Medya
  • 25.5.2007 09:27

TMSF BAŞKANI, CİNER'İN 'SÜRPRİZ BELGESİ'NE NE DEDİ?

TMSF tarafından en konulan Sabah Gazetesi ve gruba ait diğer medya organlarının Ciner Grubu’na geri dönme ihtimali ortaya çıktı. Gazeteport.com yönetim kurulu başkanı ve yazarı Yavuz Semerci’nin köşesinde verdiği bilgilere göre, Ciner Grubu, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’nun (TMSF) Merkez Grubu’na el koymaya gerekçe olarak gösterdiği sözleşmenin geçersiz olduğunu kanıtlayan bir belgeyi pazartesi günü İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne sundu. 3 Nisan 2003 tarihinde, Dinç Bilgin adına oğlu Önay Bilgin ve Turgay Ciner adına da Avukat Mehmet Kenan Tekdağ tarafından imzalanan ve ‘Teslim ve İmha Protokolü’ başlığı taşıyan belgeye göre Dinç Bilgin’le Ciner Grubu arasında varsayılan ortaklık ortadan kalkıyor. Dinç Bilgin söz konusu belgenin ‘sahte’ olduğunu iddia ederken, Ciner Grubu ‘olay artık yargıda’ diyerek yorum yapmaktan kaçınıyor.

SÜREÇ NASIL GELİŞTİ?

Sabah Gazetesi’nin kurucusu, batık Etibank’ın sahibi Dinç Bilgin, elindeki iki önemli belgeyle mart ayı sonlarında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na başvurdu. TMSF kısa bir inceleme sonrasında Dinç Bilgin tarafından getirilen belgelerin (inanç sözleşmesi olarak da adlandırılıyor) gerçek olduğu sonucuna vardı. TMSF’ye göre 2002 yılı ortasında imzalanan belgeler, Merkez adıyla kurulan tüm şirketlerde Dinç Bilgin ile Ciner Grubu’nun ‘eşit hisse-eşit yönetim hakkı’ olarak özetlenebilecek bir ortaklık içinde olduğunu ispat etmeye yetiyordu. Böylece TMSF, Merkez Grubu şirketlerine Bankacılık Kanunu (4389 sayılı kanunun 15/7 maddesi) gereği 1 Nisan 2007 tarihinde el koydu.

3 MAHKEMEYE İTİRAZ

Bunun üzerine Ciner Grubu, Bilgin’in elindeki belgenin hukuki olmadığını ileri sürerek önce ticaret mahkemesine, sonra Danıştay’a ve ardından da İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne karşı itirazda bulundu. Yavuz Semerci, gazeteport’daki köşesinde şu ayrıntıya dikkat çekiyor: “Ciner tarafı, Dinç Bilgin’in elindeki belgelerin artık hukuki değeri kalmadığını ileri sürüyordu. Bu nokta konuyu anlamak isteyenlerin dikkat etmesi gereken bir ayrıntı. Ciner TMSF’ye sunulan belgelerin sahte olduğunu ileri sürmedi. Sadece belgelerin hukuki değerinin kalmadığını ileri sürdü.”

BELGE ORTAYA ÇIKTI

İşte bu noktada geçtiğimiz pazartesi günü ortaya yeni bir belge çıktı. Turgay Ciner’in avukatları tarafından İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne sunulan bu belgeye göre Bilgin ve Ciner arasındaki ortaklık 3 Nisan 2003 tarihinde sona ermiş. Semerci, köşesinde bu belgeyle ilgili şu değerlendirmelerde bulunuyor:

“1) Dinç Bilgin ile Turgay Ciner arasında yapılan ve TMSF’nin Sabah’a el koyma gerekçesini oluşturan 12.6.2002 tarihli protokol ile 8.8.2002 tarihli sözleşme, yine Bilgin ile Ciner arasında imzalanan 3.4.2003 tarihli söz konusu teslim ve imha protokolü ile ortadan kaldırılmış.

