
TUNCAY ÖZKAN VAKİT GAZETESİ ALEYHİNE İHBAR KAMPANYASI BAŞLATTI
Tuncay Özkan, mitinge katılanların, internet sitesine koyduğu şikayet dilekçesini imzalamalarını ve bulundukları ildeki savcılığa başvurmaları çağrısında bulundu.
Özkan, söz konusu şikayetle ilgili örnek bir dilekçeyi de internet sitesinde yayınladı.
İŞTE TUNCAY ÖZKAN’IN OKURLARINDAN İMZALAMALARINI İSTEDİĞİ DİLEKÇE ÖRNEĞİ
......................... CUMHURİYET SAVCILIĞINA
ŞİKAYETÇİ : İsim – Soyisim
Adresiniz:
ŞİKAYETÇİ OLUNAN : Vakit Gazetesi
Sahibi: Nuri AYKON
Yazı İşleri Müdürü : Ahmet KARAHASANOĞLU
Haber Müdürü: Muharrem COŞKUN
43. Ada No:55 İstoç Bağcılar/İstanbul
Suç KONUSU : Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, hakaret
Suç TARİHİ : 10/02/2008
OLAYLAR :
09.02.2008 tarihinde Ankara Sıhhıye Meydanı’nda yapılan ve başından sonuna kadar hiç bir olay yaşanmadan tamamlanan Laik Cumhuriyet mitingine katıldım. Ancak ertesi gün gazeteleri okurken Anadolu'da Vakit adlı gazetede bu mitingle ilgili haberle karşılaştım.Söz konusu haberde mitinge katılan kişiler İslam düşmanı olarak lanse edilmekte ve İslam düşmanı sözler sarf etmekle itham edilmekte, yaşanmamış bir olay yasanmış gibi gösterilip, bir vatandaşın ağzından mitinge katılanların İslam düşmanlığı yaptıkları vurgulanmaktadır. Yine mitinge katılan kişilere alkolik, ayyaş, bunak ve kokana sözlerle alenen hakaret edilmektedir.
Haber metninden de anlaşılabileceği gibi sarfedilen sözler haber niteliğinde değildir ve eleştiri maksadından da çok uzaktadır. Yine Laik-İslamcı ayrımı yapılarak halk kin ve düşmanlığa tahrik edilmekte,laik devlet düzenini savunan vatandaşlar alenen aşağılanmaktadır. Bu nedenlerle gazete hakkında uygun güvenlik tedbirlerinin uygulanması ve gazete sahibinin, yazı işleri müdürünün, haber müdürünün ve söz konusu haberi kaleme alan kişinin eylemlerine uygun olan Türk Ceza Kanunu’nun 125/3-b,125/4 maddelerinde düzenlenen hakaret suçundan ve yine aynı kanunun 216. maddesinde düzenlenen halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan cezalandırılmaları için kamu davasını açılmasını özel hukuktan doğan tüm haklarım saklı kalmak üzere saygılarımla arz ve talep ederim.
VAKİT YAZARINDAN TUNCAY ÖZKAN'A CEVAP
Tuncay Özkan´dan son numaralar!
Ali Karahasanoğlu / Vakit
Okul törenlerinde, öğrenci temsilcilerinin konuşmalarına benzer hitabeti ile bir türlü amaçladığını yapamadı Tuncayözkan beyefendi.
“çankaya’nın yollarına oturur, yine AKParti’ye Cumhurbaşkanı’nı seçtirmeyiz” dedi.
“Halep ordaysa arşın burada. Göreceğiz bakalım” dedi.
Dediklerinin tam zıttı oldu..
Halk adeta kendisine “Zıt Erenköy” deyip, tüm engellemelere rağmen Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçti.
Ama Tuncay özkan’ın, Cumhurbaşkanı seçtirmemek için 2.5 aylık geciktirme operasyonu, % 40 civarında ancak oy alabilecek AKParti’ye, % 46 oy aldırdı.
Adamlarda kuş kadar akıl yok!
Kardeşim; % 75’inin başörtü yasağına karşı olduğu bir ülkede, siz bir milletvekilinin eşinin başındaki örtü sebebi ile Cumhurbaşkanı seçilmemesi gerektiğini söylerseniz, o partinin oy patlaması yapmaması için ne gerekçe gösterilebilir?
Hatta o partinin, % 70 oy almadığına, oturup kalkıp şükredin siz..
