Ekonomi
  • 27.11.2004 14:40

TMSF BAŞKANI ERTÜRK: "BAZI KRİMİNAL İTTİFAKLARIN DİRENCİ İLE KARŞI KARŞIYA KALIYORUZ"

DEVLET ARIK ANKARA - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, Türkiye'deki bankacılık suçları ile ancak özel nitelikli hukuki rejiminin başa çıkabileceğini söyledi. Ertürk, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen 'Bankacılık Sorunları Sempozyumu'na katılarak bir konuşma yaptı. Ertürk, TMSF'nin uğraştığı batık bankalar sorununun temelinde sorunlu bankaların tabi tutulduğu özel tasfiye rejiminin yattığını söyledi. Bunun bir eleştiri değil tespit olduğunun altını çizen Ertürk, sorunlu bankaların tasfiyesi yerine fona devredilerek bankacılık yapmalarına devam etmesine imkan veren bir hukuki rejim içinde yöneltilmelerinin çok farklı finansal, hukuki ve idari sorunların ortaya çıkmasına neden olduğunu vurguladı. Gerek bankacılık sektörü, gerek hukuk camiası, gerekse bürokrasi ve siyaset kesimlerinin bu tercihin artı ve eksilerini çok detaylı bir şekilde tartışma ihtiyacı içinde olduğunu belirten Ertürk, sorunlu banka çözümleme stratejisinin kendine özgü bir hukuk rejimine ihtiyaç duymasının son derece olağan bir durum olduğuna dikkat çekti. 'YASAL DÜZENLEME YAPMAKLA HER SORUN ÇÖZÜLMEZ' Türkiye'deki bankacılık suçları ile ancak özel nitelikli hukuki rejiminin başa çıkabileceğini dile getiren Ertürk, "Dünyada eşine rastlanmayan bazı teknik ve finansal mekanizmalarla kayıtlı bilançosunu, gerçek bilançosunun onda biri mertebesine indirerek, kayıt dışı yükümlülüklerini kamunun sırtına yüklerken, bilanço dışı varlıklarını hala akla gelmeyecek dolaylı yollarla elinde tutmaya çalışan bir banka sahibi profilinin bulunduğu bir ülkede, bu bankacılık suçları ile ancak çok özel nitelikli hukuku rejimi baş edebilir. Bankaların çek karnesi ve kredi kartı verirken bile kuvvetli teminatlar isteyeceği bir kişiye banka lisansı verilmesiyle başlayıp sınırsız mevduat sigortasının ahlak bozucu mekanizmasından yararlanmasına göz yummakla devam eden bir siyaset, yönetim ve denetim mantalitesinin yol açtığı banka enkazını ancak özel bir hukuk süreci ile kaldırmak mümkün olabilirdi" diye konuştu. TMSF'nin el koyduğu bazı şirketlere ertesi gün veya aynı gün vergi dairelerinden, kamu kurumlarından, muhtelif hacizler yapılabildiğini belirten Ertürk, 'Takip yapılması gereken aşamaya geldiyse neden yapılmadı? Neden biz beklendik?' sorusunu yönelttiklerini, bu durumun da kamuda iş yapma usullerinin ne kadar marazi olduğunu ve yasal düzenlemeleri yapmakla her sorunun çözümlenemediği gerçeğini ortaya koyduğunu söyledi. 'KRİMİNAL İTTİFAK' UYARISI Ertürk, el koyulan bazı şirketlerden kamu kurumunun alacağı olduğunu, bu şirketlerin eski sahiplerinin yıllarca bu borçları ödemediğini açıkladı. Ertürk, sözkonusu şirketlerin yönetime el koyulduğundan bu yana yaklaşık 7-8 ay süre içinde kamu kurumlarına muhtelif kamusal ödemeler olarak yaklaşık 700 trilyon lira ödeme yaptıklarını bildirdi. TMSF olarak kamu alacağını takip fonksiyonunu bir tarafa bırakıp, kamu borcu ödeme noktasına geldiklerinin altını çizen Ertürk, borçların ödenmemesi halinde bu şirketlerin çalışmalarının hacizlerle, tedbirle bloke edildiğini ve böyle olunca da hiç bir kurumun alacağını tahsil edemez duruma düştüğünü ifade etti. TMSF'nin bu yük ve sorumluluğunun altına girdiğine işaret eden Ertürk, şunları söyledi: "Diğer kamu kurumları da buyurun, siz de hukuki düzenleme yapın, elinizi serbest bırakan bizim serbest çalışmamıza imkan veren bir düzenleme yapın da biz bu şirketleri çalıştıralım, satıncaya kadar bir kısmı satış gelirinden, bir kısmı faaliyet gelirinden bu borçları ödeyelim. Aksi takdirde hiç birimiz alacağını alamaz duruma düşmüş idik. TMSF, bu şartlar içinde kamu alacağını tahsil etmeye çalışırken, bazı yanlış değerlendirme, kasıtlı saptırmalara da maruz kalabiliyor. Fon, hiç bir borçluya farklı muamele yapmamıştır. Her borçluya aynı duyarlılık içinde yaklaşıyoruz. Ancak banka kaynaklarını kullanarak edindiği mal varlığını kaçırmak için her türlü dolaylı yola başvuran bir borçlu ile elindeki bütün malvarlığını rıza ile fona devreden bir borçluya aynı muamele yapılması adaletle bağdaşmıyor". Ertürk, ayrıca borçlunun borcunu ödeme niyetine sahip olması, şartları kabul etmesi ve borç ödeyebilecek yeterlilikte fon oluşturma kapasitesine sahip olanlarla, ilgili yasal çerçeve içinde protokoller yapıldığını kaydetti. Ertürk, "Bu şartların hiç birini yerine getirmeyip, getirmek istemeyip hala kriminal yollara başvuranlar için cebri el koyma yolundan başka bir tercih kalmamaktadır. TMSF bütün bu sorunlarla uğraşırken bazı kriminal ittifakların direnci ile karşı karşıya kalabilmektedir. Böyle durumda kamu alacağının tahsili için çaba gösteren, insanların özverili mücadelesini zaafa uğratmaya yönelik girişimlerin desteklenmesi ya da mazur gösterilmesi, sadece TMSF'ne değil, bu ülkeye yapılacak bir kötülüktür'' dedi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:21

İLGİLİ HABERLER