TÜRK EĞİTİM-SEN'DEN MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI'NA ELEŞTİRİ
UĞUR ALICI
ANKARA- Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, 2002-2003 öğretim yılının bu hafta sona ermesi nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir yıl içinde yaptığı icraatları değerlendirdi.
Özcan, tamamlanan eğitim öğretim yılının ardından duygularının 'sevinçten' çok 'hüzün' yüklü olduğunu belirterek, ''Yıllardır eğitimimizde yaşanan sorunlar bu yıl da sürdü hatta yeni sorunlar eklendi. Öğrenciyi şartlandıran, itaatkar, sorgulamayan, araştırmayan, statükoyu benimseten bir sistemle Başöğretmen Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyet seviyesine nasıl ulaşılacaktır'' sorgulamasını yaptı. 30'ar kişilik sınıfların hedeflendiğini ancak halen sınıf mevcutlarının yüksek sayılarda olduğunu, öğrencilerin araç-gereç ve donanımdan eksik olarak ders gördüklerini belirten Özcan, bu olumsuz geleşmelerden öğrencilerin ve velilerin de umutlarının yok olduğunu ileri sürdü. Özcan, ''Umutsuzluk yaygınlaşıyor'' diye konuştu.
Eğitim çalışanlarının da sistemden rahatsız olduğunu dile getiren Özcan, öğretmenlerin görevi karşılığı aldığı ücretlerle yaşam mücadelesi verdiklerini söyledi. Özcan, ''Siyasi iktidarların çalışanlar arasında ayrımcılık yaparak uyguladığı ücret politikası sonucu, eğitim çalışanı toplumda üstlendiği görevle bağdaşamayacak bir konuma düşürülmüş, öğrencisinden bile utanacak hale getirilmiştir. Bu olumsuzluk öğretmen-öğrenci ilişikisini de etkilemektedir'' dedi.
MEB'DE KADROLAŞMA
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, Milli Eğitim Bakanlığı'nda yaşanan kadrolaşma iddialarına da değinerek, atamalarda 'liyakat'ın eses alınması gerektiğini söyledi. Özcan, ''Tüm eğitim çalışanları, ayrımcılık yapan değil, kendilerini kucaklayacak bakanlığın hasreti içindedir'' dedi. Öğrenci servislerine dikkat çeken Özcan, servis şoförlerinin araçları hızlı ve tehlikeli kullandığını bildirerek, Türkiye'deki her okulun aynı seviyede ve kalitede eğitim vermesi halinde servis araçlarının ortadan kalkacağını söyledi.
10 BİN BAŞARILI FAKİR ÖĞRENCİNİN 'KOLEJLERDE' OKUTULMASI
Milli Eğitim sisteminde yaşanan bu olumsuzlukların temel nedeninin bütçeden kaynakladığını belirten Özcan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in '10 bin başarılı fakir aile çocuğunun özel okullarda okutulması' projesine değinerek eğitime ayrılan payın az gelişmiş pek çok ülkenin bile altında olduğu halde bakanlığın özel öğretim kurumlarından karşılıklı hizmet alımına gittiğini söyledi. Asıl amacın ekonomik krizlerden dolayı zor durumda kalan özel öğretim kurumlarını halkın parasıyla kurtarma operasyonu olduğunu ileri süren Özcan, bu durumun temel insan haklarına ve yürürlükteki Anayasa'ya da aykırı olduğunu kaydetti. Özcan, ''Bakanlık özel okullarda ilk uygulama yılında 10 bin öğrenciyi okutmayı düşünüyor, oysa bugün 6.5 milyona yakın öğrenci ikili öğretim yapan okullarda ve birleştirilmiş sınıflarda ders görüyor. Sayın Bakan'ın özel okul sahiplerine aktarmayı düşündüğü kaynakla ne kadar okul yaptırılabileceğini bilmek istiyoruz'' diyerek projeyi eliştirdi.
''ÖSS SINAVI DEĞİŞMELİDİR''
ÖSS Sınav sistemine de değinen Özcan, ÖSS Sistemini 'Yılların değişmeyen bir sorunu' olarak değerlendirdi. Özcan, üniversite kapısında bekleyen öğrencinin hangi okulda okuyacağının üç saatlik test sınavıyla belirlenerek, adeta öğrencinin 'kaderi'yle oynandığını söyledi. Her öğrencinin sınava hazırlanmak için milyarlarca lira harcandığını anlatan Özcan, sınava giren öğrencilerin sadece yüzde 15'nin üniversiteye girebildiğini belirtti. ÖSS Sınav sisteminin değişmesi gerektiğinin altını çizen Özcan, ''Genç neslin geleceği bir tek sınava bağlanmamadır. Sistem değişmeli, yeni bir model geliştirilmelidir'' dedi. Velileri de uyararak zayıf getiren öğrencileri anlayışla karşılamalarını isteyen Özcan, ''Çünkü öğrencilerimizin karnesi nasıl olursa olsun bu iktidarın karnesi sınıfta kalmıştır'' dedi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:08