Medya
  • 7.4.2024 23:24

SOHBET -37... SIDDIK OLMAK

SOHBET -37
SIDDIK OLMAK
Bu yol halkalarla birbirine bağlanmış bir yoldur.
Bu halkalara tutunan kurtuluşa erer, tutunamayan felakete uğrar.
Bu talebelerin olduğu gibi büyüklerin de olmazsa olmaz şartıdır.
Her büyük hocasının halkasına bağlıdır.
Bu halkaların başı Mübarek Peygamber Efendimizdir(Aleyhisselatü vesselam)
Halkanın sonuncusu Allah’ın Resulünü temsil eder.
Kişinin hocasını memnun etmesi, Peygamber Efendimizi memnun etmesi gibidir. 
Hocalar vekil oldukları için, onlara yapılan Peygamber Efendimize yapılmış gibi olur. Hocasına yapılan hayırlı bir iş; hem hocasına hem de Mübarek Peygamber Efendimize ulaşır. Hem de şimşek hızıyla ulaşır. Aynı hızda da geri döner.
Bu bakımdan büyüğünü sevindiren bütün bu halkayı sevindirir.
Büyüğünü üzen ise aynı şekilde Allah korusun cümle halkayı üzer.
Halkanın sahibi olan Peygamber Efendimizi (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) üzeni ise Cenab-ı Allah üzer.
İşte Din-i İslam’ın en kısa anlatımı budur.
Halkasız kalan sahipsiz kalır.
Din adına vaaz ve sohbet eden her kişinin bir halkaya bağlı olması lazımdır.
Bir kişinin bir büyüğü yoksa derya kadar ilmi olsa onun boğulması kaçınılmazdır.
Neden?
Hocası olmayanın hocası şeytan olur da ondan.
Hocası şeytan olanın kendisi MÜRTED olur.
Mürtede bağlanan veya onu sevip beğenen de MÜRTED olur.
Mürtetlerde cehennemin en alt katına gider.
Doğruyu bulmanın yolu kendisini âlim gösterenin sözleri değil, hocasının kim olduğudur.
Bir kişi; TV’de ve videolarda muazzam konuşuyorsa bile ona hocasını sorun.
Hocası yoksa şeytandan kaçar gibi kaçın.
Bir kişi; Hocası var ama hocasının dediklerini yapmıyorsa, ondan da şeytandan kaçar gibi kaçın.
Bir kişi sohbet sırasında; ‘Hocam, Hocam’ yerine ‘ben, ben’ diyorsa hemen orayı terk edin.
Hakiki bir büyüğe bağlı olan asla sahipsiz olmaz. Sahipsiz de kalmaz.
Büyüğünüz vefat etmiş ise bile o yine sizin imdadınıza yetişir.
Ölüm, vazifeli olmayan imanlı kimseler için emekliliktir.
Onlar cennetle müjdelenip, genişletilmiş kabirlerinde huzurla kıyameti beklerler.
Büyüklerin durumları farklıdır.
Onlar vazifeli oldukları için, onların vazifesi vefatlarından sonra da sürer.
Vefat etmiş olan son büyük, dünyada kalan son talebesini sağ salim (İmanla) yanına alana kadar vazifesini sürdürür.
Bu bakımdan; büyüklerinizi sık sık anın. Kalbinizden sakın çıkarmayın.
Her fırsatta dua edin.
İşin sırrı şudur;
Anmak ve dua alış-veriştir.
Büyüğünü anarsan, anılırsın.
Dua edersen, dua edilirsin.
Unutursan, unutulursun.
Büyüğünü hayırla yâd eder, dua ile anarsan; karşılığında razılık ve dua gelir.
Bu geliş gidiş, şimşek hızından bile ileridedir. Bir talebe için bundan büyük saadet yoktur. 
Abiler, büyüklere yaptığımız hayırlardan çifte dua alıyoruz. 
Hem hocalarınızdan hem de Mübarek Peygamber Efendimizden. 
Buradaki Razılık; Hem Peygamber Efendimizin hem de onun vekilinden o talebeye razı olduğunu Allahü teala’ya bildirmesiyle zuhur eder. 
Şimşeğin ışığı geçmeden bu Razılık gelir.
Hocasını razı eden bütün silsileyi razı eder. 
Silsileyi razı eden Mübarek Peygamber Efendimizi razı eder. 
Habibini razı eden Allahü Teâlâ’yı razı eder. 
Allah’ın razı olduğu o kulunu zebanilerin hepsi toplansa, Cehenneme atamaz. Onun kabrine gelip tek bir kötü söz söylemeye kimse cesaret edemez. 
Allahü teala razı ise, o kula kimse dokunamaz. Bu dokunamazlık hem sağlığında hem de vefatından sonra kıyamete kadar sürer.
Kişinin hocasını memnun eylemesi bu kadar kıymetlidir. 
Allah’ın Habibini memnun ve mesut eyleyene, Allahü teala’nın ne yapacağını hiç düşündünüz mü? 
Size verilen bu büyük lütfun farkında olun. Hocalarınızı razı edin, sevindirin. Bu çok basittir. Sadece ve sadece PEKİ demektir. Her şey bu dört harftir. Her şey, bu peki sözü üstünedir. Bağlılık ve sadakat sadece PEKİ demektir. 
‘PEKİ’ demek aynı zamanda akıbetinizi belirler.
Cennet; Yüce Allah'ın, sâdık imanları ve salih amelleri karşılığında iyi kullarına hazırladığı yurttur.
Sadakat işin başıdır.
Ebu Bekr-i Sıddık hazretleri Peygamberlerden sonra, insanların en üstünüdür.
Onu üstün kılan şey, “SIDDIK’ olmasıydı.
Sıddık, doğru sözlü, güvenilir ve samimi olarak bağlılık demektir.
Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem nitekim şöyle buyurdu;
- Şüphesizlik “Doğruluk”, kişiyi iyiliğe, iyilik de cennete götürür. 
Kişi devamlı surette doğru söyleye söyleye nihayet Allah katında “Sıddîk” çok doğru sözlü olan kimse diye yazılır. 
“Yalan” da, kişiyi sapıklığa, sapıklık da cehenneme götürür. 
Kişi devamlı surette yalan söyleye söyleye nihayet Allah katında “Yalancı” diye yazılır.”
Doğruluk, 6 şeyde aranır ve bunlar bir kimsede bulunduğu takdirde, doğruluğun kemal mertebesi meydana gelmiş olur. Bu üstün dereceye sahip olan kimseye de "sıddîk" denir. Doğruluğun 6 bölümü şunlardır: 