Hiç mi kafanızı çalıştırmıyorsunuz? Bu ülkeyi hiç mi tanımıyorsunuz? Ne kadar yabancısınız, kendi ülkenize/kendi insanınıza!..
Bu ülkede “başörtü karşıtlığı”, halktan onay almaz beyler..
Ne yaparsanız yapınız, ister “cumhuriyet düşmanları” suçlaması yapınız, ister iftiralarla “Başı açıkları dövecekler” deyin, isterseniz “hepimizi kıtır kıtır kesecekler” deyin.. Tutmaz bu iftiraların hiçbirisi..
Daha önceki seçimlerde gördünüz, 22 Temmuz’da bir daha gördünüz. Arkasından referandumda bir daha gördünüz..
Hâlâ başınızı kuma gömmüş, “dediğim dedik, çaldığım düdük” kafasından gidiyorsunuz, çıkmaz sokağınızda..
Şunu kabul edin; Tuncay özkan ve onun kafasındaki “Seçtirmezükçü”lerin sayesinde, AKParti hakkettiği oydan, en az % 6 daha fazla oy aldı.
Bu açıdan AKParti oturup kalkıp, dua ediyordur Tuncayım özkan’a!
Daha başka?
22 Temmuz’da da, “Bittiler bittiler. Değil tek başına iktidar, koalisyon ortaklığı ile bile iktidar olamayacaklar. Hatta barajı bile aşmaları garanti değil” diye AKParti aleyhine propaganda yaptılar. “İktidara geliyor” dedikleri CHP, DSPile birlikte girdiği seçimde, önceki seçimde CHP’nin tek başına aldığı oyu ancak alabildi!
AK Parti’nin patlamasını ise, yukarıda izah ettik zaten!
MHP ile ilgili o günlerdeki tanımlamalarından ise, şimdi kendisi “Ah vah” ederek pişman olduğunu itiraf ediyor!
Bu yaşananları, oturup düşündükçe, kendi kendime soruyorum, “Acaba Tuncay özkan, gizli bir AKParti’li mi?”
Yaşananları başka türlü izah etmek mümkün değil!
Adam ne yaparsa, sonucunda hep AKParti kazanıyor!
Hele hele, AKParti’li bakanlar, çok net, kesin belgelerle ispatlı bazı usûlsüzlük dosyalarını, aylardır sonuçlandıramayınca, benim kuşkum hepten kuvvetleniyor!
“Bu aşk, tek taraflı da değil galiba” diyesim geliyor!
“Olmaz.. olmaz” demeyin.
Bu Türkiye’de neler olur neler!
AKParti’ye bir çırpıda % 6 oy kazandıran Tuncay’ın; şimdi son numarası, internet sitesinden bir şikâyet dilekçesi yayınlayıp, Vakit’e karşı dava bombardımanı başlatmak.
Ben şimdiden ilan edeyim ki, “Tuncayözkan gizli bir AKParti’li olabilir mi?” soruma benzer şekilde, birileri de “Tuncay özkan gizli Vakit destekçisi mi?” şeklinde bir ihtimali aklına gelmesin..
Niye söylüyorum bunları?
Şunun için.. Verilen dilekçe, tam bir tuzak.
Sorumlu olmayan insanların sorumlu gösterilmesinden tutun, hiç alâkası olmayan suç isnatlarına kadar, dilekçe tam bir fecaat!
O dilekçeye imza atıp, savcılığa verecek vatandaşlar, kısa süre sonra kendilerine açılacak “iftira suçlamalı” soruşturmalara muhatap olacaklardır.
öyle ya; siz durup dururken, bir vatandaşa suç isnadında bulunursanız, o kişinin de sizin hakkınızda, “Bana iftira etti” şeklinde şikâyette bulunma hakkı doğar.
Tuncay özkan’ın internet sitesinden yayınladığı şablon dilekçe de, işte bu tuzakla dolu!
Bu dilekçeye imza atıp, daha sonra bizim şikâyetimiz üzerine mahkûm olacak vatandaşların, “Tuncayözkan’ın oyununa geldik” diye yapacakları savunmanın bir faydası olmayacağını şimdiden hatırlatayım..
çok meraklı ise; söyleyin Tuncay’a, kendisi versin o dilekçeyi.. Versin de görelim; el mi yaman, bey mi yaman?