başından beri yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim. Ne zamana kadar mı?.. Pınar Altuğ yalancılığı için medyadan özür dileyene kadar.Biliyorsunuz, diziden ayrılacağını açıkladı. Ve ilginçtir olay namus tartışmasına dönüştü, Pınar Altuğ'un yalancılığı bir kez daha geri planda kaldı...
Bugün darağacına asılan Birol Güven aslında bütün gerçekleri biliyor. Aktüel'deki son yazısında da bakın ne anlatmış: ''Eğer Pınar Altuğ olayı bir namus meselesine dönüşmeseydi de bizim yaptığımız bir imaj yönetimi çalışması ahlak tartışmalarına meze yapılmasaydı ben bu son yazımı yazmayacaktım. Oysa biz sadece Pınar Altuğ'un özel hayatındaki bazı sorunların dizideki imaja fazla zarar vermeden hızla gündemden düşmesi için bir strateji geliştirmiştik. Dayandığımız, inandığımız tek şey de oyuncumuzun o konudaki beyanlarıydı...''
Yani Pınar yalan beyanlarıyla sadece medyayı değil, Birol Güven'i de yanıltmış, onu da zor durumda bırakmış.
Pınar'ın kiminle ne yaşadığı beni sadece gazeteci olarak ilgilendiriyor. Bu konuda hiçbir yorumda bulunup, ahlak bekçiliğine soyunmam. Bu konu başka, İsteyen istediğini yaşar.
Ama onun medyatik bir isim olarak söylediği yalanlar beni fazlasıyla ilgilendiriyor.
İki ay önce bu tartışmaların alevlendiği günlerde onu Bebek Koru kahvede görmüştüm. Özel röportajlar yapıyordu, gazetecilerin biri gelip biri gidiyordu. ( Tabii ki Sabah Magazin Servisi yoktu ) Ve onlara saatlerce aynı şeyleri anlattı, ertesi gün gazetelerde okuduk, televizyonlarda izledik. Yalanlarını...
Pınar Altuğ benim kendisi hakkında sürekli yalan yazdığımı söylüyormuş sağda solda... Pes yani... Hala mı Pınar Hanım?..
Yine söylüyorum; isteyen istediğini yaşayabilir. Pınar da eşinden boşanıp Tony'yle beraber olabilir. Ama keşke hiç konuşmasaydı. Çünkü yalanlar boynuna dolandı... Kendisinden sadece doğruları anlatacağı bir röportaj talep ediyorum. Onu anlayıp, sizlere de anlatmaya çalışacağım. Söz...
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:09
