ŞENOL DEMİRÖZ: AK PARTİ BENİ YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞIRSA KOLTUĞU BIRAKIRIM
TRT Genel Müdürü Kuruma herhangi bir siyasi müdahale herhangi bir siyasi yönlendirme söz konusu olamaz.Olduğunu takdirde Şenol Demiröz bu koltukta yoktur.Bu kadar açık dedi.
TRT Genel Müdürlüğü'ne atanan Şenol Demiröz, görevini hangi çizgide yürüteceğini, TRT'ye nasıl bir yayıncılık anlayışı getirmek istediğini, kendisiyle ilgili iddiaları Tercüman'a anlattı. Demiröz, Ankara Temsilcimiz Emin Pazarcı ile Serdar Arseven'i Genel Müdürlük makamında ağırlayarak, atanma sürecinden projelerine kadar pek çok konu hakkında yöneltilen soruları cevaplandırdı.
Genel Müdürlük koltuğuna oturdunuz. TRT Ak Parti'nin televizyonu mu olacak? Nasıl bir yaklaşım sergileyeceksiniz?
Şenol Demiröz: Böyle bir şey olması mümkün değil, bu benim yapıma ve bugüne kadar bürokrasideki uygulamalarıma da aykırı. Bu kurum, kamuoyunu doğru ve tarafsız biçimde bilgilendirmekle yükümlüdür, öyle olacaktır. Bu kuruma herhangi bir siyasî müdahale, herhangi bir siyasî yönlendirme söz konusu olamaz. Olduğu takdirde, Şenol Demiröz bu koltukta olmaz. Bu kadar net ve açıktır. Ben eski bir TRT çalışanı olarak, kurumun şu anda bulunduğu yerden üzüntü duyuyorum.
Atanmanızla ilgili uzun bir süreç yaşandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şenol Demiröz: Bunu çok olağanüstü bir durum olarak değerlendirmedim. Tabiî görüyorum. Ülkenin şartları belli. Hukukî problemler vardı. Hukukî bakımdan işin uygunluğu önemliydi ve o süreç hukukî bir uygunluğa bağlandı, gereği yapıldı. Tabiî bu süreç içerisinde bir karalama kampanyası da yapıldı. Başkaları olsa, çok tedirgin ve rahatsız olabilirdi. Ama ben, "Neticede bu devlet işidir, devletin kendi istihbarat kanalları vardır, gerçeği kimse saklayamaz, ortaya çıkar" diye düşündüm.
Sizinle ilgili bir fotoğraf elden ele dolaştı, çeşitli yerlerde yayınlandı. Onunla ilgili ne diyeceksiniz?
Şenol Demiröz:1981 yılında, bir ekip olarak, Afganistan'a gittik. O dönemde Afganistan, Sovyetler tarafından işgal edilmişti. Oraya ilk giren ekip biz olduk. 21 gün kadar Afganistan'da kaldık. Bir film çalışması yaptık. Daha sonra da o çalışma, İtalyan RAI televizyonuna satıldı. Tabiî o esnada, mücadeleyi yürüten bütün liderlerle görüşmelerimiz oldu. O görüşmeler sırf Gulbeddin Hikmetyar ile olmadı. Altı-yedi tane mücahit liderle de oldu. Tabiî Rus işgali altındaki bir ülkedesiniz, yerel kıyafet giyinmeniz gerekiyor, biz de o yerel kıyafet içerisindeydik, ki film şartları da zaten onu gerektiriyordu. İşte bu film çalışması sırasında çekilen bir fotoğraftır o. Bunun "Terörist Hikmetyar'la resim çektirdi" diye sunulması, öyle denilmesi, çok yanlış, yakışmayan, doğru olmayan bir şey.
Çok çabuk karar alan mekanizmayı gördünüz.TRT'de bu nasıl sağlanabilir?
Şenol Demiröz: Hızlı çalışan, hızlı işleyen ve temelde prodüktör ve muhabir esasına dayalı bir yapılanma olması lazım. Çünkü bu kurumun varlığı, bu iki meslek grubuna dayalı olarak vardır. Onlar varolduğu için diğerleri vardır. Programı üreten insanlar esastır. Diğerlerinin hepsi, o hizmetin mükemmel şekilde gerçekleşmesi için varolan birimlerdir.
TRT'ye yönelik eleştirilerden bir tanesi de kadro şişkinliği?
