YENİ TRT GENEL MÜDÜRÜ ÇOK İDDİALI KONUŞTU : GELMİŞ GEÇMİŞ EN İYİ GENEL MÜDÜR BENİM
Şenol Demiröz, TRT Genel Müdürlüğü koltuğuna oturduktan sonra ilk kez vizyonunu ortaya koydu, hedeflerini açıkladı. İki saatlik söyleşi sürecinde, sakin; ama kararlı, konusuna vakıf, başarı azmi yüksek, iddiaları büyük bir bürokrat portresi sundu. “Dibe vurmuş” olarak nitelediği TRT’de yapılacak çok iş var. Ben kendi hesabıma bu hantal devi, hükümetin borazanı olmaktan kurtarıp çoksesli hale getirir, bugüne kadar yapılan yolsuzlukları tek tek deşifre eder, sistemi çıkar ağlarının boyunduruğundan kurtarırsa enflasyonun düşmesinden daha büyük bir başarıya imzasını atmış olacağını düşünüyor, kendisine yürümeye başladığı bu mayınlı alanda bol şans diliyorum.
TRT haberleri neden bu kadar resmi ve renksiz?
Haberi yürüten kadrolar, yeterli bilgiye, erişime, deneyime sahip değil. Dış dünyaya kapalılar. Mevzuattan gelen bazı sınırlayıcı unsurları çok katı yorumluyorlar. Çağdaş yayıncılığı yakından takip etmiyorlar. Çünkü işten atılma korkuları yok, devletin koruması altındalar. Özel sektörde o tarz bir haber çalışması yürütseler ikinci gün kapıya konulurlardı. TRT’de bir muhabir bir haber üretiyorsa, çoğunlukla bir haber bile üretmiyorlar, mesela NTV gibi kuruluşlarda sekiz, dokuz, on habere gidiyor bir muhabir.
Siz bu standardı getirebilecek misiniz?
Kesinlikle. Olay tek boyutlu değil. Mevzuattan ve yöneticilerin kanunda tarif edilen tarafsızlıktan uzak davranışlarından kaynaklanan problemler var. Teknik imkanlar ve organizasyonlarla ilgili yanı var. Çünkü objektif olarak baktığınızda, TRT’nin haber konusunda rekabet edilemez bir pozisyonda olması lazım. Reytinglere bakıyorum, ana haber bülteni en altta.
Neden deneyimsiz ve yeteneksiz insanlar iş başında?
TRT Haber Merkezi’nin çok parlak olduğu ve marka yetiştirdiği dönemler de oldu. TRT’nin kuruluş yıllarında prodüktör ve muhabir kadrolarına alınan insanlar çok titizlikle seçildi ve ciddi eğitimlerden geçirildi. Daha sonra bu yapı çöktü, birtakım siyasal yakınlıklar, kayırmacılık devreye girdi ve hak etmeyen birçok insan, bu önemli kadroları doldurdu. O çöküş devam ediyor.
Siz şimdi bu çöküşü durdurabileceğinizi mi iddia ediyorsunuz?
Öyle bir iddia taşımasam bu göreve talip olmazdım. Türkiye’nin biçimlenmesinde, dış dünyaya tanıtılmasında, uzun vadeli menfaatlerinde TRT’nin çok etkin bir rol oynayacağını, Türk devletinin tezlerinin dünyaya duyurulmadığını biliyorum. TRT bu fonksiyonu üstlenebilecek bir güce sahip. Yani siz, bu altyapısıyla, bu imkanlarıyla, TRT’yi uluslararası bir platforma taşıyabilirsiniz. Hayalimde BBC World gibi, bir TRT World kurulması ve bütün dünyaya İngilizce yayın yapması var.
Diğerlerinin yapamadığını sizin yapabileceğinize inanmamız için bana tek bir neden söyleyin.
Diğerlerinden farklı olduğum taraf şu: Ben bu işin eğitimini aldım. Altı yıl televizyonda, 12 yıl film sektöründe, 10 yıl da İstanbul’da kültür işleri daire başkanı olarak kültür ve sanatın bütün alanlarında derin bir tecrübem var.
Gelmiş geçmiş genel müdürlerin içinde, konuya en hakim siz misiniz?