2) İmha protokolünün altındaki imzaların gerçek olduğu, Adli Tıp Belge İnceleme Uzmanı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. R. Özdemir Kolusayın ile yine aynı bölüm üyeleri Prof. Dr. Gürsel Çetin ve Doç. Dr. Abdi Özaslan tarafından belgelenmiş.

RENKLİ FOTOKOPİ İDDİASI

3) Anlaşılması güç olan nokta şurası: İmha protokolünde, Dinç Bilgin’in elindeki tüm belgeleri Turgay Ciner’e teslim ettiği yazılı. Peki nasıl oluyor da bu belgelerin aslı hâlâ Bilgin ailesinde duruyordu?

4) Öğrendiğime göre, Önay Bilgin, 03.04.2003 tarihinde, Ciner’e belgelerin kendisini değil, gerçeğinden ayırt edilmesi neredeyse imkansız renkli fotokopisini teslim ediyor. Ciner Grubu ise bu minik ayrıntıyı fark edemiyor. Ve bu nedenle Ciner ekibi uzun bir süre TMSF’ye teslim edilen belgenin sahte olduğu düşüncesine kapılıyor.”



Ciner Grubu belgeyi neden bekletti?

CİNER’in elinde bulunan bu sürpriz belge niye daha önce ortaya çıkmadı? Semerci bu sorunun yanıtını köşesinde şöyle veriyor: “TMSF, Bilgin’in elindeki belgeyi şirketlerimize el konmadan birkaç gün önce söyledi. Biz de kendilerine Dinç Bilgin ile şirketlerimiz arasında hiçbir ortaklık bulunmadığını gösteren belgeler sunduk. Ancak, dün mahkemeye sunduğumuz belgeyi vermedik. Yani 2003 yılında ‘Teslim ve İmha Protokolü’ ile söz konusu edilen belgeyi alarak imha etmiştik. Dolayısıyla ortada olmayan bir belgenin, ortadan kaldırıldığına dair belgesini o gün için TMSF’ye sunmak aklımızın ucundan bile geçmedi. Bugün bile söz konusu belgenin gerçek olmadığını düşünüyoruz. Ancak burada önemli olan şu. Olay her yönüyle mahkemeye intikal etti. Bilgin’in belgesine karşı bizim belgemiz mahkeme heyetinin masasında.

HUKUKEN GEÇERSİZ

Biz bu belge ile Dinç Bilgin’in sunduğu belgenin hukuken geçersiz olduğunu ispat ettiğimizi düşünüyoruz. Yargı kararını verecek. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, TMSF’nin kendisini mahkeme yerine koymasıdır. Halbuki TMSF o gün ‘adi yazılı bir belge ile’ şirketlere el koymak yerine konunun mahkemeye gitmesine izin vermeliydi. Zaten şirketlerimizin yüzde 100 hissesi TMSF’ye rehinli. Kimsenin mal kaçırdığı yok. Üstelik, Dinç Bilgin’in (Etibank’tan dolayı “kamuya borçlu” sıfatıyla TMSF’den gizleyerek bize devrettiği tek bir mal yoktur.”

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk Sürpriz belgeyi değerlendirdi:

Lehte belge saklanır mı?

