KAYNAK : Haber Vitrini
FERHAT ATACAN
VAN - Şifalı bitkilerle tedavi bilimi olan Fitoterapi ve öteki doğal yöntemlerle uygulanan tedavilere duyulan ilginin gün geçtikçe artmasının, pek çok kişinin sağlığı ile ilgili davranışlarını değiştirmeye başladığının önemli bir işareti olduğu belirtildi.
Önemli hastalıkların tedavisi dışında her ufak tefek rahatsızlıkta da kişinin hemen doktor kontrolüne girmesinin pek de gerekmediğini ifade eden uzmanlar, şifalı bitkilerle ilgilenmek isteyen kişinin, bitkinin yapısı, organları ve bu organların işlevleri hakkında bazı temel bilgilere sahip olması gerektiğini ifade ediyorlar.
ŞİFALI BİTKİLER HAKKINDA TEMEL BİLGİLER
Uzmanlar, bir bitkinin çeşitli organlarının birbirine benzemeyen çeşitli etken maddeler içerdiğini, şifalı bitkilerle tedavi alanında bu organların, 'bitkisel drog' olarak tanımlandığını belirtiyorlar. Yaygınlıkla kullanılan organın, glikozitler ve alkaloitler içeren yapraklar olduğunu, kök ve yapraklar arasında taşıma işlevi üstlenen bir yol olarak da tanımlanabilecek sapların ise genelde kullanılmadığını anlatan uzmanlar, "Ama bu kural bazı bitkilerde değişebilir. Yani, bazı bitkilerin sapları da etken madde içerebilir. Aynı biçimde, bazı ağaçların kabukları da etken madde açısından zengindir. Yer altındaki, adeta depo görevi üstlenen sürgünler, biçimlerine göre, köksap, yumru, kök veya soğan adları ile tanımlanır. Kökler, topraktan emdikleri su ve madensel tuzları yapraklara gönderirler. Genellikle şeker, bazen vitaminler ve alkaloitler depolarlar. Çiçek ve meyve, bitkinin soyunun devamının sağlanması görevini üstlenmişlerdir. Genellikle içerdikleri etken maddeler nedeniyle, şifalı bitkilerle tedavi biliminde önemli yere sahiptirler. Toplanmayan çiçek meyve oluşturur. Bitki tohumu, bitkinin gelişme aşamasında gerekli olan etken maddelerin özünü içeren bir depodur. Çiçeksiz bodur bitkiler ise, çiçek tozu (polen) benzeri, sarımsı tozlar üretirler" dediler.
ŞİFALI BİTKİLERİN EN UYGUN TOPLANMA SAATİ 10.00-16.00
Yanlışlıkla zehirli bir bitki toplamamak için, toplanmadan önce söz konusu bitkinin kesin olarak tanınması gerekiyor. Maydanozgiller ailesine ait bitkilerin arasında zehirli türler bulunduğunu, bu nedenle, çok dikkatli olunması gerektiğini anlatan uzmanlar, bitkilerin hiçbir zaman yağmurlu, sisli ve nemli havalarda toplanmaması uyarısında bulunuyorlar. Toplama için en uygun saatin 10.00-16.00 arası olduğunu, bu saate kadar yükselen güneşin sabah kırağısı ile nemlenmiş olan bitkileri kurutmuş olacağını anlatan uzmanlar, şu uyarılarda bulunuyorlar:
OTOYOL KIYILARINDAN KESİNLİKLE ŞİFALI OT TOPLAMAYIN
"Yalnızca temiz ve lekesiz olan bitkiler toplanmalıdır. Kurutulmak üzere toplanan bitkiler, kesinlikle yıkanmamalıdır. Yoksa hiçbir biçimde kurutulamaz, kararır ve küflenir. Bitki toplanan yerlerin, çevre kirliliği etkisine girmemiş olması gerekir. Şifalı bitkiler, otoyol kıyılarından kesinlikle toplanmamalıdır. Bu bitkiler, motor egzozlarından çıkan dumanların içindeki kurşunla kirlenmiş olduklarından zehirli sayılmalıdırlar. Bitki toplanan bahçelerin tarlaların, çayırların yakınında veya uzağında zararlılara karşı ilaçlama yapılmamış olması gerekir, çünkü rüzgar o zehirli ilaçları çevreye taşıyabilir. Bitki yaprakları, genç ama tam gelişmiş olduklarında, çiçekler ise tam olarak açtıklarında, genç ve tazeyken toplanmalıdırlar. Toprağın üstündeki bitkinin tümü, çiçeklenme aşamasında, meyveler ise tam olarak olgunlaştıklarında toplanır. Kökler, ancak gelişmelerini tamamladıklarında, genellikle ilkbaharda veya sonbaharda sökülmelidir. Ağaç kabukları ise ilkbaharda, genç dallardan soyulmalıdır. Dallar bu mevsimde henüz kurumamış olduğu için, kabuklar daldan kolayca ayrılacaktır."
ŞİFALI BİTKİLER GÜNEŞTE KURUTULMAMALI
Şifalı bitkilerin kurutulması, içerdikleri etken maddelerin değişime uğramasını veya yok olmasını önler, ayrıca mantarların ve bakterilerin yaşam alanları da böylece kurutulmuş olur. Bitkilerin kurutulmasının, konserve üretmek anlamında algılanması gerektiğini, toplamanın hemen ardından gerçekleştirilmesi gerektiğini anlatan uzmanlar, kurutma için en uygun ortamın, havadar ve gölgelik bir yer olacağına işaret ediyorlar.
Güneş altında kurutulan bitkilerin, çiçek, yaprak ve meyvelerindeki uçucu yağları yitirdiğini, en idealinin bitkilerin büyük bir elek üstüne yatırılarak veya demet halinde saplarından bağlanıp yüksek bir yere asılarak kurutulması olduğunu anlatan uzmanlar, "Bitkilerin tam anlamıyla kurumasına çok dikkat edilmelidir. Kuruma aşaması sona erdiğinde, bitkiler elden geldiğince ince kıyılarak, hava almayan kaplarda, kullanıma hazır biçimde saklanmalıdır. Bitkiler yapay ısıda da kurutulabilirler, ama ısı derecesine dikkat etmek gerekir. Aromatik kokulu bitkilerin tümü, uçucu yağ içerdikleri için, ancak 35 dereceye kadar dayanabilirler. Öteki bitkilerin ise genelde 60 dereceye kadar dayanabildikleri söylenebilir. Ama, fermentasyon (mayalanma) oluşmaması için hava akımı şarttır. Çok ince olmayan kökler, fırçalanarak bol suda iyice yıkandıktan sonra, havadar bir ortamda kurutulmalıdır. Bitki organları tam anlamıyla kuruduktan sonra, nem ve ışıktan korunacakları, hava almayan kaplara doldurulur. Saydam cam kaplar ışığı geçirecekleri için, loş ortamda saklanmalıdır. Bitkilerin saklandığı kapların üstüne, toplama tarihi ve bitki hakkında bilgi veren etiketler yapıştırılmalıdır. Çünkü bitkiler, kuruyup ince kıyıldıktan sonra, birbirlerinden kolayca ayırt edilemezler. Bitkilerin saklanması için, metal veya tahta kutular, renkli cam kavanozlar kullanılabilir" dediler.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:39