Onda hiç kuşku yok. Herkesin özgeçmişine, yaptıklarına objektif olarak baktığınız vakit, ben iddialıyım. Artı başka bir özelliğim var. Ben dünyada Türklerin yaşadığı ve medeniyet kurduğu bütün coğrafyaları adım adım dolaşmış, buradaki birikimleri çok yakından tanıyan, Türklük alemindeki kültür sanat alanında, dünya ölçeğindeki önemli şahsiyetlerle bire bir dostluğu olan bir insanım. Neler yapılabileceğini, bu dünyanın potansiyelinin neler olduğunu iyi biliyorum.
Yani Türkiye’nin içine kapanmışlığından kurtulması gerektiğine mi inanıyorsunuz?
Evet... Bugün, dünyanın önemli bütün güçlerinin yaptığı projeksiyonlar, Avrasya coğrafyasına yöneliktir. Oyunlar bunun üzerinde oynanmaktadır. Dolayısıyla Türkiye, inanç, dil ve ırk birliği olan, aynı kandan geldiği coğrafyadaki insanlarla, mutlaka belirli konularda çok yakın alışverişe girmek, işbirliği yapmak mecburiyetindedir.
O halde sadece yayın bilgisi yetmeyecektir böyle bir makamı yönetebilmek için. Strateji bilgisi de gerekecektir.
Kesinlikle, bu olmadan zaten bu işler olmaz.
Nasıl bir ateşten gömlek giydiğinizin farkında mısınız?
Ben bunun farkındayım. Aslında Kültür İşleri Daire Başkanlığı’nın, maddi manevi imkanları, bana sağladığı prestij açısından, TRT Genel Müdürlüğü’nden daha küçük bir yer değildi. Ben adaylık üzerinde düşündüğüm vakit, bir arkadaşım dedi ki, “İnsan hayatı çok kısa. Yaşın 50’nin üzerine çıktı. Daha kaç yıl yaşayacaksın? Allah insanları bazı işler için hazırlar. Bazı makamlarda tecrübeler elde etmesine sebep olur. Başına dertler getirir, hayatla yoğurur. Senin geldiğin bir nokta var. Birikimin, bu toplumun hizmetine sunulmayacaksa senin yaşamanın ne manası var?” Beni en derinden etkileyen söz budur. Ben bir şeyi ispat etmek için bu göreve geldim. O da, Türkiye’de televizyon yayıncılığı, Türk devletinin dış dünyaya taşınması, tanıtılması nasıl yapılır, bunları göstermektir.
Şimdiye kadar başarılamamış, büyük bir iddia.
Sahip olduğum uluslararası çevre ve bağlantıları Türkiye’nin yararına kullanmak istiyorum. TRT’yi Türkiye sınırları içerisine mahkum bir kuruluş olmaktan çıkartıp uluslararası gücü olan, Türkiye’nin menfaatlerini koruyan bir kurum haline getirmek istiyorum.
O zaman ayağınıza hangi çelmelerin takılacağını da biliyor olmalısınız.
Aday olduğumuz süre içerisinde ayağımıza nasıl çelme takıldığı, gerçeklere nasıl takla attırıldığını gördük. Bu gibi klasik oyunların benzerleri yine olabilir. Sizi hedef tahtasına dikecekler, aklınıza gelecek ya da gelmeyecek her noktadan saldıracaklardır. Bizimle ilgili belirli bir imaj doğurulması için her türlü gerçek dışı hareket yapılabilir. Ondan sonra siz, bu imajın yanlış olduğunu ifade etmeye çalışırsınız. Ama istediğiniz neticeyi her zaman elde edemezsiniz. Şu anda haberlere bakıyorum, ‘Atatürk’süz Çanakkale belgeseli yapan, terörist Hikmetyar’ın yakın arkadaşı Şenol Demiröz, TRT genel müdürlüğüne getirildi’ denerek olumsuz bir imaj oluşturulmak isteniyor.
Bunlara daha önce cevaplarınızı vermiştiniz. Bir iddia daha var. Vaktiyle Ülkü Ocakları’nı siz mi kurdunuz?