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, Sabah Grubu’nun tekrar Ciner’e geçmesine neden olacağı öne sürülen ve Bilgin tarafından mahkemeye sunulan “sürpriz belgeye” sert tepki gösterdi. Ertürk, “Belgeler aheste aheste çıkıyor” dedi. Ertürk, Dinç Bilgin tarafından, Turgay Ciner ile yapılan gizli protokolün kendilerine verilmesinin ardından, konuyla ilgili olarak geniş kapsamlı bir araştırma yaptıklarını söyledi. Ertürk, “Belgelerin incelenmesinin ardından, gizli protokole imza koyan tarafları çağırdık ve konuştuk. Kendilerine, ‘bakın gruba el koyacağız’ elinizde, başka belge varsa ya da bu belgeyi çürütecek anlaşmalar varsa, bize teslim edin’ dedik. Onlar da bize yok dediler. Şimdi de çıkmış, ‘gizli protokol geçersizdir çünkü yeni belge var’ diyorlar. Lehinize bir belge varsa, niye zamanında, gruba el konulmadan önce çıkarmadınız. Üstelik, belge dava dilekçesiyle birlikte değil, sonradan sunuluyor. Belgeyi niye zamanında mahkemeye sunmadınız. Burada, kendi lehlerindeki belgeyi de bizden sakladıkları ortaya çıkıyor. Belgelerle ilgili değerlendirmeyi, mahkeme yapacaktır” dedi.

“GAZETECİ DEĞİLİZ”

Öte yandan TMSF Başkanı Ahmet Ertürk dün, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine Fon’un son üç yıllık faaliyetleri ile ilgili bilgi verdi. Basına kapalı olarak gerçekleşen toplantıda, milletvekillerinin TMSF Başkanı Ertürk’e, ağırlıklı olarak, Sabah Grubu’na yönelik operasyonu sorduğu öğrenildi. Milletvekillerinin Sabah Grubu’nun yayın politikasına müdahale edildiğine ilişkin eleştirilerini yanıtlayan Ertürk’ün, “Biz Sabah Grubu’nın yayın politikasına bugüne kadar karışmadık. Karışacak kadar ne zamanımız var ne de bilgimiz var. Biz de medya gruplarına el konulmasından rahatsızız. Ancak ortaya gizli belgeler çıkınca bunları görmezden gelemezdik. Gazetecilik bizim işimiz değil, hukuki sürecin ardından satışa çıkaracağız” dedi. Ertürk, Fatih Altaylı’nın yazılarının sansür edildiği için Sabah Grubu’ndan istifa etmek zorunda kaldığına ilişkin iddiaların da doğru olmadığını bildirdi. Ertürk, Fatih Altaylı’nın istifasının ardından yaptığı açıklamalara niye cevap vermediniz sorusuna ise, “Bizim muhatabımız, Altaylı değildir. Grubun hakim hissedarlarıdır” yanıtını verdi.

‘Ciner Grubu’nun belgesi gerçekleri yansıtmıyor’

DÜN akşam saatlerinde konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan işadamı Dinç Bilgin, “Turgay Ciner veya avukatları tarafından İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne verilen belge ve belgeyi düzenleyenlerle söz konusu sahte belgeyi yayınlayan medya kuruluşları hakkında gereken suç duyurusunda bulunduklarını” bildirdi.

Bilgin, Ciner tarafından mahkemeye verilen belgeyle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. ‘Sözü edilen belgenin gerçeği yansıtmadığını’ savunan Bilgin, ne kendisinin ne de Önay Bilgin’in böyle bir belgeyi imzalamadıklarını bildirdi. Bilgin açıklamasında şunları kaydetti: “Turgay Ciner veya avukatları tarafından İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne verilen belge ve belgeyi düzenleyenlerle ilgili olarak sahte belge düzenlemek, söz konusu sahte belgeyi mahkemeyi aleyhime olumsuz etkilemek amaçlı yayınlayan medya kuruluşları için de yargıyı etkilemeye çalıştıkları gerekçesiyle gereken suç duyurusunda bulunuyoruz.”

2 AY BEKLEDİ

Bilgin “Tebessümüm ise Mart ayı ortalarında ortaya koyduğum belgeyi çürüttüğü öne sürülen sahte belgenin iki ayda hazırlanabilmiş olmasıdır. Ancak bu süreç zarfında mahkemeleri çeşitli yollardan etkilemek amacıyla yapılan her adımı titizlikle takip ediyorum” dedi.

(AKŞAM)

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 18:53

İLGİLİ HABERLER