1- Sözde Doğruluk: Söylenen sözün gerçeğe uyması, vakıaya aykırı düşmemesi. 

2- Niyette Doğruluk:  Bunun bir anlamı, ihlastır. Hayırlı bir işe kalp ile niyet edip gafil olmaksızın Allah'a yönelmekle olur. 

3- Azimde Doğruluk: Hayırlı olduğuna inanılan bir şeyi yapmaya koyulmak ve bundan güçlenmek. 

4- Vefa Göstermekte Doğruluk: İşlemeye koyulduğu ve azmettiği hayırlı bir işi başarmakta sebat gösterip onu tamamıyla yerine getirmek. 

5- Amellerde Doğruluk: Gizli ve açık yapılan bütün amelleri eşit tutup amellere riya karıştırmaksızın hareket etmek. 

6- Makamatta Doğruluk:  Korku halinde ve emniyet halinde fark gözetmeksizin doğruluğa devam edip ondan ayrılmamak
Makamat, “Makamlar,  Cemaatler, cemiyetler, kalabalıklar, topluluklar” demektir.
Doğruluktaki özellik, İnsanı, iyi amellere yani bire götürür. 
Esasen birin anlamı, Allah katında makbul olan ve kendine günah karışmayan ameller ve ibadetlerdir. 
Böyle makbul ve iyi ameller de, insanı, cennete götürür. 
Bu iyi ve güzel vasıfların zıddı olan yalan ise, insanı kötü amellere ve günah işlere götürür. Günahlar da büyüdükçe insanı cehenneme iletir. 
Yalanın her çeşidini işleyip de bütün günahlara düşen kimseye “Kezzâb” büyük yalancı denir.
Rabbim bizim ve sevdiklerimizin sonunu hayır eylesin (ÂMİN)

METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ

 

Güncellenme Tarihi : 7.4.2024 23:28

İLGİLİ HABERLER