Başbağlar katliamında oğlunu kaybeden Ahmet Beşkardeş, Öcalan'a Kırmanç (Kürtçe) ile "ez kırmanç im" diye başlayıp "sen Kürt değilsin, Ermenisin!.. Eğer Kürt isen, ben şimdi seninle Kürtçe konuşuyorum, bana Kürtçe cevap ver!" dedi.Ve tabii hiçbir cevap alamadı!
Bir forumda rastladığım bilgiler bu günlerde bunların yeniden millete anlatılması gerektiğini düşündürdü bana:
“ASALA'nın yerini alan PKKbaşlangıçta KGB-Ermeni ortak yapımıydı. Öcalan'ın Doğu Perinçek hakkında İmralı'da söylediklerini okuyanlar, Öcalan'ın Perinçek'i milletvekili yapmayı düşünmesine çok şaşırmıştı. Oysa bu ilişki çok eskiydi. Öcalan'a göre kendisi MTTB yandaşı, MİT ve CIA tarafından kurulan Komünizmle Mücadele Derneği'nin aktif bir elemanıydı. Necip Fazıl Kısakürek'in konferanslarına giderken, devlet memuru ve devlet bursuyla okuyan öğrenciyken, birden "solcu" oluvermişti. Adli kayıtlara geçişi de Perinçek'in hazırladığı Şafak Bildirisi'ni dağıtırken yakalanmasıyla başlıyordu!
Bu davaya eski askerî hâkim Baki Tuğ bakmış ve Öcalan'ı serbest bırakmıştı. Oysa savcı ilk iddianamede Öcalan'ın Perinçek ekibinin elebaşısı olduğunu söylüyordu. O dönemde MİT'ten savcılara ve hakimlere "mensubumuzdur" şeklinde yazı gidiyor ve ajan-provokatörler serbest bıraktırılıyordu. Baki Tuğ'un bu yazıyı Uğur Mumcu'ya verdiği ileri sürülüyor. İşte burada, bildiri dağıtımının tanığı olarak mahkemede ifade veren ve dönemin ülkücüsü olarak herkesin tanıdığı bir isim devreye girdi: Fehmi Yücesoy. Yücesoy, ısrarla duruşmalarda Öcalan'ın bildiri dağıtanlar arasında olmadığını söylüyor ya da söyletiliyordu.
Mumcu'nun bu ilişki üzerine gittiği için öldürüldüğü abisi ve eşi tarafından defalarca dile getirildi. Mumcu, sadece Öcalan-PKK ilişkisini yazmak üzere değildi, Yaşar Kaya-Barzani- MOSSAD ilişkisi için de epey yol aldığı yakınları tarafından açıklandı. 1978-1980 arası Apocular ile TİKP yani Perinçek'in partisi birbirini vurdular. Ondan sonra ne olduysa tekrar canciğer kuzu sarması oldular.
22 Mart 1992, sayı 12, 2000'e Doğru Dergisi'nin tamamına yakını PKK'ya ayrılmıştı. Ferit İlsever, Apo ile görüşmeye Bekaa'ya gitmiş, tabii bir "gazeteci" olarak bahar politikalarını öğrenmişti. Doğu Perinçek ve HEP Genel Başkanı Feridun Yazar birlikte ortak basın açıklaması yapmışlardı; Newroz Piroz be! demişlerdi.
Perinçek'in dergisi adeta Serxwebun olmuştu. HEP'e seçime beraber girelim diye yalvarıyordu. 1986'da da Murat Belge'yeberaber parti kuralım diye yalvarıyordu. Saçak'ta sosyalist parti kuralım diye açık oturumlar düzenleniyordu. Perinçek, Sadun Aren, Yalçın Küçük ve M. A. Aybar kimi görse parti kuralım diye yalvarıyordu. Bütün bunlar Perinçek'in, MİT'in emniyete vermediği belgeleri, Barış Manço'nun kayınpederi MİT mensubuTuran Çağlar vasıtasıyla elde ettiği bilgileri gazetesinde yayınlayarak devrimcileri ihbar ettiği döneme rastlıyordu!
Perinçek, 12 Eylül'de "teröristlerle aynı yerde kalmamak" için cezaevi idaresine dilekçe üstüne dilekçe veriyordu. Devrimci Yol'u anlatan MIT belgelerini yayınladıklarında manşetleri şuydu: Sokak Örgütlerinin En Güçlüsü! Yıllar sonra Öcalan, o gün Aydınlık'ta Devrimci Yol hakkında MİT'in kanaatlerini aynen Serxwebun'da söylüyordu: Solda ciddiye alınacak tek hareket Devrimci Yol'dur diyordu ve arkasından aynen Perinçek gibi MİT'e kin ve nefret kusuyordu.î
Bugün onlardan biri Ulusalcıların önderliğini yapıyor. Kızılelmacılar ile Türk Milliyetçiliği kaşınıyor, ABD ve AB karşıtlığı provoke ediliyor. Bekaa'da Öcalan'a gül veren kişi Atatürkçüler tarafından destekleniyor. Çok eşli bir tarikat lideriyle APO'ya gül veren adamgörüşüp planlar yapıyor. Size de garip gelmiyor mu, Türkiye'nin son 30-40 sorunlarını kaşıyan kahramanlar neredeyse hep aynı!