Bilim
  • 25.2.2006 15:14

PROF. HEREKE'DEN KORKUTAN AÇIKLAMA:"MARMARA'DA YAKIN TARİHTE DEPREM BEKLİYORUZ"

YUSUF ZİYA ERARSLAN
ANKARA (İHA) - Ankara Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı İsmet Cengiz, güneş tutulması gibi gerekçelere dayandırılarak, deprem tahminleri yapanlara sert tepki gösterdi. Cengiz, Tokat'la ilgili deprem tahminleri yapan Fırat Üniversitesi Öğr. Üyesi . Prof. Dr. Mustafa Yıldırım'ı ağır bir dille eleştirdi.
Cengiz, Bursa'da heyelandan yıkılan 2 binanın yer aldığı alanın heyelan riski taşıdığının belirlenmesine rağmen yapılaşmaya izin verildiğini, yüzey drenajı, İstinat duvarı gibi destekleyici yapılarla önlemlerin alınmadığını öne sürdü. Başkan Cengiz, düzenlediği basın toplantısında, Tokat ve diğer illerle ilgili deprem tahminlerinin vatandaşlar arasında korku ve paniğe neden olduğunu belirterek, "Spekülasyonlara kaynaklık edenlerin 'akademik kimlik' taşıyor ve kullanıyor olması, bazı medya organlarının ise sonuçlarını düşünmeden habercilik yapmaya çalışmaları konuyu daha da trajik bir hale getirmiştir" dedi.
Cengiz, Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yıldırım'ın, "Depremlerin oluşu hakkındaki bilimsel görüşlerim ve Nisan 2006'da Tokat ilinde olacağını düşündüğüm depremle ilgili açıklamalarım" adıyla gönderdiği mektupların, basına yaptığı açıklamaların Tokat ilinde önemli yansımalar yarattığını kaydetti.
Tokat-Niksar bölgesinin Türkiye'nin en aktif tektonik faaliyetlerinin izlendiği Kuzey Anadolu Fayı (KAP) ile Ezine Pazarı Fayının kesiştiği noktada yer aldığını hatırlatan Cengiz, şunları söyledi:
"Her 2 fay diri fay özelliğinde olup Kuzey Anadolu Fayı 7 ve daha fazla büyüklükte deprem üretebilecek tektonik özelliğe sahiptir. 1942 yılında meydana gelen Niksar-Erbaa Depremi Tokat yöresinde büyük can kaybı ve yıkıma neden olmuştur. Bu hususta jeolojik veri ve değerlendirmeler uzmanlarca zaman zaman dile getirilmiştir. Türkiye'nin jeolojik özellikleri ve aktif tektonizması göz önüne alındığında, ülkemiz yerleşim alanlarının deprem riskiyle karşı karşıya kaldığı; aslında bir doğa olayı olayın depremin düşük standartlarda sağlıksız ve yasadışı bir yapılaşma, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme, bilimsel normlara dayalı arazi kullanım ve yer seçimi kararlarının rantsal kaygılara yenik düşmesi vb faktörler nedeniyle afete dönüştüğü bilinmektedir. 1999 depremlerinin acı sonuçları karşısında yetkililerin 'unutmayacağız' sloganı ile yaptıkları tüm açıklamalara, 'Hiçbir şey eskisi gibi olamayacak' iddialarına karşın, geçen 6 yıllık süre sonunda siyasi iktidarlarca hala afet zararlarının azaltılmasına yönelik kalıcı politikaların oluşturulamamıştır.
Bugün Bayındırlık ve İskan Bakanlığı gibi afet konusunun merkezinde olan en yetkili kurumun web sayfasında tartışmaya açılan Afetler Kanunu Tasarısı Taslağı toplumun en önemli ihtiyaçlarından biri olan 'Zarar Azaltma Odaklı Afet Yönetim Sistemi'nin göz ardı edilmiş olması ve 'yara sarma' hizmetlerini düzenlemekle yeriniliyor olması bile bu konuda fazla bir yol alamadığımızın düşündürücü bir örneğidir."
Tokat'ta yaşanan telaşın, bilimsel temellerden yoksun bir açıklamanın yöre halkı üzerinde etkili olmasının somut bir örneği olduğunu ifade eden Cengiz, "1999 depremlerinin neden olduğu can ve mal kayıpları sonrasında halkımızın depreme karşı son derecede hassas olması doğaldır. Deprem gibi hassas bir konuda bilimsel herhangi bir çalışma yapmadan, jeolojik verilerden yoksun bir şekilde; diğer bilim adamlarına danışılmadan ve tezler doğrulatılmadan depremin oluş tarihini verecek düzeyde açıklamalar yapılması son derecede sakıncalıdır. Hele ki bunun bir akademik kimlikle yapılması hem bilimsel etik hem de bilim insanı kimliğiyle bağdaşmaz" şeklinde konuştu.

