
TÜRKAN ŞORAY'DAN MÜTHİŞ İTİRAFLAR...
İsmi büyük, sanatı büyük, ancak kendisi o kadar mütevazı ki şaşırmamak elde değil. Yıllardır tanıyorum, daha önce üç kez röportaj yaptım; Hâlâ, o dev sanatçının, bu alçak gönüllü haline alışamadım. İşim gereği sık sık genç oyuncularla tanışıyor, söyleşi yapıyorum. Henüz daha yolun başında olan, rol aldıkları birkaç diziyle şöhret olduklarını sanan yeni isimleri tanıdıkça, Türkan Şoray'a ve sinema sanatına verdiği emeğe daha çok saygı, daha büyük hayranlık duyuyorum...
Yerli dizilerin çoğunun birkaç yayından sonra harcanması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yerli diziler gündelik hayatımızın bir parçası haline geldi. TV’siz yıllarda halkın tek eğlencesi sinemaydı.
Siz her diziyi izler misiniz?
İzliyorum ama hepsini değil. O kadar büyük emek var ki dizilerde. Yaşadığım için biliyorum. Halk, yaşadıklarımızı bilse, dizilere daha çok önem verecek.
Sinema mı sizi daha çok yoruyor yoksa dizi filmler mi?
Film setlerinde de çok yoruldum. Fakat sinemadaki yorgunluk farklı; ruhen, beynen yoruluyorsunuz. Diziler sizi fiziksel olarak yıpratıyor. 200'ün üstünde film çektim, sağlığımda hiç sorun yoktu. 'İkinci Bahar'dan sonra sağlık sorunları başladı. Oyunculuğun bu tip riskleri var. Hayatınızı da kaybedebilirsiniz, felç de olabilirsiniz.
ATTAN DÜŞTÜM BOYNUM KIRILDI
Sizin başınıza sette böyle vahim bir olay geldi mi?
Türk Sineması'ndaki en büyük kazayı ben geçirdim. Attan düştüm boynum kırıldı. Bu 'Cemo' filminde oldu. Günlerce ameliyata girdim, çıktım; hayatımı kaybediyordum.
O filmde oynadığınız için sonradan pişmanlık duydunuz mu?
Gönlünüzü o işe veriyorsanız, eliniz mahkum. "Evet" dedimse başka çarem yok. Sinema için kar suyuna da atladım. Şile'de, ciyak ciyak. Kendi yönetmenliğimi yaptığım ilk filmdi. Çocuğum düşüyor dereye, ben de çocuğumu kurtarmak için peşinden atlıyorum... Kar suyu içime işlemişti.
Filmin yönetmeni sizsiniz; "Bu sahneyi oynamayacağım" deme hakkınız var, bırakın dublör oynasın!...
Yok, hayır. En mükemmeli olsun istediğim için gözüm kararıyor. Bir filmde de, İstanbul Boğazı'nda bir erkek oyuncuyla birlikte suya atlamamız lazım. Yalıda çalışılıyor. Yemin ederim erkek oyuncu atlamadı. Yerine dublörü atladı. Ama ben atladım. Sonra, 'Baraj' filminde boğuluyordum.
Yalıdan Boğaz'ın karanlık sularına atlarken, attan düşerken size bir şey olsaydı, bir güvenceniz var mıydı?
Ne sigortam, ne emekliliğim hiçbir şeyim yoktu. İsviçre'de hastanede yattım 1.5 ay, hepsini ben ödedim.
YÖNETMENLİĞE AĞIRLIK VERECEĞİM
Bu kadar zor şartlarda çalışırken, hiç vazgeçmeyi, oyunculuğu bırakmayı düşündünüz mü?
Oyunculuk inanılmaz bir aşk. Kameranın önünde kendimi kaybediyorum, başka bir kişilik oluşuyor. O an sanki hipnozlu gibi oluyorum. O anki komut neyse, robot gibi onu yapıyorum. Ama şimdi bırakmaya karar verdim. Bu kadar sene sonra. Artık yönetmenliğe ağırlık vermeyi düşünüyorum. Bir proje var kafamda. Çok değerli bir yazarımız, "evet" derse çok mutlu olacağım; Erendiz Atasu'nun 'Kadınlar da Vardır' adlı eserini sinemaya aktarmak istiyorum.
Konusu nedir?
İki kadının dayanışması... Yaşlıca bir kadın ve genç doktor bir hanımın hikayesi... İlk aklıma gelen isimler Zuhal Olcay ve Başak Köklükaya. Senaryosunu başladım hazırlamaya... Artık ciddi ciddi yönetmenlik yapmayı düşünüyorum. Dizilerde mecburen oynuyorum ama onun da iki nedeni var; birincisi seyirciyle o güzel bağı koparmamak adına, bir de ekonomik nedenlerden dolayı. Alıştığınız bir yaşam standardı var. Mecburen devam ettirmek zorundasınız.
