
TÜRKİYE ABD'DEN NİÇİN SOĞUYOR?
Şahin Alpay bugün Zaman Gazetesi'ndeki yazısında "Türkiye'nin Transatlantik ittifakı içinde ABD'ye en uzak duran toplum haline gelmesini" sorguluyor. İşte Şahin Alpay'ın yazısı:
Türkiye ABD'den niçin soğuyor?
11 Eylül'ün üçüncü yıldönümünde ABD Büyükelçisi Eric Edelman'ın “Bu komplo teorileri Amerikan halkına hakarettir” başlıklı bir yazısı Hürriyet gazetesinde yayımlandı.
Edelman, bazı Türk basın organlarında son terör saldırılarının “arkasında ABD'nin olduğunu ve bundan çıkar sağladığı”na dair imalar üzerine şunları söylüyordu: “Bu saçma iddialar Amerikan niyetlerini bilinçli olarak çarpıtmakta ve ABD'nin gücünü abartmaktadır... Türkiye'de veya ABD'de, ABD politikalarının basın tarafından eleştirilmesi, özgür ve demokratik bir topluma özgü açık tartışmanın sağlıklı tarafıdır. Bu tür tartışmaları memnunlukla karşılarız. Ama temelsiz varsayımlar ve açıkça yanlış yönlendirici olan imalar özgür basın açısından yakışıksız bir durumdur ve demokrasinin gerektirdiği şeffaflık aleyhine çalışır.”
Büyükelçinin kimi Türk basın organlarındaki yayınlarla ilgili olarak söylediklerine tümüyle hak veriyorum. Gerçekten ABD yönetiminin 11 Eylül saldırılarından başlayarak neredeyse bütün terör saldırılarının arkasında olduğu, bunlardan yararlandığına dair ima ve iddiaların akıl ve mantıkla bağdaşır bir yanı olmadığına, bunların Amerikan aleyhtarlığını körükleme amacını taşıyan uydurmalar olduğuna, gazetecilik ilkeleri ve ahlakıyla da kesinlikle bağdaşmadığına en küçük bir kuşku yok.
Evet, Bush yönetimi Amerikan halkının başına gelmiş bir felaket. Bu yönetimin izlediği, ne müttefik ne hukuk dinleyen militarist politikalar terörün giderek yaygınlaşmasına ve azmasına yol açtığı gibi, Amerikan demokrasisine de zarar veriyor. Ama bütün bunlar ABD'nin demokrasinin en güçlü kalelerinden biri olduğu, bütün dünyanın Amerikan demokrasisinin kendini korumasında ve güçlenmesinde çıkarı olduğu gerçeklerini kesinlikle ortadan kaldırmıyor. ABD yönetiminin 11 Eylül saldırılarının önlenmesi için gerekli önlemleri alamamış olmasından tutun Bush yönetiminin Irak'a saldırmak için (kitle imha silahları ve Saddam-El Kaide ilişkisi gibi) tamamen uydurma gerekçeler kullandığına kadar uzanan gerçekler Amerikan demokrasisi sayesinde günışığına çıktı.
ABD Büyükelçisi kimi Türk basın organlarıyla ilgili olarak söylediklerinde tümüyle haklıdır da, umarım temsil ettiği ülkenin Türkiye'deki (ve dünyadaki) itibarının yerle bir olmasının sorumlusunun Türkiye'deki (ve başka ülkelerdeki) müfrit Amerikan aleyhtarı yayınlar olmadığının da farkındadır. Gerçek şu ki, ABD'nin Türkiye'deki itibarının dibe vurduğu bir dönemi yaşıyoruz. Merkezi ABD'de bulunan Alman Marshall Fonu'nun Transatlantik ilişkileri konulu araştırmasının bu yılki sonuçlarından en çarpıcı olanları, araştırmaya ilk kez dahil edilen Türkiye ile ilgili olanlar. Araştırmanın bulgularına göre, Transatlantik ittifakına dahil uluslar arasında ABD hakkında en olumsuz görüşe sahip olan Türkler: AB ülkelerinde Bush yönetiminin politikalarını olumsuz bulanların oranı yüzde 40 dolayındayken, bu oran Türkiye'de yüzde 67'ye kadar yükseliyor. Türklerin büyük çoğunluğu Usame Bin Ladin'den nefret ettikleri halde, ne yazık ki yaklaşık üçte biri Irak'ta Amerikalılara ve öteki Batılılara yönelik intihar saldırılarını haklı buluyor... Oysa çok değil birkaç yıl öncesine kadar ABD, Türkler arasında en çok saygı gören ülkelerden biriydi. ABD'ye duyulan sempati Başkan Clinton'un 1999'da yaptığı Türkiye ziyareti sırasında zirveye tırmanmıştı. Türk kamuoyunun ezici çoğunluğu 11 Eylül saldırıları karşısında Amerikan halkının acısını içtenlikle paylaştı; El Kaide ile Taliban arasındaki tartışılmaz yakınlık nedeniyle ABD'nin Afganistan'a askerî müdahalesine de destek verdi.
Eğer bugün Türkiye Transatlantik ittifakı içinde ABD'ye en uzak duran toplum haline gelmişse, bunun sorumlusu Türk basınındaki Amerikan düşmanları değil, aşırı sağcı bir kliğin eline geçmiş olan ABD yönetiminin Irak'ta döktüğü ve Filistin'de dökülmesine göz yumduğu kandır.