Şenol Demiröz: Dünyadaki yayın kuruluşlarıyla karşılaştırınca, TRT'de kadrolu personel sayısının fazla olduğunu görüyorsunuz. Ama bu hukukî bir durum. Devlet memuru niteliğindeki insanlar, hukukî şemsiyenin koruması altındadırlar. Bu, Parlamento'nun karar vereceği bir şey. Biz bu konuda ancak teknik çalışmamızı yapabiliriz.
Çeşitli kalemlerden alınan TRT vergileri doğru mudur? Adil midir?
Şenol Demiröz: Özerk bir kurum olarak hayatiyetini devam ettirmesi için, belli gelir kaynaklarının olması lazım. TRT'nin hükümetlerin iradesine tabi olmaması lazım. Bu yüzden, kanunla TRT'ye bu tür gelir kaynakları imkanı verilmiştir. Ana mentalite budur. "Her türlü müdahaleden uzak olsun. Başkasının kontrolü altına girmesin. Özerk bir şekilde, serbestçe yayın politikasını sürdürsün". Bu mantık doğru bir mantıktır.
Bu gelir kaynakları doğru kullanılıyor mu?
Şenol Demiröz: O konu tartışmalı. Üzerinde çok spekülasyon yapılan, çok fazla konuşulan bir konu. Ben İstanbul'dayken, İstanbul piyasasında çok yoğun söylentiler oluyordu. Devlet Denetleme Kurulu'nun, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun burada (TRT) çalışması var. Onların neticelenmesini bekliyoruz. Onların neticesi bize yol gösterici olacak.O noktada da gerekenler yapılacaktır. O konudan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
TRT'nin plandığınız mükemmel bir kurum olması için nasıl bir yönetim izleyeceksiniz?
Şenol Demiröz:TRT'nin yetiştirdiği önemli yönetmen arkadaşlarım, bana proje bazında yardımcı oluyorlar. Benim düşündüğüm bazı projeleri şekillendirmek için de o arkadaşlarla görüşüyoruz. TRT'nin bir dönem yetiştirdiği çok önemli isimler var. O önemli isimlerin hepsinin büyüklüğünü ve potansiyelini değerlendirmek istiyorum. O kuşak çok ciddi eğitimden geçen bir kuşaktı. Yaptıklarıyla kendilerini ispatlamış olan insanlar. Mesleklerindeki becerileri tartışılmayacak insanlar.Bir de Türkiye'de genç kuşak var. Bu kuşağın da farklı özellikleri var. Dünyayı çok iyi biliyorlar. Dünyadaki gelişmeleri çok iyi biliyorlar. Teknolojiyi de çok iyi kullanıyorlar. Bu bizim birikimli eski kuşağımızla bu yeni kuşağı yan yana getirip belli bir noktada buluşturmak istiyorum. Bu buluşmayı yaptığımız zaman TRT herhalde çok farklı noktalara yükselecektir.Önemli problemlerden bir tanesi eğitim meselesidir. TRT'deki yayıncı personelin, belirli periyodlarla mutlaka çok ciddi bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor. Bu eğitimin de münhasıran BBC kaynaklı bir eğitim olması gerekiyor. O konuda çalışmalarımız, projelerimiz var.
Türk kimliğini koruyacağız
İki kuşağı buluşturmaktan, TRT'nin kendine has çizgileri olması gerektiğinden bahsediyorsunuz. Bu iki kuşak hangi çizgiler içinde buluşacak? Genel olarak TRT için düşündüğünüz çizgi nedir?
Şenol Demiröz: Siz halkın verdiği vergilerle, halkın sağladığı kaynaklarla ayakta olan bir kurumsunuz. Herhangi bir patronun, herhangi bir özel sermayedarın kuruluşu değilsiniz. Dolayısıyla bu noktada görevleriniz var. Bu görevleriniz kanunla tarif edilmiş, tek tek sayılmış. Bunun ana unsuru, Türk kimliğini korumaktır.Türk değerlerini korumaktır. Cumhuriyet'in getirdiği değerleri korumak ve yüceltmektir. Aileyi korumak ana özelliklerden bir tanesi. Türkçe'yi korumak, zenginleştirmek, bir başka özelliktir. Bunun gibi, bizim kanunumuza baktığınız vakit, görev olarak verilen yüzlerce unsur görürsünüz. Milli Eğitim'in temel esaslarıyla da bağlıyız. O esaslarda belirtilen unsurları da biz TRT olarak yerine getirmek zorundayız. Dolayısıyla hukuki mevzuatımız bize çok geniş bir şekilde görevler silsilesi sunmaktadır. Bu görevler silsilesini esas alıp, yayıncılık mantığıyla nasıl gündeme getirebiliriz, önemli olan odur. Belirli bir estetik, belirli bir programcı bakış açısı, belirli bir kalite. Kalite her şeyin önünde ve esastır. Bütün bunları bir programcılık anlayışıyla planladığınızda, kendine has bir yapı ortaya çıkar. Kastım odur. Kendine has bir çizgisi olacak.
