Yaşam
  • 7.7.2004 13:15

''TEKTANRILI DİNLERİN KAN KOKUSU''

Bugün sütunumu, çağımızın önde gelen Fransız düşünürlerinden Michel Onfray'e bırakıyorum. Felsefe yazınca 'sıkıntı' okuyanlar için hemen söyleyeyim: Michel Onfray henüz 46 yaşında, yemek içmekten düşünmek ve yazmak kadar zevk alan bir hedonist, athe, anarşist ve.. yakışıklıdır. Aşağıdaki makale, bir dizi yazısını topladığı 'Yırtıcı Felsefe' (La Philosophie Feroce, Galilee 2004) kitabından alınmıştır. ''Fransa'nın artık Katolik olmadığını öne süren kimileri, benim saldırgan 'antekrist' (Hıristiyan karşıtı) tavrımı, gereksiz ve belirsiz bir etkinlik örneği olarak 'ambulansa ateş etmek' gibi yorumluyor. Oysa tersini düşünüyorum: Yok olduğu farz edilen bu din, toplumsal alanın her köşesinde vücudumuza ve ruhumuza işlemiş biçimiyle sinsice yaygınlaşıyor, değerleri şaşılası biçimde İncil'in gösterdikleriyle örtüşen bir laiklik sayesinde düşüncelere, tutumlara ve tepkilere yansıyor. Buna karşın, eğer Hıristiyan karşıtı militanlığımda bir hata varsa, bu hatanın Avrupa merkezci, yani aşırı Fransız tavrımdan ileri gelen bir eksiklik olduğunu itiraf ederim. Aslında hedefi genişletmek, yalnız Hıristiyanlığı değil, tektanrılı dinlerin hepsini bir arada düşünmem ve eleştirmem gerek. Çünkü Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet, yeryüzünde milyonlarca insanın yaşamını aynı gerekçelerle mahvediyor; savaşlar, çatışmalar yaratıyor, insanları kendilerinden, başkalarından ve dünyadan nefrete koşulluyor, benzerini sev derken birbirlerini boğazlatıyor. Tektanrılı dinler, aynı imana secde eder. Yeryüzündeki yaşam hayaldir; asıl dünya öteki dünya olup, çocuk masallarındaki yaratıklara parmak ısırtacak garabetle doludur: Her şeyi gören bir tanrı, denizleri yaran bir sakallı, doğurgan bir bakire, dirilen bir ölü, şarküteriden nefret eden göze görünmez bir peygamber. Bu inanç bütününde, insan vücudu bir ceza kılıfı, kadın felaket, doğurganlık ise bizi cezalandırmaya yarayan olumsuzluğun devamı için gereklidir. Yani açlık, yoksulluk, çocuk ölümleri gibi eza cefa; ayrıntılarını ve gerekçelerini bilmediğimiz bir plan ve program dahilindedir, vb. Bu çocuksu saçmalıkları öğrenip öğretmeye daha ne kadar devam edeceğiz? Ne zaman kendimize, 'İnsanlığı ayakta uyutan bu masallar yüzyıllar önce, düşüncenin sihirle bir tutulduğu zamanlar geçerliydi, ama bugün insanı insanlığından utandırıyor!' diyebileceğiz? Kim ayaklanacak ve dinleri silip atmaya davet edecek insanlığı, kim çağıracak mantık, tümdengelim, zekâya dayalı entelektüel etkinliği artık göreve? Ne zaman yeniden sahneleyebileceğiz Fransız Devrimi'ni, kilise ve devlet ayrılığını, 68 Mayıs'ını; insanlara kaderlerini din adamlarının ellerinden kurtarıp yeniden sahiplenmeleri için verilen bir onca fırsatı? Tektanrılı dinler, kendileriyle aynı Tanrı'ya kurban olmayan ve etmeyen bireylere eşit kin güderler. Tahammülsüz, kıskanç, benmerkezci, bencil, kibirli ve baskıcı olup, 'öteki'ne karşı yasalaşırlar. Savaşçılarla, askerlerle, militanlarla, -ilkel kabilelerin büyücü saygısından, tetwork'te gezinen teröristlere ve nice ülkenin düzenli ordularına- ezelden beri sıkı işbirliği, bu yasalaşma gereğidir... İbrahim'in kurbanlığından, haça germek, gerilmek merakı ve İslamcı fetvalara, Haçlı seferlerinden şehitlik payelerine, tektanrılı dinler kan ve ölümü kutsarlar. Bitsin artık, bir barış ve 'benzerini sev' söylemi ardına gizlenen bu cinayet ve nefret dinleri. Eğer mutlaka ihtiyacı varsa insanın, öldükten sonra yaşayacağı hayaline, hiç olmazsa ölümü yaşarken taşımak, yaşayacakken ölmek ve öldürmek zorunda bırakıldığı anlamda kurmasın bu hayali! Olumsuzluğu artırarak olumluya varılmaz. Yaşam, ölüme direnerek kurulur ve yaşanır. İnsanın kendisini, başkasını ve dünyayı ölüme kaptırmamanın mücadelesidir yaşam, tek Tanrı'nın üç dinde davet ettiği ölüme boyun eğişin değil...'' Mine Kırıkkanat Radikal Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:31

İLGİLİ HABERLER