İNSANLARIN ÜZÜNTÜSÜ BENİ MUTSUZ EDİYOR
Halk, starların hep ışıltılar içinde yaşadığınızı zanneder. Türkan Şoray, fakirin halinden anlar mı?
Hayattan ve gerçeklerden kopuk bir insan değilim. Elimde olsa herkese yardım etmek isterim. Her sabah 12 tane gazete alıyorum. Ülkemizde yaşananlar ve insanların mutsuzluklarına karşı ne yapabilirim? Çocuklar mutlu yaşasın. Yaşlılar sağlık sorunlarıyla uğraşmasın. İnsanların yaşadığı olumsuzluklar beni çok mutsuz ediyor. Ama kişisel çabalar yeterli değil.
HÜZÜNLÜ BAKIŞLARIN NEDENİ
Çok merak ediyorum; neden Türkan Sultan'ın gözleri hep hüzünlü bakar?
Bilmem ki... Az önce kullandığım damladan dolayı olabilir mi? (Gülüyor) Bilemiyorum, oynadığım rollerin etkisiyle mi öyle oluyor?
Kim bilir şimdiye kadar kaç erkeğin gönlünü haberiniz olmadan çaldınız, kaç erkek aşk acısı yaşadı sizin yüzünden...
Ayy, kimmiş onlar, bir bilsem. Çok isterdim bilmek. Bazen öğreniyorum, "Aaaa öylemiymiş? Hoşuma da gidiyor.
BİR BABAYİĞİT DUVARI KIRAMADI
Türkan Şoray'a her erkeğin aşık olduğu dönemde, onun kalbinin boş geçtiği günler, haftalar, aylar oldu değil mi?
Hayatımda olmuştur tabii böyle dönemler. Sabahları ormanda yürüyüşler yapıyorum, geçen gün hayatımı sorguladım. Mesela oynadığım aşk sahneleri aklıma geliyor da, ben aşkı filmlerde yaşamışım. Eve geldiğiniz zaman, 'hayatımda şöyle güzel bir aşk yaşamadım' dediğiniz çok oluyor. O bitmez, ölümsüz aşklar, kara sevdaları meğer filmlerde oluyormuş. Hayatımda öyle bir aşk yaşamamışım. Düşünürken geçen gün, onun hüznü sardı beni...
Siz de isterdiniz böyle büyük bir aşk yaşamayı değil mi?
Sadece filmlerde ve romanlarda oluyor öylesine büyük aşklar demek ki! İstisnalar kaideyi bozmaz ama şimdi çağımızda bu yok. Aşklar bitiyor, öğütülüyor, aşkın kıymeti bilinmiyor. Eskiden aşklarda bir masumiyet gerçekçilik, saygı vardı.
Acaba sizi aşktan korkutan bir şey mi var?
Yok, hayır, zor zaten. Karşındaki insanın da bana yaklaşması zor. Farkında olmadan etrafa ördüğüm bir duvar var. Onu kırıp geçecek babayiğit yıllarca öteki tarafta kaldı. Kıramadılar o duvarı.
ENTELLEKTÜEL EKSİM BİZLERİ KÜÇÜK GÖRÜYOR
Eski filmlerinizi seyrederken ne hissediyorsunuz?
'Tatlı Meleğim' adlı filmimi geçenlerde yerlere yatıp, gülerek izledim. Başta çirkin bir kızı oynuyorum ondan sonra güzelleşiyor. Şimdiki kuşak, eski filmlerimizi televizyonda seyretme imkanı buluyor. Bu çok güzel. Televizyonda en çok filmi oynayan sanatçı olarak Kemal Sunal birinci; ikinci ise benim. Entelektüel kesimin, "Ayyy Türk filmi mi, leblebi çekirdek işi!" gibi bir takım yorumları oluyor. O filmleri böyle küçümsemek ne büyük haksızlık. 20 sene önce çekilen filmlere bakıyorum, sıcaklık var, samimiyet var. Sinema zaten yaşadığı dönemin aynasıdır...
Kendinizi izlerken etkileniyorsunuz demek ki!
Şimdi 'Tatlı Meleğim'i kendim olarak seyretmiyorum. İki kere oldu bu bana. Kendime 'Hayret ben bunları nasıl yapmışım? Türkan bravo" dedim. Bir de geçen sene kötü bir günümdü herhalde, benim filmim başladı; 'Dert Bende'. İnanılmaz bir dram. İki saat boyunca "Hüüüüüüü" diye ağladım. Ama o kıza ağlıyorum.
Türkan Şoray'ı izlerken ağladınız yani?
Evet, yani o başka birisi... Ben Türkan, o Türkan Şoray... Bazı filmlerde kendimi hiç beğenmeyerek izliyorum, "Aman ben ne yapmışım" diye yastıkla suratımı kapatarak izliyorum.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 14:14