Gündem
  • 8.2.2008 10:50

TÜRBAN BİLDİRİSİ LİBERAL AYDINLARI DA BÖLDÜ...

Karşı bildiriyi imzalamadım çünkü...

3 bİn 500’Ü aşkın akademisyenin üniversitelerde kılık kıyafetin serbest bırakılmasına ilişkin bildiri yayınlaması birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Ancak üniversitelerdeki türban yasağının kalkmasını savunan isimler arasında ’karşı bildiriye’imza atmayan kimi isimler de dikkat çekiyor. Zaman Gazetesi yazarlarından Şahin Alpay da karşı bildiriye imza atmayanlardan. Şahin Alpay dünkü ’Niçin sadece demokrat değilim’ başlıklı yazısında, karşı bildiriye imza atmama gerekçesini şu sözlerle açıklıyordu: “Bildiriyi imzalamadım, çünkü görüşlerim bilinmiyor değil. Yıllardır gerek yazılarımda gerekse katıldığım televizyon programlarında Türkiye’de uygulandığı şekliyle başörtüsü yasağının ne insan haklarıyla ne de laiklikle bağdaşır olduğunu söylüyorum. İkincisi, bildiri metniyle tam bir görüş birliği içinde değilim, çünkü üniversitelerde sınırsız ’kılık-kıyafet serbestisi’ni savunmuyorum.”

Özgürlükler arasında hiyerarşi mi var?

Mehmet Altan: Bildiriyi imzalamayan isimler arasında Star Gazetesi’nin Başyazarı Mehmet Altan da bulunuyordu. Altan karşı bildiriyi niçin imzalamadığını VATAN’a şu sözlerle açıkladı: “Eski bir akademisyen olarak üniversitelerin türban üzerinden tanımlanmasına karşıyım. Türkiye’de üniversiteler ne kadar var ya da ne kadar yok? 1982 Anayasası’yla birlikte üniversiteler bilim üretemeyen, kışla haline getirilmiş, özgürlüğün olmadığı kurumlar haline dönüştürüldü. Türbana karşı tepki gösteren ya da karşı bildiri yayınlayan akademisyenler, 301’in kaldırılması ya da Atilla Yayla’ya düşüncesinden dolayı verilen 15 ay hapis cezaya karşı ne yaptı, nasıl bir tepki gösterdi? Olmayan üniversitelerin sessiz sessiz dururken, temel hak ve özgürlükleri, türban özgürlüğü ile gündeme getirmeye kalkmaları bana uygun gelmedi. Temel hak ve özgürlükler topluca ele alınması gerekirken niçin özgürlükler arasında bir hiyerarşi uygulandı?

Samimiyetin çözemeyeceği sorun yok

Nuray Mert (Radikal Gazetesi): Karşı bildirinin altında imzası olan akademisyenlerden biri de Nuray Mert. Mert bildiriyi imzalamasına rağmen dün Radikal Gazetesi’ndeki yazısında AKP’yi eleştirdi. Nuray Mert, ’Türban ve AKP’nin meşruiyet krizi’ başlıklı bir yazıda şunları söyledi:

“(...)AKP’nin meşruiyet krizini aşması, bir yandan dayatmacı üslubunu sorgulamasıyla, diğer yandan, geçmişiyle, daha samimi bir hesaplaşma ile olabilirdi, bu yola gidilmedi. Tüm AKP seçmenleri değilse de, AKP kadroları büyük ölçüde, Cumhuriyet’e küskün, siyasal sistemle kavgalı bir siyasi gelenekten geliyorlar, daha 10 yıl önce bu zeminde siyaset yapıyorlardı. Bu hafife alınacak şey değil. Samimi bir hesaplaşma bu açıdan çok önemliydi. Keşke, sanki bir askeri darbe partilerini kapatmış da, Hoca’larından kurtulup, başka bir yerde siyasi çıkış çabasıyla bu yola girmeyip, analarından ’muhafazakâr demokrat’ doğmuş gibi yapmak yerine, işin aslını tüm açık kalplilikleriyle anlatmayı deneseydiler. Başörtüsü de dahil olmak üzere, bir sürü sorun daha kolay hallolabilirdi. Ne yazık ki, şu anda o noktadan çok uzaktayız.”

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 13:56

İLGİLİ HABERLER