SÖZ SIRASI İCLAL AYDIN''DA: PEKÇOK KADIN MESLEKTAŞIMIN BANA BİR ÖZÜR BORCU VAR
İkinci ''''Gamze'''' vakası
Bunun yeri burası mı emin değilim ama... Madem herkesin bu kadar merak ettiği, abarttığı ve peşine düştüğü bir konu ve kişisi haline dönüştük bari kendi köşemde yazayım
Bunun yeri burası mı emin değilim ama...
Madem herkesin bu kadar merak ettiği, abarttığı ve peşine düştüğü bir konu ve kişisi haline dönüştük bari kendi köşemde yazayım.
Sabahın bir saatinde yine havaalanında elime gazeteyi aldığımda ''''Aha'''' dedim ''''şimdi ayıkla bakalım pirincin taşını!''''
Bu gerçekten çok saçma bir durum biliyor musunuz...
Kendinizi birinci sayfada görüyorsunuz ve bir başkasının gözüyle okuyorsunuz.
''''İkimizin de gamzeleri var ne güzel değil mi?''''
Efendim?
''''İkimizin de gamzeleri var ne güzel değil mi?''''
Kafanızı kaldırıp etrafa bir bakıyorsunuz.
Acaba şu anda şu havaalanında bulunan yüzlerce kişiden kaç tanesi böyle bir beyinsizliği yaptığıma inanır diye düşünüyorsunuz. Yüzde otuzu? Yüzde altmışı? Yüzde yüzü?
''''Hayır, ona göre ülke genelinde bir oran çıkarıp Denizli''ye uçmak yerine sonsuza dek Kanada''ya ya da Capetown''a filan uçayım'''' diye geçiyor aklınızdan.
Yavaş yavaş beyninizde bir uyuşma başlıyor.
Olacakları görür gibisiniz. Denizli
uçağına az bir zamanınız kalmış. Dış hatlara geçmek bile yarım saati alır ki, Pamukkale Üniversitesi''nde sizi bekleyen yüzlerce öğrenci olduğu söyleniyor. Hayat devam ediyor ama eğer bu cümleyi gerçekten sizin söylediğinize, yani hakikaten söylediğinize inanırlarsa hayatın sizin için çok, çooooook zorlaşacağı kesin...
Demek ikimizin de gamzeleri
var... Ne sevimli değil mi?
Ne.. .Sevimli... Allahım!
***
Uçağa bindiğimde gözlerimi kapadım ve başıma gelecekleri düşündüm.
Açıkçası bu hadisenin bu kadar ciddiye alınacağına pek ihtimal vermedim. Ama bir saat sonra uçaktan indiğimde telefonuma düşen ''''18 sesli mesajınız var'''' mesajı gündem sıkıntısı çeken ülkemin yeni gündeminin yeni kahramanı olduğumu gösterdi.
Dediğim gibi bunun yeri burası mı çok emin değilim ama...
Sezen Aksu yıllar önce bana ''''telefonda sorulan hiçbir soruya yanıt verme'''' demişti. Sonra uzun suskunluğuna sebep olan arkadaş
bildiği bir gazeteci hikayesi anlatmıştı.
Abla sözü...
Dinlemek lazımdı.
''''Senin kalemin var, söylemek istediğin bir şey olursa zaten kelimeye dökersin'''' diye bitirmişti...
Doğru, ben zaten bir süredir bunu yapıyordum.
Neredeyse dört yıl olacak.
Hayatın içinden bir sürü şey paylaştık sizinle.
Kusursuz bir insan olabilmek imkansız ama benim satırlarımla okur arasında nerdeyse kusursuz bir ilişki geliştirdik.
Belki de sebebi bu kusursuzluktur olayı beni şaşırtacak kadar büyütme ve çirkinleştirme eğiliminin...
***
Aslında eğlenceli ve olayla dalga geçen bir yazı kaleme almak için oturdum.
Ama yapamıyorum.
Hâlâ anlamaya çalışıyorum çünkü. Bu yok etme, bu kirletme çabası niye?
Susmak en güzeli sanırım.
Susmak ve seyretmek.
Yine de bugün ilk ve son kez olarak son günlerde işgal ettiğim gündem ile ilgili bir iki şey söylemek istiyorum.
Yaşamımdaki hiçbir kararım için savunu vermek durumunda kalmamalıyım. Hele ki Allah''ın bana bir karanlık gün hediyesi için...
Yine vermiyorum o savunuyu ama bir özür borcum var.
Sevdiğim ve güvendiğim bir arkadaşımın telefonda sorduğu sorulara ayaküstü, telaşla, esprilerle, heyecanla anlattığım bir gerçeğin, açık bir beyanat olarak sunulması sonucu son günlerde bir kaç kişinin sıkıntıya girmesine sebep olduğum için, son derece basitleştirilmiş bir resmin içine sokularak ve gündemi istemeyerek işgal ettiğim için; önce bana sevgiyle beraber sonsuz bir güven duyan okurlarımdan, sonra anne ve babamdan ve günlerdir telefonları acımasızca çalan, sinirleri harap olan eski hayat arkadaşlarımızdan ve de bu köşeyi bu sefer gerçekten çok özel bir meseleyle doldurduğum için bütün çalışma arkadaşlarımdan özür diliyorum...
***
Hapishanelerde ünlü kabadayıları öldürmek raconunu bilirsiniz.
Eğer ünlü birini öldürürse biri, ölenin ''''soylu'''' geçmişi öldürenin hanesine yazılırmış ya... Yeni kabadayı o olurmuş...
Belki de o hesap hepimizin bir öldürme telaşı var aleni ya da gizli...
Ancak burada iş biraz tersine dönüyor..
Bizden boşalacak yere eminim bir ''''katil'''' gelmeyecek.
Bu köşedeki ve yaşamdaki varlığımız ve inancımız sevmek üzerine kurulu çünkü.
öldürmek değil..
Doğrudur: Böceği, kuşu, güneşi ve hatta eli hançer tutan kişiyi bile üstelik..
***
Sanırım adımın içinde olduğu haber heyecanını yitirdiğinde bana bir özür borcu olacak pek çok meslektaşımın. Özellikle kadın olanların.
Asılsız bir sorgulamaya, yargılamaya girerek, özensiz kelimelerle bizi hançerlemeye kalkıştıkları için...
Açık yüreklilikle sorulan soruya verdiğim bir cevabın gerçeğine inanmayıp terbiye sınırını aşarak kurcaladıkları için.
Bu arada bütün bu olanlar bana ders olsun.
İyi bir ders olsun!
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:31