Bu çizgiler önceden çizilmiş. Peki bu çizgiler bugüne kadar korundu mu sizce? Türk kimliği, halkın değerleri korundu mu? TRT'de bu değerlere uygun bir yayıncılık anlayışı oldu mu?
Şenol Demiröz: Bu tartışmalı bir konu.
Siz ne düşünüyorsunuz?
Şenol Demiröz: Ben yeterince bu anlayışın olmadığı kanaatindeyim.
TRT'yi kanunların verdiği görevi yapar hale mi getireceksiniz?
Şenol Demiröz: Mutlaka öyle olması lazım.
Ratin ve kalite dengesi önemli
Rating hesabı nasıl olacak?
Şenol Demiröz: Bazıları diyor ki, "Rating bizi ilgilendirmez, bizi seyreden seyreder, seyretmeyen seyretmez". Oysa bu iş, seyredilsin diye yapılıyor. Tabii ki hem Rating, hem belirli bir kaliteyi, hem de size verilen görevi kollayacaksınız. Bunun dengesini kurmak lazım. Bu önemli bir dengedir, zordur. Ama işin ehliyle, liyakat sahibi insanlarla çalıştığınız vakit, bu neticeyi alırsınız.Benim şahsi çalışma prensibim de liyakat ve ehliyeti esas tutan, insanların mensubiyetlerini, siyasi düşüncelerini katiyen göz önüne almayan bir yaklaşımdır. Benim için ehliyet ve liyakat önemlidir. Ehliyet ve liyakat sahibi namuslu insanlarla ben her zaman çalışırım. İnsanların siyasi düşüncesi, mensubiyeti beni çok fazla ilgilendirmiyor. Bundan önceki çalışmalarımda da temel yaklaşımım, prensibim zaten buydu. Bundan sonra da böyle olacak.
Aşırı Bürokratik yapılanma var
Aksayan neler var TRT'de?
Şenol Demiröz: TRT'nin imkanlarını biliyorum, personelini biliyorum. İçeride çok yetenekli, gerçekten çok değerli insanlar var. Bu imkanlarla, bu personelle TRT'nin çok üst noktada olması gerektiğini hep düşündüm. Halen de düşünüyorum. Bu tek sebep değil, birçok sebep var. Ben bir fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Ama ilk intibaım, acayip bir bürokratik yapılanma olduğu yönünde. Çağdaş yayın kurumları, bu kadar yoğun bir bürokratik yapılaşmayı kaldıramaz. Bu dikey bir yapılaşma. Bir programın oluşması için yüzlerce imza ve paraf gerekiyor. Özel sektördeki televizyonların işleyişini de biliyorum. Her şeyi derleyip toplayan en fazla dört-beş tane yetkili görürsünüz, her şey tıkır tıkır işler. Bizim problemimizi çözmemiz için, yeniden yapılanma gerektiğine inanıyoruz. Bunun zaruri olduğunu hissediyoruz.
TRT özel TV'leri taklit etmemeli
Şenol Demiröz:TRT'nin herhangi bir yayın kuruluşuna öykünmemesi gerekir. TRT'nin kendine has çizgisi, kendine has yaklaşımı, hatta kendine has bir estetiğinin olması gerekir. TRT, diğerlerinden farklılığını vurgulamalıdır. Bu farklılığı vurgulamak da kendisine kanunla verilen görevler çerçevesinde ve kamuoyunun ihtiyaçları çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak, yeni bir yayın prototipi oluşturmakla mümkün. O konuda çok farklı çalışmalarımız var. İnşallah onlar kısa zamanda gündeme gelecek. Ama kısa zamanda bir yayın kuruluşunda, çehreyi değiştirecek yayınlar belli. Bunlar ancak haber programında, müzik eğlence programında, sinema filmlerinde olabilir. Dramalar zaman alır, belgesel çalışmalar zaman alır... O konularda düşündüğümüz büyük çaplı projeler de var. Zannediyorum, Eylül ayında çok farklı bir TRT, kendine has yayın yapan bir kurum göreceğiz.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:28