haftasonu: Bir güzellik yarışmasına ilk kez mi katıldın? M.E.: İlk kez katıldım. Genç kızların güzellik yarışmalarına, derece hiç önemli değil, mutlaka katılmaları gerekir diye düşünüyorum. Hiçbir şey olmasa bile anıları yeter. Bu yarışmada finalistler arasına giremedim ama kendimden asla umutsuz değilim. Bu nedenle bu tür sonuçları normal ve doğal karşılıyorum.   haftasonu: Evet... Gvrdüğümüz kadarıyla hayata son derece olumlu yönden bakıyorsun... Düşüncelerin ise pozitif ve hoşgörü üzerine kurulu... Ne güzel... Peki, iyiden iyiye hissetmeye başladığımız bu ilkbahar mevsimi sende ne gibi duygular uyandırıyor?   M.E.: Doğanın canlanmasıyla birlikte meydana gelen değişiklikler bana da herkes gibi tabii ki olumlu olarak yansıyor. Çünkü bahar, yazın habercisidir ve ben güneşli, sıcak günlerde kendimi çok mutlu hissediyorum.   haftasonu: Bahar, insanın kanını ateşleyip, duygularını da canlandırıyor... Bir anlamda aşka davet ediyor... Senin kalbin boş mu?   M.E.: Evet... Bahar insanın kanını ne kadar ateşlese de benim kalbim hala boş...   haftasonu: Çok mu seçicisin?   M.E.: Temkinli demek doğrusu. Çünkü aşk, tatlı bir şey değil. Ve ben aşk acısı çekmek istemiyorum. Üstelik aşk için yaşım küçük sanırım.   haftasonu: Aşk sence nedir peki, bir tanımlamasını yapabilir misin?   M.E.: Aşk bence iki insanın birbirini gördüğünde ortaya çıkan farklı duyguların o kişileri bir anda esir almasıdır... Aşk, hayatı farklı kılan, insanı başka bir 'ben' yapan değişik bir duygudur.   haftasonu: Aşkta sınır olmalı mı, yoksa işin içine duygular girince sınır olmamalı mı?   M.E.: Aşk herkesin bildiği gibi insanın gözünü kör eder... Bir tutuldun mu etarfındaki her şeyi başka bir açıdan görürsün, gözünden kaçan bir çok nokta olabilir, insan kendini mutluluğun kollarına bırakır... Bence yine de 'aşk'ta sınır olmalıdır...   haftasonu: Günümüzdeki yaşanan aşkları nasıl değerlendiriyorsun?   M.E.: Günümüzde yaşanan aşkların çoğu bana gerçek gelmiyor... Bu yüzden de kalbim boş diyebilirim. Çünkü insanlar sana sen olduğun için gelmiyor çoğu zaman...   haftasonu: Seni hiç 'Esmeralda'ya benzeten oldu mu?   M.E.: Evet, öyle bir havam olduğunu söyleyenler oldu. Şu 'Notre Dame'ın Kamburu' adlı romanda yer alan Çingene kızı Esmeralda doğrusu çok hoş bir kız. Onun filmi çekilmiş ve Gine Lollobrigide oynamıştı Esmeralda rolünü. Bir gün o rolü ben de oynamak isterim doğrusu.   haftasonu: Son iki yıldır Neşe Erberk Model Ajansı'nda mankenlik yapıyorsın... Bir yandan da Açık Öğretim Üniversitesi'nde halkla ilişkiler eğitimi alıyorsun. Melike'nın hedefleri nedir?   M.E.: Yaptığım işte kendimi en yüksek noktada görmek. Türkiye'de bunu gerçekleştirdikten sonra yurtdışına açılmak isterim.   haftasonu: Mankenlik fikri nasıl oluştu?   M.E.: Çevremin yönlendirmesi ve desteğiyle Neşe Erberk Ajans'a başvurmamla birlikte mankenlik hayatım başlamış oldu. Geçirdiğil iki yıl süresince birçok işte yer aldım ve gelişmiş oldum. Ama yolun daha başında olduğumu da biliyorum.   haftasonu: Podyumlarda yürüyen senden çok daha tecrübeli olan ablalarınla ilgili neler düşünüyorsun?   M.E.: Podyumda benden çok daha tecrübeli ablalarımla ilgili düşüncelerim şöyle...Bazıları daha fazla iş yapmak uğruna gündeme gelmek için her yolu deniyorlar ve ben bunu doğru bulmuyorum. Aralarında takdir edip, beğendiklerim, örnek aldıklarım var...   haftasonu: Podyumda yüyürken neler hissediyorsun?   M.E.: Podyum başka bir dünya, herkesin bakışı, gözü sizde. İstemeseniz de kendinizi farklı hissediyorsunuz. Bana bakmaları çok hoşuma gidiyor. Birisinin yaptığı işi, emeği herkese gösterme, taşıma görevi size veriliyor, bu yüzden bambaşka bir duygu...   haftasonu: Mankenliğin dışında 'Çekirdek Aile' adlı diziyle oyunculuğa da adım attın... Kamera önündeki dünyayı nasıl buldun, hoşuna gitti mi?   M.E.: Çekirdek Aile benim ilk dizi denememdi ama çok şey öğretti bana. Kamera önünde olmaya zaten alışıktım fakat o kadar oyuncu ile birlikte aynı seti paylaşmak çok güzeldi. Yeteneğim varsa bunu daha da geliştirebilirsem tabii ki devam etmeyi düşünüyorul. Bu bir adımdı ve gerisi de gelecek...   haftasonu: Oynayacağın bir dizi ya da filmde, senaryo gereği dişiliğini ön plana çıkarman istense, dahası sevişme sahneleri de olsa, kabul eder misin?   M.E.: Rolün gerektirdiği her şey sanat için yapılmalıdır ancak bizim ülkemizde bazı şeyler hala yerine oturmadığı için böyle bir teklif gelse kabul etmeyi düşünmem... Çünkü film ya da dizinin bütünüyle değil, sadece bu tip sahneleri ön plana çıkarıp ilgilenirler gibime geliyor. Ama bir lolite rolü olabilir. Seksi, masum ve etkileyici... Ben de öyle değil miyim!   haftasonu: Sana kur yapan, peşinde koşan erkeklere karşı tavrın ne olur?   M.E.. Belirttiğim gibi insanlar eğer fiziğimin peşindeyse asla bana yaklaşmaları mümkün değil. Bedenimin peşinde olanların kalbime ulaşıp kazanmaları mümkün değil. Çoğunlukla böyle olduğu için de doğru insana bulmak zor oluyor!