Medya
  • 6.4.2002 11:54

STAR'DAN SAYGI ÖZTÜRK, YALAN HABERİN ÖYKÜSÜNÜ YAZDI

KAYNAK : Haber Vitrini Hani Cemil Bayık yakalanmış, bordo bereliler getirmek için bekliyordu? Dönemin Başbakanı Turgut Özal, ANAP Kongresi’nde konuşurken, silah patladı. Kartal Demirağ, peş peşe silahını ateşliyordu. Özal, parmağından yaralanmış, acıyla kıvranarak kürsünün altına doğru saklanıyordu. Başbakan Turgut Özal’ı vurmak isteyen Demirağ, yaralı olarak ele geçirildi. Korumaların silahları patladıkça Demirağ’ın hedef olmamak için yerde yuvarlanışı da Özal’ın vurulduğu andaki görüntüsü gibi hafızalardan silinmedi. Hürriyet Ankara Bürosu olarak Demirağ’ın yardımcıları olup olmadığını araştırıyorduk. İstihbarat birimleri alarmdaydı. Aramalar yapılıyor, evlere baskınlar düzenleniyordu. Kongre salonunda Demirağ’ın üç sıra arkasında oturan ‘yeşil gömlekli’ kişinin hareketleri dikkat çekiciydi. Demirağ ile sık sık birbirlerine baktıklarını ele geçirdiğimiz video kasette izlemiştim. Başta Ankara Temsilcimiz Ertuğrul Özkök, yardımcısı Esen Ünür ve diğer arkadaşlarımızla birlikte seferber olmuş ‘yeşil gömlekli’nin kimliğini belirlemek için çalışıyorduk. ‘Yeşil gömlekli’ kişi belirlendi, gizlice sorgulandı, ancak suikastçı ile bağlantısının olmadığı anlaşıldı. İkinci kişi Suikast olayından sonra gazetelerin Ankara bürolarına, İstanbul’dan da destek için gelenler vardı. Gazetecilerin toplu olarak bulunduğu bir yerde, yine suikast üzerine yorumlar, değerlendirmeler yapılıyordu. Aynı saatlerde Or-An yolunda arama yapan polisler bir kişiyi yakalamıştı. Or-An yolunda yakalanan bu kişi, gazetelere ‘İkinci suikastçı yakalandı’ biçiminde yansıtılıyordu. Gazetelerin tamamında ‘İkinci adam yakalandı’ deniliyor, bu haber sadece Hürriyet’te farklı olarak sunuluyordu. Haberde, ‘İkinci adamın yakalandığı öne sürüldü, ancak bu kişinin olayla hiçbir ilgisinin olmadığı Ulus’ta bir lokantada garson olduğu anlaşıldı. Üzerinde bıçak bulunan kişinin, bugün adliyeye çıkarılacağı öğrenildi’ deniliyordu. O gün ne çekmiştim. Tüm basının ‘İkinci adam yakalandı’ haberini manşetlerine taşırken, sadece bu haber çalıştığım Hürriyet gazetesinde yoktu. Temsilcimiz Ertuğrul Özkök’ün, o geceyi nasıl huzursuz geçirdiğini, bana güvendiğinden tüm basında yer alan haberi kullandırmadığını biliyorum. Fatih Çekirge’nin Hürriyet Ankara Temsilcisi olduğunda yine benzer bir olay yaşadık. Ertesi gün Anadolu liseleri sınav sorularının çalındığını belirlemiş, ele geçirdiğim soru kitapçığını da notere onaylatmıştım. Sınavda, bizim elimizde bulunan soru kitapçığında yer alan soruların sorulacağını belirten haberi yazıyordum. İstihbarat Şefimiz Enis Berberoğlu ile birlikte habere son şeklini veriyor, bir yandan da Ankara Temsilcimiz Fatih Çekirge’ye, Genel Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök’e bilgi aktarıyorduk. Haber kuşkusuz banko manşet olacaktı. Ertuğrul Özkök’ün sık sık arayıp, ‘Haberi manşet yapıyorum bir tereddütünüz var mı?’ sorularına hep ‘Hayır’ diyorduk. Bir ara Özkök’ün ‘Ya birileri para kazanmak için böyle bir kitapçık bastırdıysa?’ sözleri karşısında ise ‘Kaynaklarıma güveniyorum. Öyle bir şey olamaz. Ama...’ diyordum. Özkök’ün bu titizliği karşısında manşet olabilecek haberimiz manşet yerine iki sütuna düştü. Sabah kıyamet kopuyor, yayınladığımız kitapçıktaki sorularla, sınavda dağıtılan kitapçığın aynı olduğu ortaya çıktığı için sınav iptal ediliyordu. Kim yakalanmış? star dışındaki çoğu gazetede, PKK Başkanlık Konseyi Üyesi Cemil Bayık’ın İran’da, Murat Karayılan’ın ise İngiltere’de yakalandığına ilişkin haberler yayınlandı. star’da ise bunların ‘yalan’ olduğu, Bayık’ın zaten yıllardır İran’a gidip geldiği, örgütün sabun fabrikaları, halı atölyeleri, hastanesi bulunduğunu belirtmiş, yakalanan Murat Karayılan’ın ise ‘isim benzerliği’ olduğunu vurgulamıştım. Televizyonlarda ‘Cemil Bayık yakalandı; Bayık’ı getirmeye gidecek bordo bereliler havaalanında hazır bekletiliyor’ haberleri heyecanla aktarılıyordu. Halbuki ortada ne yakalanma, ne gözaltına alınma var. İnterpol Türkiye Dairesi de, basında yer alan haberler üzerine İran İnterpolü’ne, cevap verilmeyeceği biline biline (geçmişte de cevap verilmiyordu) Bayık’ın yakalanıp yakalanmadığını sormak zorunda kaldı. Dün, Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Feyzullah Arslan, haftalık basın toplantısında Bayık’ın yakalandığına ilişkin hiçbir bilgi bulunmadığını, İngiltere’de yakalanan kişinin ise PKK’lı Murat Karayılan olmadığını açıkladı. Cemil Bayık İran’da yakalansa bile iadesinin aynı anda yapılacağını meslektaşlarımız nereden çıkarıyor? Havaalanında bordo berelilerin Bayık’ı almak için beklediğine kendileri nasıl inanıyor, yalan olan bir olayı nasıl gerçekmiş gibi kamuoyuna duyuruyor? Bu kadarına da pes doğrusu... Hürriyet’te ‘Koordinat verdik, İran yakaladı’, Sabah’ta ‘Bayık’ı yakalatan soru’, Milliyet’te ‘Bayık’ı getirecek uçak hazır bekletiliyor’ manşetlerinin devamına dün baktığımız zaman, ortada ne yakalanmış Bayık’tan, ne de İran’ın iadesinden söz ediliyor. Şimdi, Bayık’ın ‘enterne’ edildiğinden, istenirse yakalanabileceğini belirtiyorlar. O zaman ‘Koordinatlarını verdik, İran yakaladı’, ‘Bayık’ı yakalatan soru’, ‘Bayık’ı getirecek uçak hazır’ demenize ne gerek vardı? Diyoruz ya ‘yalan’ haberin adı, ‘özel haber’ oldu. Keşke son olayda da yine biz yanılmış olsaydık... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:16

İLGİLİ HABERLER