"SPEKÜLATÖRLERE İNANMAYIN, AMA TEDBİRLİ OLUN"
Tokat'ta yaşanan dramatik gelişmelerin Anayasal güvence altındaki fikir ve düşünceleri açıklama özgürlüğüyle izah edilemeyeceğini savunan Başkan Cengiz, "Bütün dünyada depremin önceden bilinmesine yönelik bilimsel temellerde konuyla ilgili meslek disiplini erince sürdürülen çalışmalar bilinmektedir. Ancak bu araştırmalardan hala kesin bir sonuç alınamamıştır. Yetkin bilim insanları ve kurumlarca bugünkü teknolojinin izin verdiği oranda sürdürülen çalışmalarda belirli tahminler yapılabilse de bu bilginin 'kesin ve bilimsel bir sonuç olduğu' iddia edilmemektedir. Bilimadamı, depremle ilgili tahminleri hakkında medyaya veya topluma rastgele bilgi veremez. öncelikle kişinin depremlere yönelik çalışma yapmakla görevlendirilmiş olması esastık yaptığı çalışmaların sonuçlarını çalıştığı bilimsel ve teknik kuruluşların yöneticilerine/kurularına iletmesi; kendisine bu konuda yetki verilmiş veya kendisinin kamu yetkililerince bu amaçla görevlendirilmiş olması durumunda ise kamu yetkililerince uygun görülen yolları kullanarak, etik ve bilimsel kurallar çerçevesinde toplumu bilgilendirmesi gereklidir. Tokat'ta meydana gelecek depremi tahmin ettiği yönünde iddialara sahip kişinin bu koşuları taşımadığı görülmektedir. Bunlar madalyonun bir yüzüdür. Diğer yüzünde ise son günlerde Bursa-Çekirge ve Ankara-Keçiören'de meydana gelen heyelanlar ve sonuçları yer almaktadır. 2005-2006 kışının son yılların en sert kışı olarak aşırı kar yağışları ile yaşanması ve karların erimesini takip eden bugünlerde, ülkemizin ikinci derecede etkin afet tehlikesi olan heyelan riskini arttırmıştır. Heyelan riski taşıyan alanların gerçekleştirilecek jeolojik-jeoteknik etütlerle, önceden belirlenmesi, mevcut ve veya yeni yapılaşma sürecinde yapıların afet güvenliğini sağlayacak arazi kullanım ve statik proje önlemlerinin belirlenmesi mümkündür. Ancak yaşanan 2 örnekte de bu süreçlerin sağlıklı işletilemediği görülmektedir2 açıklamasında bulundu.
Cengiz, Bursa-Çekirge'de heyelandan yıkılan 2 bloğun ve çevresinde boşaltılan binaların yer aldığı alanın, heyelan riski taşıdığının belirlenmiş ol amıştır.
Bugün Bayındırlık ve masına rağmen yapılaşmaya izin verildiğini ileri sürdü. Yıkılan binalarda yüzey drenajı, istinat duvarı gibi destekleyici yapıların kullanılmadığını, yapıların zeminin jeolojik-jeoteknik özeliklerine göre yeniden irdelenmediğin anlaşıldığını kaydeden Cengiz, Ankara-Keçiören'de de heyelan olayının meydana geldiği alanla ilgili olarak önceden jeolojik jeoteknik etüt çalışmasının bulunmadığının ortaya çıktığını bildirdi. Cengiz, "Görüldüğü üzere ülkemizin jeolojik gerçekliği ve yerleşim alanlarımızın 'birer risk havuzuna' dönüşmüşlüğü karşısında tüm toplumun, yerel ve merkezi yönetimlerin öncelik vermesi gereken nokta afetlere hazırlıklı olmak ve afet zararlarını azaltıcı çalışmalardır. Toplumun spekülasyonlarla, oyalayıcı yasa tasarılarıyla politikalarla kaybedecek zamanı yoktur. Afetlere karşı dirençli bir toplum olmanın mekanizmalarını bir an önce hayata geçirmeliyiz. Bu nedenle başta, Tokat ve çevresinde yaşayanlar olmak üzere tüm yurttaşlarımız spekülasyonlara inanmak yerine depreme hazırlıklı olmayı kendilerine rehber edinmeleri gerekir. Yerel yönetimler her türlü kentsel projeleri ve afet güvenliği için imar planına esas jeolojik-jeoteknik etütlerini hazırlatmalı ve bu etütlerin sonuçlarına göre mevcut veya yeni yapılaşma kriterlerini belirlemelidir. Depreme yönelik yapılacak her türlü açıklamanın etik ve bilimsel kurallarının belirlenmesine yönelik olarak Jeoloji Mühendisleri Odası'nca bir çalışına başlatılmıştır. Çalışmanın sonuçları en kısa sürede kamuoyuna açıklanacaktır.
'Depremlerin oluşu hakkındaki bilimsel görüşlerim ve Nisan 2006'da Tokat ilinde olacağını düşündüğüm depremle ilgili açıklamalarım' başlıklı açıklamaların sahibine yönelik olarak YÖK, Fırat Üniversitesi ve Deprem Konseyi nezrinde gerekli girişimler başlatılmıştır" şeklinde sözlerini sürdürdü.
Jeoloji Mühendisleri Odası Bilimsel Teknolojik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erdal Hereke ise bir soru üzerine, Marmara'da yakın bir tarihte deprem olacağını tahmin ettiklerini söyledi.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:56

İLGİLİ HABERLER