RESUL AKAY, EĞİTİM-SEN''İN KAPATILMA KARARINI HEM HAKLI BULDU, HEM DE ELEŞTİRDİ
Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) Genel Başkanı Resul AKAY, Eğitim -Sen Sendikasının kapatılma gerekçeleri haklı olsa bile sorunu çözecek bir yaklaşım tarzı değildir.
AKAY açıklamasında şu görüşleri savundu.
Geçen zaman gösterdi ki gerek siyasi partileri gerekse sendikaları ve benzeri kuruluşları kapatarak sorun çözülemedi. Türkiye yıllardır bu yanlışı yapmayı sürdürdü. Şimdi de benzeri bir yanlış Eğitim - Sen sendikasının kapatılması süreci ile başlamış bulunmaktadır. Bu nedenle Eğitim-Sen sendikasının kapatılma gerekçesini haklı bulmakla birlikte Yargıtay tarafından kapatılmasını yerinde bulmuyoruz.
Eğitim -Sen Sendikası öğretmenlerin mali, sosyal özlük hakları ile ilgili mücadele vereceğine, enerjisini terörize olmuş grupların konu başlıkları için mücadele ederek tüketmesini yadırgamaktayız. Kaldı ki; Eğitim -Sen üyelerinin büyük bir ekseriyeti öğretmen ve akademisyenlerden oluşmaktadır. Eğitim - Sen terörize olmuş grupların söylemlerini yüksek sesle dile getiriyor ve bunu tüzüğüne açık açık yazıyor ve bu sendikaya da 100.bini aşkın öğretmen ve akademisyen üye oluyorsa bu sorunun çözümü başka bir yerde aranmalıdır.
AKAY, Boğaziçi, Bilgi ve Sabancı Üniversitelerinin işbirliği ile dün yapılması planlanan ''''Osmanlı Ermenileri'''' konulu konferansın ertelenmesini sağduyulu bir davranış olarak gördüklerini belirtti.
AKAY konuya ilişkin açıklamasını şöyle sürdürdü;
Erivan ve Diaspora eksenli bir konferansın İstanbul''da yapılmak istenmesi büyük bir talihsizlik örneğidir. Bu ülkenin konforunu yaşayan aydınlarımızın Diaspora paralelinde bir girişimde bulunmaları düşündürücü hatta ürkütücüdür.
Bu ülkede 417.00 YTL altındaki bir gelirle 3 milyon 854 bin aile geçimini sürdürmektedir. Başka bir anlatımla Türkiye nüfusunun 19 milyon 458 bin kişisi yoksulluğu yakıcı bir şekilde yaşamaktadır. Bu rakam toplam nüfusumuzun yüzde 28.12 sine denk düşmektedir.
Bununla birlikte 994 bin kişi ise kimi Afrika ülkelerinde olduğu gibi açlığa mahkum bir biçimde yaşamaktadırlar .
Şimdi bu konferansı düzenleyenlere sormak istiyorum. Hem bu ülkenin kremasını yiyeceksiniz, hem de bu topraklara sahip çıkmayacaksınız. Bir yandan da Ermeni Diasporası''nın güdümüne girmek sureti ile bu yoksul halkın ıstırabını katbekat artıracaksınız. Aydın olmanıza bir diyeceğimiz yok, saygıda da bir kusur yapmak istemiyoruz ancak şu bilinmeli ki böyle bir densizliğe hakkınız yoktur. Oysa Aydınlarımızdan beklerdik ki Diaspora''nın maskesini yırtmak için özel bir misyon üstlensinler. Üzülerek belirtmeliyim ki Türkiye bu tür aydınlarının olmasından ötürü derin bir kaygı ve endişe içerisindedir.
AKAY, Ortodoks Patriklerinin İstanbul''da yaptıkları toplantının İstanbul''u ikinci bir Vatikan yapma yolunda atılmış önemli bir adım olduğunu ileri sürerek şunları söyledi.
Kimi Ortodoks Patrikleri dün İstanbul Fener Rum Patrikhanesi''nde bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda Kudüs Ortodoks Patriği, Patriklikten ihraç edilebilmiştir. Bu olay Roma''da değil T.C Devleti sınırları içerisindeki İstanbul''da yapılmıştır. Başka bir ülke toprakları içindeki Kudüs Patriği İstanbul''da yargılanmış ve bu yargılama sonucunda ihraç edebilmişlerdir.
Lozan anlaşmasına göre Rum Patrikhanesine bağlı Hıristiyan cemaati ile Batı Trakya''da yaşayan Türk ve Müslüman cemaati aynı haklara sahiptir. Batı Trakya''da yaşayan Türkler dini temsilcilerini seçememektedir. Kimi zaman ise Batı Trakya''daki müftüler Yunan makamlarınca taciz edilmekte hatta cezalandırılmaktadır. Oysa Fener Rum Patriği Bartholomeos özgürce dini görevlerini yerine getirdiği yetmiyormuş gibi, birde Ortodoks Patriklerini İstanbul''da toplayarak bir mahkeme kurabilmektedir. Bu mahkemenin sonucu da bizzat Patrik Bartholomeos tarafından kamu oyuna açıklanabilmektedir.
Yasalarımıza göre Bartholomeos bir Türk vatandaşıdır. Türk vatandaşlarının kullandığı bütün hakları ziyadesi ile kullanabilmektedir. Halbuki patrik Bartholomeos''un hukuksal statüsü ile bir camii imamının hukuksal statüsü arasında nicelik ve nitelik olarak hiçbir fark yoktur.
Dün yapılan toplantıya söylenecek tek bir söz vardır bu toplantı Patrikler toplantısı değil ''''çizmeyi aşma'''' toplantısıdır.
Cumhuriyeti korumakla görevli Cumhuriyet Savcılarının yasal işlemi başlatmaması halinde bu ve benzeri olaylar yeni boyutlar kazanarak devam edecektir.
Kamuoyu bilmeli ki ekümenüklük talebi dini bir talep değildir. Bu talep tamamen siyasi bir taleptir. İstanbul''da bir Vatikan yaratma girişimidir. Aydınlarımız ve kamuoyu bunu bu şekilde algılamalı ve oyuna gelmemelidir.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:12