ŞEVKET ATALAY
KAYSERİ- Kuzey Irak'ta son birkaç günde cereyan eden olayların kaygı verici bir nitelikte olduğunu kaydeden Irak Türkmen Cephesi kurucu üyelerinden Iraklı Türkmen Prof. Dr. Mahir Nakip, Türk ordusunun Kuzey Irak'ta bulunmaması durumunda yaşanacak gelişmelerin Türkiye ve orada yaşayan Türkmenler açısından oldukça kötü sonuçlar doğuracağını söyledi. ABD'nin muhtemel Irak operasyonu sonrası Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulması, buradaki Türkmenler'in durumu, Musul ve Kerkük şehirlerinin Kürt devletine dahil olma durumlarının Türk ordusunun Kuzey Irak'a girmesine bağlı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mahir Nakip, ''Türk ordusu, Kuzey Irak'a girerse bu 3 olumsuz gelişme olmaz. Eğer girmezse bu 3 gelişme birlikte olur ve sonuçları Türkiye ve Türkmenler açısından hiç de iyi olmaz'' dedi.
Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Irak Türkmen Cephesi kurucu üyelerinen Prof. Dr. Mahir Nakip, İHA'ya, Kuzey Irak'ta yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Kuzey Irak'ta son birkaç günde cereyan eden olayların ibret verici ve büyük ölçüde yapılan tahminleri doğrulayacak nitelikte olduğunu belirten Prof. Dr. Mahir Nakip, ''Bunu Türk siyasi hayatında dikkate alınması gereken önemli gelişmeler olarak görüyorum'' diye konuştu.
Bu noktaya adım adım gelindiğini ve son 10 yıldır Kuzey Irak'ın bir güvenlik bölgesi olarak ele alındığını kaydeden Prof. Mahir Nakip, ''Geçmişte Türkiye, Kürt gruplarını şöyle veya böyle sıcak bir şekilde karşıladı. Onlara pasaport verdi. Barzani ve Talabani'ye kırmızı pasaportlar verdiler. Türkiye'de toplantı yapmalarına izin verildi. Hem Barzani'nin hem de Talabani'nin Ankara'da temsilcilikler açmasına izin verildi. Ama bugün onların gerçek yüzü ortaya çıktı. Barzani ve Talabani'nin etrafındaki adamlar Türkiye'nin Kuzey Irak topraklarına girmemesi konusunda direndiler. Şimdi Erbil'deki gelişmeler, Kuzey Irak'taki gelişmeler tesadüfi değildir. Barzani ve Talabani'nin işbirliği ile dış güçlerin teşvikiyle ortaya çıkmıştır. En son Londra toplantısında seçilen 60 temsilciden 4'ü Türkmenler'den oluşmuştur. Bu 4 kişiden yönetim kadrosuna 7 kişinin seçilmesine karar verilmiş ve Türkmenler'den de alınacağı karara bağlanmıştır. Ancak bu karar tamamen tersine çevrildi. Sadece 6 kişiden bir liderlik kadrosu oluşturuldu ve Türkmenler bunun dışında kaldı. Aslında bu, Türkmenler'e takılan tavırdan öte Türkiye'ye takılan tavırdır. Türk ordusunun Kuzey Irak topraklarında olmaması için gayert gösteriliyor ve Türkiye'nin Türkmenler'e verdiği desteğin kesilmesi amaçlanıyor. Bu düşündürücü hadisedir'' dedi.
Bütün bu gelişmelerin bugün basit görülse de ilerisi için ciddi bir adım olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mahir Nakip, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Herhangi bir müdahale olduğunda Kuzey Irak'taki Kürtler'in kendi bölgelerini koruyarak Bağdat'a yürümeleri söz konusu olacak ve Kerkük'e, Altınköprü şehrine gireceklerdir. Diğer Türk şehirlerine, Musul'a da gireceklerdir. Burada yapılacak olayların sorumluluğunu kim yüklenecek, bunu tahmin bile edemiyoruz. Erbil'de 300 bin civarında Türkmen yaşamaktadır. Bu Türkmenler'in kaderi ne olacaktır? Bunların haklarını kimler savunacaktır? Hepsi açıktadır. Hepsi muallakta durmaktadır. Bu gelişmeler kaygı vericidir. Bu gelişmeler kendine bırakılmamalı ve Türkiye'nin Meclis, MGK ve ordusu ile bu meseleye eğilmesi ve ciddiye alması gerekir.''
''TÜRKİYE'DE BİRÇOK SORUN SİİRT SEÇİMLERİNE ENDEKSLENDİ''
Kuzey Irak'ta bundan sonra yaşanacak gelişmelerin tamamen Türkiye'ye bağlı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mahir Nakip, tezkerenin Meclis'ten çıkmamasının ve yeniden oluşturulması düşünülen tezkerenin ise beklemede olmasının bir boşluk içerisinde olunduğunu gösterdiğine dikkat çekti. Türkiye'de birçok meselenin Siirt seçimlerine endekslenmiş gibi gözüktüğüne değinen Prof. Dr. Mahir Nakip, ''Siirt seçimlerinden sonra Tayyip Erdoğan'ın hemen başbakanlığa atanması ve tezkerenin yeniden Meclis'e gelmesi kaçınılmazdır. Burada üzerinde durmamız gereken çok önemli bir konu var. O da tezkerenin Türk ordusunun Kuzey Irak'ta bulunması ve ABD'nin Türkiye üzerinden Kuzay Irak'a geçmesi olarak 2'ye ayrılması konusudur. Bunların biri milli, diğeri ise demokratik meseledir. Bu iki mesele birbirinden ayrılmadığı müddetçe Kuzey Irak'ta yaşanan gelişmeler hakkkında doğru teşhis koymamız mümkün değildir. Yapılacak iş, bu iki konuyu birbirinden ayırmak ve Türk ordusun Kuzey Irak'a girme şartına önem vermek gerekir. Çünkü ABD'nin Irak'a müdahelesinin ardından Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulması, Musul, Kerkük şehirlerinin Kürt devletine dahil olması ve buradaki Türkmenler'in durumu tamamen Türk ordusunun Kuzay Irak'a girmesi konusuna bağlıdır. Türk ordusu, Kuzey Irak'a girerse bu 3 olumsuz gelişme yaşanmaz. Eğer girmezse bu üçü birlikte olur ve sonuçları ne Türkiye ne de Türmenler açısından hiç iyi olmaz. Yarım asırdır ihtilaf halinde olan Barzani ve Talabani arasındaki kuvvetler liderleri komutasında birleşmişlerdir ve peşmergelerin dağılmayacağını söylemişlerdir. Bundan sonra adımların dikkatlice atılması lazım. Hükümetin öncelikle tezkereyi ikiye ayırması, Irak Türkmenleri'ne açık bir şekilde sahip çıkması ve desteklemesi, Türkmen meselesini net bir şekilde gündeme getirmesi gerekir'' dedi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:29