Medya
  • 10.10.2002 10:21

STAR YAZARI UMUR TALU'DAN POLEMİĞE KATKI: BAYKAL DA 'BATMAYAN' PATRONLARLA BULUŞTU...

KAYNAK : Haber Vitrini Tayyip Erdoğan'ın batık banka patronları ile buluşması ile başlayan polemik sürüyor. Star Yazarı Umur Talu, buluşmanın haber olduğunun altını çizdi fakat CHP lideri Deniz Baykal'ın da 'batmayan' patronlarla buluşmasına dikkat çekti: ''Tayyip Erdoğan el konulan bazı bankaların sahipleriyle buluşuyor ama, Deniz Baykal da iş dünyasının 'batmamış' sahipleriyle görüşmekten başını kaldıramıyor. Erdoğan'ın görüşmesindeki tercihinin öteki yüzü, fazla söze hacet kalmadan, bizzat oradaki iki eski banka sahibinin kavgalı olduğu medya-banka grubu tarafından tercüme edildi zaten. Düşmanımla görüşürsen, düşmanımsındır. Aslında, bunun haber olması konusunda ben de Ertuğrul Özkök'ü haklı buluyorum. Tabii ki bu bir haberdir. Gününe göre manşet de olur. Ama, o kadar. O da biliyor ki, bu manşet tercihi, bunun nesnel bir haber olmasından kaynaklanmıyor. Bunun bir mücadele olmasından kaynaklanıyor.'' TALU'NUN YAZISI: Sofralardan sofra beğen Tayyip Erdoğan el konulan bazı bankaların sahipleriyle buluşuyor ama, Deniz Baykal da iş dünyasının 'batmamış' sahipleriyle görüşmekten başını kaldıramıyor. Erdoğan'ın görüşmesindeki tercihinin öteki yüzü, fazla söze hacet kalmadan, bizzat oradaki iki eski banka sahibinin kavgalı olduğu medya-banka grubu tarafından tercüme edildi zaten. Düşmanımla görüşürsen, düşmanımsındır. Aslında, bunun haber olması konusunda ben de Ertuğrul Özkök'ü haklı buluyorum. Tabii ki bu bir haberdir. Gününe göre manşet de olur. Ama, o kadar. O da biliyor ki, bu manşet tercihi, bunun nesnel bir haber olmasından kaynaklanmıyor. Bunun bir mücadele olmasından kaynaklanıyor. Yoksa, Ertuğrul Bey'in ve üstündeki altındaki bir takım başka beylerin, hanımların ha babam de babam, bir zamanlar Ecevit ile, sık sık Hüsamettin Özkan ve Mesut Yılmaz ile yaptıkları görüşmelerin neden haber olmadığını filan sormak lazım. Bu görüşmenin öyle Mesut Yılmaz'ın Korkmaz Yiğit görüşmeleriyle, Türk Ticaret Bankası'nın ve medyanın kaderini dizayn etmeye çalışmasıyla da bir ilgisi yok. Maalesef, Türkiye medyası, bir zamanlar övündüğü, sonra kıyak bir maske olarak kullandığı, fakat artık boyaları, cilaları dökülmüş 'objektiflik' iddiasını ileri sürecek bir yüze sahip değil artık. Yüzsüzlük, yüz bırakmaz. O yüzden... Tek kelimeyle, 'Geç bunları, geç'. * * * Benim asıl gelmek istediğim, Deniz Baykal'ın ve (Kemal Derviş'in) şu sosyal-liberal sentez problemiydi. Sosyal-demokrat olma iddiasındaki bir parti... Hele Türkiye gibi, siyasal demokrasi kadar, hukukun demokratikleştirilmesi kadar, ekonomik demokrasiye de ihtiyaç duyulan, yani zaten teğelle tutturulmuş sosyal damarları çatlatılmış bir ülkede... Sürekli, kendini iş dünyasına anlatma çabası içindeyse, bu biraz aşırı liberal sentez oluyor. Bol liberallik üstüne az sosyal sos. İnanın, şu anda tarihin en ilginç ayaklanmalarından birini çaktırmadan yapmakta olan bu halk nezdinde, pek kesmez! İşsizliği, yoksulluğu, yoksunluğu yanına fazla yaklaştırmamaya özen gösteren bir parti, demokrat, liberal filan olduğunu iddia etse de, sosyallik açısından aşırı steril kalır. Bakın zaten ne oldu? Soldan 'sosyallik' dozu kafi miktarda gelemediği için... Sosyal-demokrat-liberal arkadaşlar, kendilerini büyük medya ve büyük iş dünyasına beğendirme hummasına tutuldukları için... Türkiye, değişik bir deneyim yaşıyor: Din öncelikli kökenlerine rağmen, AKP, kendi kafalarında ne kadar olduğunu bilemem ama, seçmeninin algılayışında, 'muhafazakar-sosyal-demokrat' bir partiye dönüştü. Bir başka açıdan da, yine algılanış düzeyinde, Genç Parti için de 'milliyetçi-sosyal-demokrat' bir renk alaşımından söz edilebilir. Denebilir ki, bir zamanlar bazı ülkelerdeki 'Nasyonal Sosyalizm' de zaten bu değil miydi? Yani, pekala 'faşizm' de, 'sosyal' ne kelime, 'sosyalizm' ile yan yana getiriliyordu. O akımların kabaca, işçi hareketine, sosyal demokrasi, sosyalizm ve komünizme karşı tarihsel konumlanmalarını dikkate alırsak, burada vuku bulan 'sağ-sosyal-demokratlık'ın aynı şey olmadığını uzun uzun konuşabiliriz. * * * Uzun uzun konuşmayalım. MHP bu yoksullaşmanın müsebbiplerinden bir iktadar ortağı değil de, şu seçim dönemine muhalefette girmiş olsaydı, o zaman görürdük 'nasyonalsosyal'i! Elbette paylaşmak zorunda değilsiniz bu bakış açısını. Ama Baykal ve CHP kurmayları, 'zengin sofraları'ndan kalkıp bu ülkenin gerçek yoksulluğuyla buluşmayı beceremedikçe, CHP'ye biçilecek don, statükonun, düzenin, toplumsal hiyerarşinin korunmasının ve yoksulluğun başkaldırısına karşı savunma hattı inşa edilmesinin partisi olmaktır. Baykal, aynı kulvarda CHP'ye karşı doğurtulmaya çalışılan Yeni Türkiye'nin ebesinin tam da o kesimler olmasına şükretsin. Orada ve öyle doğduğu için, bebek öle yazdı. Şükretsin şükretmesine de, o ebeyi 'süt annesi' yaparak sosyal-demokrat olunamayacağını da anlamaya çalışsın. (Star) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:20

İLGİLİ HABERLER