Milletvekillerine mektup yazarak RTÜK'ün icraatları hakkında şikayette bulunan Avukat Bülent Savaş, RTÜK Başkanı Fatih Karaca ve yakın çalışma arkadaşlarına ağır suçlamalarda bulundu.Mektupta Karaca'nın, Turgay Ciner'den Ferit Şahenk'e, Aydın Doğan'dan M.Nazif Günal'e kadar uzanan sır ilişkilerine dikkat çekildi. İşte mektubun ikinci bölümü...
Saadet Partisi:Sn.Teoman Rıza Güneri tarafından televizyon kurma çalışmalarının yürütüldüğü Saadet Partisi Ağustos 2003’te RTÜK kayıtlarında bölgesel olarak görülen Yozgat’ta ki bir yerel televizyonu (Bayrak TV) ‘ulusal’ olduğu açıklamasıyla satın almıştır.Konunun usulsüzlüğü yine yargıya intikal etmiştir.
Sn.Fatih Karaca,aynı Albayraklar’a verdiği söz gibi bu televizyonu satın alanlara da ‘yardımcı’ olma sözü vermiştir.Nedeni,RTÜK’ün mevcut Kurul’u içinde (Sn.Emin Başer,Sn.Mehmet Doğan ve kendisi gibi) bu partinin ‘kökü’ olan siyasi partiler tarafından seçtirilmiş üyeler mevcuttur.
Kurul’un ‘iç dengeleri’ açısından Sn.Emin Başer’in önemi büyüktür ve Sn.Başer de bu televizyonun oluşturulması için ‘ağırlığını’ koymuştur.
Ayrıca,Sn.Karaca böylece Saadet Partisi ve Sn.Erbakan’ın ‘muhalefetinden’ RTÜK’ü kurtarmış olacaktır.
RTÜK Başkanı CHP’lilere ise bu dönem içinde ‘böyle bir düzenleme’ önermemiş ve ‘yardımcı olmamış’ ancak Sn.Bülent Tanla’yı birkaç kere kendisi arayarak ‘oyalayıcı’ ve ‘umut verici’ özel konuşmalar yapmayı ihmal etmemiştir.
Öte yandan ‘muhaliflik şerri’ bilinen Sn.Doğu Perinçek ve partisinin kontrolündeki ‘Ulusal TV’nin ‘kiracı’ konumunda yayın yaptığı bir televizyon kuruluşu ile giriştiği hukuk mücadelesinde ‘yetkisini’ aşarak işe müdahil olmuş,yargı kararının aksine Ulusal TV ve Perinçek ile birlikte hareket etmiş ve Perinçek taraftarlarının,’Aydınlık’ dergisinin ‘kapak konusu’ olmak (tehdidinden) kendisini kurtarmıştır.
RTÜK Başkanı ve yakın ‘çalışma kümesi’ bu sayılan ‘operasyonlar’ neticesinde milyon dolarların sahibi olmuşlardır.
3-RTÜK Başkanı 12 Ekim tarihinde yeni bir Yönetmelik çıkartarak,bir başka ‘soygun’ organize etmekte ve ‘aracılık’ hizmetinden yararlanmaktadır.
RTÜK,SSK,Vergi borcu olmayan bir yayın kuruluşu RTÜK’ün izni ile elindeki haklarını bir başka şirkete devredebilecektir.
Ne demektir bu?
BDKK’ye milyonlarca ve hatta milyar borcu olan başta ATV,Cine-5 gibi kuruluşlar olmak üzere Show TV,TGRT,Kanal 6 gibi yayın kuruluşlarına
‘temizlenme’ imkanı verilmektedir.
Bu imkan ve fırsat (beklentisi) ile bu kuruluşların sahip ve yöneticileri de yeni ulusal televizyonlar oluşturulması sürecinde ‘seslerini’ çıkartamamışlardır.
ATV’nin tertemiz ve borçsuz bir şirkete dönüştürülmesi,tam Sn.Aydın Doğan’ın satın alma aşamasında Cine-5’in borçlarından kurtarılması ne anlama gelmektedir?
