
Tamtam çalıp savaş çığırtkanlığı yapmıyoruz!..
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''İki uç var, birincisi bir savaş çığırtkanlığıdır. Tamtam çalmaktır, çağlık atmaktır. Biz bu tarafta değiliz. Biz savaş çığırtkanlığı yapmanın veya üst perdeden konuşarak kitleleri tahrik etmenin doğru olmadığına inanıyoruz. Gereken her şey hukuk çerçevesinde mutlaka yapılacaktır. Ama kimseye savaş ilan etmek, kimseyle de savaşmak niyetinde değiliz. Böyle bir iddiamız da yok'' dedi.
Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın iki kanun tasarısı hakkında sunum yaptığını bildirdi. Arınç, Bu tasarılardan ilkinin posta hizmetlerinin serbestleştirilmesini içeren, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi'nin kuruluşuna ilişkin usul ve esasların düzenlenmesiyle ilgili Posta Hizmetleri Kanun Tasarısı, diğerinin de Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesiyle İlgili Kanun Tasarısı olduğunu açıkladı.
Arınç, ikinci tasarısı ile Devlet Demir Yolları'nın (DDY) yük ve yolcu taşıma hizmetleri ile altyapı hizmetlerini yürütmek üzere iki ayrı şirket olarak yeniden yapılandırıldığını söyledi. Tasarı ile yük ve yolcu taşımak üzere kurulacak özel sektör şirketlerinin DDY'nin altyapısından yararlanmasına imkan sağlanacağını anlatan Arınç, ''isminden de anlaşılacağı üzere bir özelleştirme ile karşı karşıya değiliz. Bu, demiryolu hizmetlerinin serbestleştirilmesi hakkında kanun tasarısıdır'' diye konuştu.
-''Kurtarma uçağına da saldırı''-
Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Arınç, düşen uçağı kurtarmak üzere bölgeye giden bir diğer uçağın da saldırıya uğradığı yönünde haberlerin olduğunun hatırlatılması üzerine, ''İlk kurtarma çalışmaları sırasında İncirlik ve Malatya gibi en yakın üslerden dört helikopter, iki gemi ve bir de helikopter taşıyan bir gemimiz olay mahalline koşmuşlardır. Arkasından da bir CASA uçağı ve başka yardım ekipleri de yola çıkmıştır. Maalesef CASA uçağımıza yerden atış yapılmıştır. Olayın duyulması üzerine Dışişleri Bakanlığımız ve Genelkurmay Başkanlığımız Suriye yetkililerini aramış ve bu arayış üzerine de bu taciz derhal kesilmiştir. Kısa süreli CASA uçağını taciz eden böyle bir olaydan bahsedebiliriz'' ifadesini kullandı.
-''Suriye'ye verilen elektrik''-
Hükümet Sözcüsü Arınç, son olaydan sonra Suriye'ye verilen elektrik konusunda bir gelişme olup olmayacağına ilişkin soruya, ''Özel sektörün Suriye'ye elektrik satığını hepimiz biliyoruz. Biz de insanı amaçlarla başka yaptırımlar uyguladığımız halde halkın günlük yaşamdan etkilenmemesi için Suriye'ye elektrik verilmesini bugüne kadar uygun görmüştük. Şu an itibariyle de devam ediyor. Yalnız bu konu hükümetimizin gündemindedir. Zannediyorum bir iki gün içinde bunun devam edip etmeyeceği konusunda bir açıklama olacaktır. Aksi de olabilir'' yanıtını verdi.
-''Suriye'ye sınırötesi operasyon tezkeresi kararı yok''-
Bülent Arınç, son olayın ardından TSK personelinin izinlerinin kaldırıldığı ve Kıbrıs'taki İngiliz üslerinin bu konuda teyakkuza geçtiği yönündeki haberlerin sorulması üzerine, bu konuların Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme gelmediğini ifade etti.
