Sağlık
  • 11.11.2005 00:53

TÜRK İNSANI KALPTEN GİDİYOR!..

DİE verilerine göre, Türkiye'deki ölümlerin yarısı kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanıyor.



HACETTEPE Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) çalışmalarına göre, Türkiye'deki ölümlerin yaklaşık yarısının kalp ve damar hastalıklarından kaynaklandığını söyledi. Kalp-damar hastalıklarının erişkinlerde en sık ölüm nedeni olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tokgözoğlu, Türkiye'de kanserden yaşamını yitiren her kişiye karşılık 4 kişinin kalp damar hastalıklarından öldüğünü vurgulayarak, şunları söyledi:

İLK NEDEN DAMAR SERTLİĞİ
"Trafik kazalarından ölen her kişiye karşılık, 30 kişi kalp-damar hastalıklarından ölüyor. Ülkemizde nüfusun çoğunluğunun genç olmasına rağmen, kalp-damar hastalıklarından ölüm oranı yaşlı nüfuslu toplumlardaki kadar yüksek. Diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında, koroner kalp hastalığına bağlı ölümlerde, kadınlarda ilk sıralarda erkeklerde ise ilk 5'te yer almamız endişe verici." Prof. Dr. Tokgözoğlu, kalp-damar hastalıklarının en sık görülen türünün aterosklerotik koroner kalp hastalığı olduğunu belirterek, hastalığın ateroskleroza (damar sertliğine) bağlı olarak kalbi besleyen damarların daralması sonucu oluştuğunu vurguladı.

RİSK FAKTÖRLERİ NELER?
Prof. Dr. Tokgözoğlu, aterosklerotik kalp-damar hastalıklarının kesinlikle yaşlanmanın sonucu olmadığını ve hastalığa yol açan risk faktörlerinin belirlendiğini söyledi. Prof. Dr. Tokgözoğlu'nun açıklamasına göre, bu risk faktörlerinin birçoğu, yaşam tarzı ile ilgili ve önlenebilir nitelikte. Genetik eğilim ise henüz değiştirilemiyor. Ailede birinci derece erkek akrabalarda 55, kadın akrabalarda 65 yaşından önce koroner kalp hastalığının bulunması, koroner kalp hastalığının gelişimi için önemli bir risk faktörü.

Ancak en az genetik nedenler kadar çevre koşulları da etkili. En önemli çevresel risk faktörleri sigara, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı ve kolesterolün yüksek veya iyi kolesterol olarak adlandırılan HDL'nin düşük olması. Bunların yanı sıra özellikle bel çevresinde yoğunlaşan şişmanlık, kalp-damar hastalığı riskini artırıyor. Psikososyal stresin de kalp damar hastalıkları için bir risk oluşturabileceği düşünülüyor.

 Risk faktörleri, çocukluktan itibaren yavaş yavaş damar civarında kalınlaşma ve yağ depolanmasına yol açıyor. Kalp ve damar sağlığının korunması için sigara kullanımının caydırıcı politikalarla azaltılması, çocukluktan itibaren sağlıklı diyet uygulanması, daha az hayvansal yağ, et ve tuz, daha fazla sebze-meyve içeren beslenme alışkanlığı kazanılması öneriliyor. Margarinlerde bulunan doymamış yağ asitlerinin zararına dikkat çekilerek, sıvı yağ ve özellikle zeytinyağı tüketilmesi, haftada 2 kez balık yenilmesi gerektiği bildiriliyor.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:41

İLGİLİ HABERLER