Talebelik yıllarında, SBF’deki bir abimizin okulda Ülkü Panosu diye bir panosu vardı. Burada kendisi birtakım haberler, yorumlar, yazılar yayınlardı. Biz ondan onu devraldık ve adını da Ülkü Ocağı koyduk. MHP’nin Ülkü Ocakları daha sonra kuruldu. Yani daha sonra bizim Ülkü Ocağı, birçok fakültede kuruldu ve bir birlik haline gitti. MHP’nin Ülkü Ocakları, bu fakültelerde kurulan ülkü ocaklarının birleşmesiyle ortaya çıktı. Bu Ülkü Ocakları Birliği ile bizim hiçbir alakamız yok. Benim, o mensubiyet içerisinde bulunmam, 1967-1970 yıllarıdır. Ondan sonra belirli sebeplerden dolayı bir bağım kalmamıştır.
Tayyip Bey’le yargılandığınız bir dava oldu. Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak işlemlerinde sahtekarlık, suç işlemek için örgüt oluşturmak gibi suçlar isnat edildi. Siz de dokuz numaralı sanıktınız. Neydi bu işin aslı?
Belediyede çalışan üst derece bürokratlar, belediyenin kurduğu şirketlerde, yönetim kurulu üyeliği yaparlar. Ben Belbim Anonim Şirketi’nde yönetim kurulu üyeliği yaptım. Açılan davada sanık olarak yargılanmamızın sebebi bu. Duymadığımız, bilmediğimiz, muhatap olmadığımız bir konuyla suçlandık. Davanın seyri neticesinde beraat ettik. Bir ara büyükşehir belediyesine karşı bir linç girişimi başlatıldı. Gerekli gereksiz birçok meseleler mahkemelere intikal ettirildi. Görüyorsunuz, onlarda da peş peşe beraatlar çıkıyor.
Eşiniz tesettürlü değil, oradan bir polemik doğmayacaktır.
Evet. İki tane çocuğum var. İkisi de akademisyen. Yani böyle işte paralı pullu işlerle alakası yok. Yani oradan da bir şey çıkmayacak.
Yücel Yener nasıl bir TRT bıraktı size?
Şu anda yapılan değerlendirmelerin hepsi zanna dayalı değerlendirmeler. Bunu ancak objektif verileri elimize aldığımız vakit göreceğiz.
Görebildiğiniz, bilebildiğiniz kadarıyla nasıl bir TRT resmi var?
Şu anki resim, her şeyiyle dibe vurmuş bir TRT.
Yücel Yener, reklam gelirlerinin onun döneminde inanılmaz boyutlara yükseldiğini söylemişti.
TRT’nin bütün reklam gelirlerinin toplamı 20 trilyon lira. Bu, reklam pastasındaki 40’ta birlik bir paydır. TRT için çok komik rakamlardır. Harcadığıyla elde ettiğine baktığınız vakit, arada çok büyük bir uçurum var programcılık ve habercilik açısından. Özel televizyonlara çok fazla öykünen bir yaklaşım görüyorum. Bu bile reytingde TRT’yi ön sıralara taşıyamamıştır. Kamu yayıncılığı yapan bir kuruluşun gözetmesi gereken prensipler vardır. Diğer televizyonlar gibi mankenlerin günlük hayatlarını gündeme taşıyan, halkı bunlarla oyalayan programlar yapamazsınız. Bu müzik eğlence programı da olsa, drama da olsa, kendisini izleyene bir katkı sağlaması gerekir. Belirli bir kaliteyi ve estetiği özenle korumayan hiçbir programın TRT’de yayınlanmaması gerekir.
TRT, her zaman hükümetlerin borazanı olmuştur. Siz TRT’yi AKP’nin borazanı olmaktan kurtarabilecek misiniz, yoksa hükümetin önceliklerini dikkate alacak mısınız?
Herhangi bir kesimin, bir siyasi partinin yandaşı, sözcüsü, borazanı olmak gibi bir şey söz konusu olamaz. Böyle bir şey olma noktasına geldiği vakit de biz o görevde olmayız.
Nasıl savaşacaksınız? Siyasilerin birtakım istekleri olacak, haber sıralamasında partiden gelen birtakım küskünlükler olacak.
Bunlara baştan hazırlıklıyım. Birtakım insanların işe alınması konusunda siyasi talepler olabilir. TRT çok şişkin bir kadroya sahip. Bu fazlalık içerisinde belirli niteliklere sahip insanlar çok az. TRT ancak teknik anlamda iyi yetişmiş, kabiliyetli, alanında önemli noktalara ulaşmış insanların istihdam edileceği bir yer olabilir. Bunun da sayısı maksimum yüz kişidir.