Arınç, ''Askeri seçenekler masadayken sınırötesi operasyona imkan sağlayan tezkerenin TBMM'ye sevk edileceği iddiaları var. Böyle bir çalışma gündeminizde var mı'' sorusuna, ''Hayır böyle bir kararımız da yok, buna ihtiyacımız da yok. İhtiyacımız olduğu anda da TBMM'ye herhangi bir yetki için müracaat edebiliriz. Ancak yanlış anlamayın Lübnan'daki güçlerimizin görev süresi sanıyorum eylül ayında bitiyor. TBMM tatile girmeden bu görev süresinin 1 yıllığına daha uzatılması için tezkere gönderildi. Onunla karıştırmış olabilirsiniz. Onun görüşülme günü, bildiğim kadarıyla bu cuma günüdür. Meclisimiz karar verirse onun süresini 1 yıllığına daha uzatacağız'' yanıtını verdi.
-''Kimseye savaş ilan etmek, kimseyle de savaşmak niyetinde değiliz''-
Arınç, uçağın vurulma görüntülerinin kamuoyuyla paylaşılmasının gündemde olup olmadığı sorusu üzerine, ''Bu izahlar hükümet tarafından yapılıyor. TSK, Hava Kuvvetlerimiz tarafından yapılıyor. Bunu herkese izah etmek, herkese ispatlamak durumunda değiliz. Biz söylüyorsak bunun doğru olduğu kabul edilir, bir. İkincisi, teknik olarak herkesin bu haritaları anlaması, bu güzergahları takip etmesi, bu teknik tabirleri mümkün olmayabilir. Bugün 2 saate yaklaştı bu konu hakkındaki çalışmamız. Her ayrıntı üzerinde duruldu. Yani bunu televizyondan bir film gibi aktarmanın kamuoyuna ne kadar faydası olacağını doğrusu takdir edersiniz... Böyle bir düşüncemiz yok'' yanıtını verdi.
Başbakan Erdoğan'ın TBMM'deki parti liderleriyle görüştüğünü hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:
''Özellikle Sayın Bahçeli'nin bu konu üzerindeki olumlu düşünce ve hassasiyetine teşekkür etmek gerekir. Bugün bizim iki saate yakın görüştüğümüz konu Sayın Kılıçdaroğlu'na da Sayın Demirtaş ve arkadaşlarına da açıkça söylenmiştir. Onların dışarıda yaptığı açıklamaları da kamuoyu gerektiği kadar takdir edecektir.
Bir hususa dikkat çekmek isterim; iki uç var, birincisi bir savaş çığırtkanlığıdır. Tamtam çalmaktır, çağlık atmaktır. Biz bu tarafta değiliz. Biz savaş çığırtkanlığı yapmanın veya üst perdeden konuşarak kitleleri tahrik etmenin doğru olmadığına inanıyoruz. Gereken her şey hukuk çerçevesinde mutlaka yapılacaktır. Ama kimseye savaş ilan etmek, kimseyle de savaşmak niyetinde değiliz. Böyle bir iddiamız da yok. Türkiye'de bazı kişiler. bazı gruplar keyifleri, canları istediği için böyle bir çığırtkanlık yapabilirler. Biz ciddi bir hükümetiz. Büyük bir devletin hükümetiyiz. Milletimizin beklentilerine, düşüncelerine tercüman olmak zorundayız.
Tam bunun aksi, bence bundan daha kötü yaklaşım var, o da neredeyse Türk uçağını haksız çıkarma gayreti içerisinde bulunanlar... Maalesef içlerinde bazı siyasetçiler de olmak üzere, bazı yazarlar, çizerler 'uçağımızın orada ne işi vardı' diye sorabilmekte. Hatta uçağımızı, pilotlarımızı suçlayabilmektedir. Bu nasıl bir düşüncedir, nasıl bir histir, lütfen milletimiz bunu da takdir etsin. Biz iki tarafta da değiliz. Yani hamasetle yola çıkmıyoruz. Ortada bir olay var. Bu olay ispatlanmıştır. Türkiye mağdur, Suriye mütecavizdir. Bunun karşılığında ne yapılabileceğini çok iyi biliyoruz. Ama bunu aşama aşama, kademe kademe yapmak mecburiyetindeyiz. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kendi uçağını, kendi hükümetini takip ettiği politikalar sebebiyle, ortada iki pilotumuzun ve düşürülen bir uçağımızın olduğunu da görmeden suçlamaya kalkması doğrusu çok vicdani bir olay değil. Bu da üzüntü vericidir. Ama sükunetle yola devam ediyoruz. Sağduyuyla hareket edeceğiz ve uluslararası hukukun meşruiyeti dışarısına hiçbir zaman çıkmayacağız.