Gündem
  • 9.5.2013 21:10

Türkiye'de iki sınıf var, ikisi de kötü!..

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Türkiye'de iki sınıf var, ikisi de kötü; Atatürkçü geçinenler, Atatürk'ten geçinenler. Benim ikisine de ihtiyacım yok. Yeri ve zamanı geldiğinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ne kadar büyük, ne kadar önemli, Türkiye için ne büyük bir şahsiyet olduğunu söyleyen, bundan gurur duyan bir insanım ama bunun ticaretini yapacak değilim" dedi.
          İnsanların yaşam tarzlarına müdahale etmediklerini vurgulayan Arınç, "Bunlar, şablon suçlamalardır. Biz bunları hak etmiyoruz. Benim bir inancım, bir hayat tarzım var. Bu, benim için çok önemlidir. Başkalarının inancı, yaşam biçimleri de benim için aynı şekilde saygıya değerdir" dedi.
     Arınç, Anayasa'daki "Gençliğin Korunması" ve "Ailenin Korunması" maddelerine değinerek, "Anayasa'yı ciddiye alırsanız, alkol, uyuşturucu kötü şeyler. Bunlardan dolayı gençlerin korunması gerektiği, benim de inandığım bir konudur. Bunun için de kurallar, alınacak tedbirler vardır. Bu tedbirler alınması gerektiğinde de hükümetler, ülkeyi yönetenler, mutlaka bir şeyler yaparlar" şeklinde konuştu.
     Bir soru üzerine Arınç, "Mustafa Kemal Atatürk, niye bize rahatsızlık versin- Bu, peşin bir ön yargıdır. Ön yargıyı çözmek de atomu parçalamaktan daha zor. 'Atatürk'ü peygamberleştirelim, ondan her konuda bahsedelim, her ağzımızı açışımızda mutlaka Atatürk'ten başlayalım'... Böyle bir tabulaşmayı da kabul etmem doğrusu. Büyük bir lider, Türkiye'nin milli mücadelesinde başarıya ulaşmış, devrimleriyle Türkiye'de bir dönüşüm sağlamış bir insan. Ben, ona bırakın hakaret etmeyi, ona saygı duymazsam, kendime yazık etmiş olurum. Ben, bazılarının yaptığı gibi sahtekarlık yapıp, Atatürk'ten geçinenler sınıfından değilim. Türkiye'de iki sınıf var, ikisi de kötü; Atatürkçü geçinenler, Atatürk'ten geçinenler. Benim ikisine de ihtiyacım yok. Yeri ve zamanı geldiğinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ne kadar büyük, ne kadar önemli, Türkiye için ne büyük bir şahsiyet olduğunu söyleyen, bundan gurur duyan bir insanım ama bunun ticaretini yapacak değilim" şeklinde konuştu.
    
     -"Bütün Türkiye ateş altında' filan demeyelim"-
    
     Bir öğrencinin, üniversiteyi ziyareti nedeniyle aşırı güvenlik önlemleri alındığını söylemesi üzerine Arınç, konunun kendisiyle ilgili olmadığını, güvenlik güçlerinin bazı ihbarlar üzerine bu tür tedbirler almış olabileceğini belirtti.
     Türkiye'de 174 üniversite olduğunu ve bu üniversitelerin pek çoğunda insanları taciz etmek üzere "seyyar mangalar" olarak hareket eden birileri bulunabildiğini kaydeden Arınç, "Koç Üniversitesi'nde alınan tedbirler sizi sıkmış olabilir. Bu geçici rahatsızlıktan dolayı sizden özür dileyelim, emniyetimiz adına" dedi.
     Arınç, 6-7 senedir bütün yargıçlara, savcılara öncelikli olarak AB müktesebatını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarını uygulamalarını söylediklerini aktarırken, 3. ve 4. yargı paketlerinin tamamen AİHM davalarına yönelik olduğunu söyledi.
     Bülent Arınç, şöyle devam etti:
     "Bizim hukukumuzu, bu müktesebat çerçevesinde değerlendirecek bir anlayışın da güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bazı aşırı milliyetçi düşünceler, geçmişten kalan tortular, 'AİHM ne karışıyor bizim işimize- Biz bildiğimizi yaparız' anlayışıyla, karşımıza kararlar getirebiliyor. Sadece Fazıl Say hakkında verilen kararı genelleştirerek, 'Bütün Türkiye ateş altında' filan demeyelim. Evet, o bir karardır. Eskiden Orhan Pamuk davası bir karardır, Hrant Dink kararı bir karardır. Şimdi belki Balyoz, belki Ergenekon davalarındaki mütalaalar, verilen kararlar eleştirilecektir. Bu, Türkiye'nin bir diktatörlük haline geldiğini göstermez. Bu, bir taraftan bir sancıdır, bir de geçiş noktasıdır. Siyasi konularda da farklı farklı şeyler düşünülebilir."
    
     -"Bazen de öyle bir şey söyleriz ki 10 sene düşünseler bulamazlar"-
    
     Başbakan Yardımcısı Arınç, Ürdün Kralı Abdullah'ın Türkiye'deki demokrasi anlayışıyla ilgili sözlerine karşı yaptığı "Bu adamın böyle söyleyeceğini, Anıtkabir'deki gözyaşlarından anlamıştım" değerlendirmesine ilişkin bir soruya, "O gün gazetecilerle topluluk halindeydim. 'Arkadaşlar, size bir cevap vereyim ama ne anlama geldiğini siz düşünün' dedim. Onlar daha düşünüyorlar. 40 yıllık siyasetin içinde bir insan, her gün anayasa maddesi okur gibi konuşacak halimiz yok ki. Bazen patavatsızlık yaparız, bazen de öyle bir şey söyleriz ki 10 sene düşünseler bulamazlar. Bu da onlardan bir tanesi. Dolayısıyla düşünmeye, yorumlamaya devam. Twitter, Facebook ne için var- O, benim demek istediğimi anlamış, iki gün sonra 'Ben böyle bir gazeteye, böyle bir söz söylemedim' dedi" karşılığını verdi.
    
     Muhabir: Andaç Hongur
     Yayıncı: Erdal Turanlı

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 15:30

İLGİLİ HABERLER