Bu Türk Ticari hayatına vurulacak bir darbedir ve ‘soygundur’.
Televizyon kuruluşlarının en değerli ‘aktifi’ ellerindeki yayın lisansı veya hakkıdır.
Bu başka bir şirkete devredildiğinde,geriye kalan şirketin hiçbir değeri yoktur.
Gerek bu şirketlere mal ve ikipman satmış,gerek iş görmüş çalışanların haklarından oluşan ‘alacaklar’ böyle bir operasyon neticesinde ortadan kaldırılmaktadır.
RTÜK Başkanı kendisini ve Kurul’unu ‘izin’ mekanizmasının ortasına yerleştirerek ‘kendi payını’ talep etmekten yine vazgeçmemiş ancak gerçek alacaklıların hakkını yok etmeyi içine sindirmiştir.
Sn.Turgay Ciner ve Sn.Aydın Doğan bu ‘işlemden’ beraber yararlanacakları için bu iki grup ta Sn.Karaca tarafından ‘kazanılmıştır’
Sn.Milletvekili,
Sizin karşınızda ‘ıstırap duyuyorum’ pandomimi oynayan bu kişi Türkiye’de hükümetten bile daha güçlü bir durumdadır.
Elinde tuttuğu ‘güç’ ile dilediğini televizyon sahibi yapabilmekte,dilediğinin milyar dolarlık borçlu şirketini sihirli bir el olarak borçsuzlaştırabilmektedir.
Ne yazık ki,konunun ‘teknik’ ve medya gibi ‘önemli’ bir alanda olmasından ötürü kimse de bu Kurul’a fazla karışmamakta,oynanan oyunları anlamamaktadır.
Size gelip anlattığı ‘ihale’ ve buradan doğacak olan ‘gelir’ bir yalandır!
Türkiye’de yıllık toplam televizyon reklamlarının 300 milyon dolarlar olduğu bir ortamda,öyle yüzmilyon dolarlık frekans ihalesi bedeli gibi bir ödemelerin yapılacağını söylemek sadece kandırmacadır.
Kaldı ki,gidenleriniz görmüştür,RTÜK’ün Bilkent’te ki merkezi bir ‘saray’dır.
Sn.Fatih Karaca’nın makam odası Sn.Meclis Başkanı ve Sn.Başbakan’ın kinden büyüktür.İçiçe odalar mevcuttur.Bu ihtişamın parası nereden gelmektedir?
Televizyonlar zaten gelirlerinin % 10’unu (yarısı eğitim için) RTÜK’e ödemektedirler.
Öyle size söylediği gibi ‘bedava’ bir kullanım söz konusu değildir.
Bu sözleri ‘hamaset’ ve duygu okşamak için söylemiştir.Kendisi de inanmamaktadır.
*
Sn.Karaca Ankara bürokrasisinin görebileceği ‘en kıvrak’ kişidir.
Siyaseten herkesi yönlendirebilecek zekada olduğunu düşünmektedir.
Uygulamaları bugüne kadar bu görüşünün haklı olduğunu ortaya koymuştur.
Meclisimizin değerli üyelerinin de ya siyaseten,ya mülkiyet olarak veya ‘hemşehrilik’ duygularıyla bağlantılı oldukları yerel televizyonlarla ilgili sorunları da kendisine yansıtıldığında ‘çözmekte’ ve böylece TBMM’de ki ‘etkin’ gücünü daha da pakiştirmektedir.
Sizden istihramım;
Okuma zahmetinize teşekkür ederim.
Siyaset ve hayat tecrübeniz bu kadar ‘suçlamanın’ yanlı olabileceğini size düşündürebilir.
Lütfen böyle düşünmeyiniz..
Sn.Karaca ve RTÜK üzerinde acilen düşünülmesi,incelenmesi gereken bir ‘yolsuzluk’ ve ‘nüfuz istismarı’ merkezidir.
İnanın,söylediklerimin doğru ve hatta eksik çıktığını göreceksiniz.
Saygılarımla.
Av.Bülent Savaş
medyafaresi.com
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:58