Her gün 40 iş talebi telefonu aldığından bahsetmişti bana Yücel Yener.
Doğrudur. Ben bunları göğüsleyebilirim. Çünkü birilerine yaranarak, kendimi belli bir noktaya taşıma beklentim yok. Ben bu işi adam gibi yapmaya talibim. Bu tür taleplerin karşısında da her zaman dururum.
O zaman da “Be hey Şenol, dört kere kararnameni biz götürdük, elden verdik. Seni bu noktaya biz getirdik” demeyecekler mi?
Zannetmiyorum. Benim bu özelliklerimi, o siyasi kadro içerisinde çok yakından bilen insanlar da var. Onların beklediği bir başarı var. Bu kurumu yüz akı haline getirmek. Destekleri bu anlamdadır. Benim siyasal duruşum, hayata bakışım, kendime aittir, bunu mevcut siyasal yapıya oturtamazsınız.
Bir röportajınızda “Tayyip Bey’in düşüncelerine ters gelecek şeyleri söyleme cesaretim var.” demiştiniz. Nedir onlar?
Bir konuda diyelim ki yanlış bilgilendirilmiştir. Bürokrat olarak görevimiz, doğruyu söylemektir. Fakat, bu tavra sahip olan bürokrat çok azdır. Bürokratlar kendi üstlerine yaranmak için gerçek dışı tavırların içerisine girerler. Bana sorulduğu vakit, doğrusu neyse onu söylerim. Bunun tersi söylendiği vakit de onun yanlış olduğunu açıkça beyan ederim. Bu kim olursa olsun. Tabii siyasi baskı muhalefetten de gelebilir, belirli menfaat çevrelerinin sözcüsü durumunda olan gruplardan da. TRT dev bir işletmedir. Bu işletmeyle mali bağları, menfaat ilişkileri olan çok geniş bir çevre ve bu çevrenin de birlikte olduğu başka gruplar var.
Ve siz de varlığınızla, kovanlarına çomak mı sokmuş olacaksınız?
Onu zaman gösterecek. Şunu açıkça beyan etmek istiyorum. Hukuka aykırı olan, hakkaniyet ölçülerinin dışında hiçbir işlemin bize yaptırılması mümkün değil. Menfaat bağları içerisine girenlerin bizim dönemimizde TRT’de yaşaması güçtür.
Biz TRT’de açıkça adını koyalım, hep bir hırsızlık şebekesi, bir çıkar ağı olduğunu duyarız. Bu sistem nasıl işliyor, neler dönüyor?
Şimdi ben bunu biliyorum; ama bunu burada anlatmak hukuki birçok probleme sebep olabilir. Devlet Denetleme Kurulu’nun ve Başbakanlık Denetleme Kurulu’nun çalışmaları var bu konuyla ilgili. Zannediyorum zamanı gelince açıklanacaktır. Benim de bildiğim bazı konular var. Ben de kurumun müfettişlerini, devletin diğer denetim birimlerinden destek alarak devreye sokacağım.
Devletin iki tane kurumunun raporuna rağmen siz niye böyle bir şey düşünüyorsunuz?
TRT denetimini yapan müfettişlerin yayın ve yapımın ne olduğunu da derinden bilmesi gerekir. Normal müfettişler, yayın ve yapımla ilgili konuları atlayabilir. Çünkü uzmanlık alanları değildir. Benim bildiğim bazı meseleler var, ben onlar için yayın konusunda uzman müfettişleri özel olarak görevlendireceğim ve bazı dosyaları elden geçirteceğim.
Daha çok dışarıya yaptırılan programlarda mı dalavere dönüyor?
Yalnızca yaptırılan değil, alınan. Kurum adına, kurum içinde yapıyormuş gibi gösterilen birçok yapımda da söz konusu. Ama kimseyi itham etmemek, somut belgelerle bunları ortaya koymak gerekir. TRT’de çok onurlu insan var. Ama kenara itilmişlerdir, devre dışı bırakılmışlardır. Amacımız, TRT’ye eski onurunu iade etmektir.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:28