Gündem
  • 26.3.2010 13:39

SUBAŞI: ALEVİLERDEN KATKI BEKLİYORUZ

ANKARA - Subaşı, Anayasa'nın iki ayrı din dersine imkan verdiğini, bunlardan birinin yıllardan beri uygulanan zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, ikincisinin ise isteğe bağlı din eğitimi dersi olduğunu söyledi.
Zorunlu din dersinin, kültürel bir çerçevede gerçekleştirilmesi gerektiğine işaret eden Subaşı, Alevilerin bu dersle ilgili ''örtülü anlamda Sünniliği ya da İslam'ın belli bir yorumunu dayattığı'' yönünde eleştirileri ve kayda değer tepkileri olduğunu belirtti.
Bu müfredata yönelik eleştirilerin ortadan kaldırılması konusunda güçlü bir iradenin ortaya çıktığını vurgulayan Subaşı, zorunlu din dersinin içeriğini, tüm kesimlere aynı yakınlıkta olan bir düzlemde yeniden içeriklendirmeyi düşündüklerini anlattı. Subaşı, zorunlu din dersi kapsamında, bu coğrafyadaki diğer dinler, farklı inanç grupları ve bu inançların alt kollarına ait bilgilerin de öğrencilere verilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
''Bu derse ilişkin kaygıların giderilmesi zor değil'' diyen Subaşı, bu dersin tarafları tatmin edecek şekilde yeniden düzenlenebileceğini söyledi. Alevilerin, kendileriyle ilgili bir teorik çerçevenin Alevi olmayanlar tarafından kaleme alınmasını istemediklerini vurgulayan Subaşı, bu dersin müfredatının belirlenmesi konusunda özellikle Alevilerin ciddi şekilde işin içine katılması gerektiğini dile getirdi.
Şu anda ders kitabı yazma aşamasında olmadıklarına, öncelikle müfredatın belirlenmesi gerektiğine işaret eden Subaşı, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu dersin müfredatı nasıl olacak? Çocuklarımız, gençlerimiz din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde dinler ve inançlar bazında neleri öğrenmelidirler? Biz burada içeriği değil içeriğin üst başlıklarını belirleme durumundayız. İçine söz gelimi Aleviliği, Bektaşiliği, Sünniliği de katan bir din kültürü ve ahlak bilgisi programı nasıl olacaktır? Bu çerçevede Alevilik hangi bilgilerle hangi envanterlerle müfredata dahil olacak? Bu konuda Alevilerden katkı istiyoruz. İkinci aşama olarak müfredat Talim Terbiye Kurulunda kabul edildikten sonra diğer ders kitaplarında olduğu gibi kamuoyunda isteyen bu müfredata uygun kitapları yazar, ilgili birimlerde onaylanır. İsteyen kurumlar da bu kitapları tercih eder ve birimlerinde okutulur.''
İsteğe bağlı din eğitimi konusunda ise şimdiye kadar herhangi bir uygulama yapılmadığını ifade eden Subaşı, bu kapsamda çeşitli din ve inanç gruplarına mensup kişilerin ritüellerinin uygulamalı şekilde öğretilmesinin söz konusu olduğunu kaydetti.
Bu ders için de öncelikli olarak birer müfredata ihtiyaç duyulacağını belirten Subaşı, ''Burada çalıştaylara ya da yemek davetine katılan Alevilere, 'hadi oturun birer kitap yazın' dememiz uygulamada karşılığı olmayan, afaki bir şey olur. Şu anda kimseden kitap beklemiyoruz. Aleviliğin sınırlarını ortaya koymalarını bekliyoruz. Alevilik dediğimizde içi nasıl doldurulacak? Aleviliği müfredata kattığımızda neleri ele alacağız. Alevilikle ilgili çerçeve ve sınırlar belirlendikten, bu sınırlar konusunda uzlaşıldıktan sonra devlet, üzerinde uzlaşılan noktaları eğitim müfredatına dahil edecek, böylece artık bu metin tartışmasız bir referans olarak görülebilecek'' değerlendirmesinde bulundu.
Çalıştaylarda belli bir dil ve mutabakat ortamı yaratıldığını vurgulayan Subaşı, bu dilin çerçevesinde gerek zorunlu gerek isteğe bağlı din dersi için öncelikli olarak birer müfredat belirlenmesini istediklerini kaydetti.
Subaşı, cemevlerine bir statü verilmesinin değerlendirildiğini belirterek, bu statünün nasıl işleyeceği konusunda da bir çalışma yürütüldüğünü bildirdi.
Statü tanınmasının ardından cemevlerinin nasıl işleyeceği, bu mekanları kimin yöneteceği, bu mekanlardan yapısal düzeyde kimlerin sorumlu tutulacağı, devletin muhatap olacağı isimlerin kim olacağı konusunda soru işaretlerinin bulunduğuna dikkati çeken Subaşı, bu konularda Alevi vatandaşların yoğunlaşması gerektiğini söyledi. Subaşı, "Bizi kurumsal olarak ilgilendiren taraf, cemevlerine statü vermenin, ülke içindeki inançsal yapılanma ve kurumsallaşma taleplerinin başta Anayasamızın ilgili maddeleri olmak üzere, kanunlar, tüzükler çerçevesindeki maliyetlerinin ne olacağıdır. Bu sorunların çözümünü hukukçulardan almak durumundayız. Çalıştayların şimdiye kadar işleyen yapısını hesaba katarsanız bu işin çözümlenmesi kolay görünüyor. Örgütlere bunu oluşturmak için kendi aranızda oturun anlaşın derseniz, umarım bunu başarırlar ama ben bunun kolay olacağı kanaatinde değilim" dedi.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 09:24

İLGİLİ HABERLER