Sağlık
  • 11.1.2004 13:11

PSİKİYATRİ UZMANLARI 'CİNNET' KELİMESİNDEN RAHATSIZ

MÜGE TUTCALI ANKARA - Bilimsel dilde 'cinnet' gibi ne anlama geldiği herkese göre değişen kaygan tanımlara yer verilmediği, ancak yazılı ve görsel basında sıklıkla rastladığımız ve 'cinnet geçirerek' şeklinde ifade edilen anlatımların dikkatsiz ve toptancı bir kullanım olduğu bildirildi. Ankara Numune Hastanesi'nden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Erol Göka, yazılı ve görsel basında 'cinnet geçirerek' şeklinde anlatılan ve tüyler ürperten kimi sonuçlar doğuran 'cinnet' hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Göka, eski bazı psikiyatrik tabloların Türkçe çevirisinde kullanılma girişimleri olmakla birlikte 'cinnet' kelimesinin çağdaş psikiyatride tam bir karşılığı olmadığını belirterek, Psikiyatrinin, tıbbın en yeni ve çok hızla gelişen dallarından biri olduğunu, tüm dünya dillerinde ruhsal belirti ve tablolara ad verme girşimlerinin sürdüğünü bildirdi. Göka, Türk dilinin bu konuda çok zengin içeriklere sahip olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: ''Günlük kullanımda, bilimsel dile yatkın olmayışımız yüzüden birçok farklı ruhsal tabloyu birkaç kelimeyle anlatmaya çalışıyoruz ve medya da bu kısırlıktan fazlasıyla payını alıyor. Bir insanda gördüğümüz ani, sıkıntı verici ve üzücü bir olaya verilen tepkilerin tamamına 'sinir krizi' deyip geçiyoruz. Eğer verilen ruhsal tepki başkalarına ve kendine zarar verecek düzeyde patlama boyutlarına gelmişse, o kimsenin 'cinnet' geçirdiğine hükmediyoruz. İnsan davranışlarını, düşüncelerini ve duygularını ayrıntılarıyla tanımlamaya çalışan ruhsal bilimler ise tanımlamalarında bu kadar toptancı kullanımlardan kaçınıyor. O yüzden bilimsel dilde 'cinnet' gibi ne anlama geldiği herkese göre değişen kaygan tanımlamalara yer verilmiyor. Psikiyatride, 'cinnet' kelimesinin yerine, yerine göre, ağır, denetimsiz, kaotik duygu-düşünce ve davranış karmaşasını anlatmak için, 'eksitasyon', engellemelere ve toplumsal kurallara aldırış etmeksizin şiddet gösterme tutumlarına 'şiddet davranışı=violence', içten gelen dürtülere boyun eğip bir anda, hiç beklenmedik, duruma uygun olmayan davranışlar yapmaya 'dürtüsellik=impulsivite' gibi adlar veriyoruz''. Göka, halk dilinde ve medyada 'cinnet' denilen durumların bir ruh sağlığı uzmanı için incelenmeye muhtaç nitelikte olduğunu ve daha iyi anlaşılması için, 'cinnet' olduğuna inanılan olayın daha ayrıntılı incelenmesi gerektiğini belirtti. Göka, Eksitasyon denilen ağır, denetimsiz, kendisine ve başkalarına zarar verici, kaotik duygu ve düşüncelerin eşlik ettiği yıkıcı davranışların birçok ruhsal rahatsızlıkta görülebileceğini ve bu türden davranışlara sıkça başvuran insanların ciddi ruhsal sorunları olduğunu belirterek, bu insanlarda başta sosyopat, psikopat gibi adlar verilen 'antisosyaller' olmak üzere, kişilik bozukluklarının görülme olasılığının yüksek olduğunu kaydetti. İnsanlık tarihinin göstergelerine göre, 'normal' denilen insanların da davranış repertuarlarının çok geniş olduğunu ifade eden Göka, '''Normal' denilen, hiç beklenmedik kişiler, onurlarına zarar geldiğinde, kişiliklerinin zedelendiğine inandıklarında ya da hayat olayları karşısında kapana kısıldıklarını hissettiklerinde, inanılmaz vahşet tepkileri gösterebilirler'' dedi. Cinnet geçiren insanların cezai sorumlulukları ile ilgili soruları da yanıtlayan Göka, ''Eksitasyon tablosu geçirmiş bir insanla karşılaştığında ya da adli makamlar bir eksitasyon sırasında işlenilen suçlar nedeniyle ruh sağlığı uzmanına cezai sorumluluk açısından bir soru sorduğunda, uzman, bu davranışı anlayabilmek için ayrıntılı bir inceleme yapmak zorundadır. Bazı eksitasyon tablolarında, kişi şuur ve harekat serbestisini asla yitirmez ve bu yüzden cezai ehliyeti tamdır, ''o sırada kendimi kaybetmiştim, aklım başımda değildi'' gibi sözlerin bir değeri yoktur. Ama bazı eksitasyon tablolarında gerçekten de kişinin ruh sağlığı tamamen bozulmuş olabilir'' dedi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:25

İLGİLİ HABERLER