Dekandan üçlü
Truman Capote ve Tennessee Williams, erken dönem eşcinsel baskılarından içinde yaşadıkları sosyete ve ünleri sayesinde muaf olmuş, AIDS öncesi serbest dönemde sefa sürmüştür. Kadın oyuncu Tallulah Bankhead ise onlardan hiç geri kalmaz. Aslında Tallulah''yı her gay gibi ikisi de idolize ederler. Üçlü fırsat düştükçe beraber gezer, içer ve dağıtırlar. İşte bazı anekdotlar:
Tallulah günler süren çılgın partiler verir. Herkes pijama ve geceliklerini de getirir. Sigara henüz yasak ve zararlı olmadığından duman altı olunup bolca içilir, herkes birbirinin kucağında, koynunda uyur. Sarhoş olan Tallulah, Estelle Winwood''un ''Ama canım ne güzel elbiselerin var, niye çıkarıyorsun?'' demesine aldırmadan her fırsatta soyunur. Soyundukça da ''Bakın ben diğerleri gibi boya sarışını değilim'' der. Oysa Hollywood''da çoktandır pübik kıllar da saç rengine uygun olarak boyanmaktadır.
Truman Capote, 19 yaşındayken Errol Flynn ile beraber olduğunu yazar. Anlattığına göre Flynn penisi ile piyano çalmıştır.
Truman Capote, Tallulah''ın aklına esen her saatte kendisini telefonla arayıp her yatak macerasını ayrıntısı ile anlattığından yakınır. Listede hemen her cinsten herkes vardır. Birlikte gittikleri bir partide, gecenin ilerleyen saatlerinde ev sahibesi havuza girmeyi önerir, herkese mayo sağlayabilecektir. ''Asla mayo giymem'' diyerek şiddetle reddeden Tallulah lafını bitirmeden inci gerdanlığı hariç çırılçıplak havuzdadır. Parti sonrası şoförü havuzdan incileri tek tek toplar.
Şahane üçlü fevkalade sarhoş bir şekilde Key West''te bir bardadır. Etrafta onları tanıyanlar gelip imza isterler. Sonra yan masadaki dörtlü gruptan önce bir kadın gelir çıplak kolunu uzatır, imza ister, alır gider. Yan masadan kahkahalar yükselir, onlarla dalga geçmektedirler. Sonra bir adam gelir, gömleğini açıp göğsüne imza ister. Hatta Truman adını saat kadranı gibi daire halinde yazar, ortasına da upuzun imzasını atar. Yan masa daha da eğlenir. Sonra diğer kadın gelir göğsüne imza ister, alır. Yan masa yıkılmaktadır. Derken diğer adam gelir ve penisini çıkarıp avucunda uzatır ''Madem her şeyi imzalıyorsunuz hadi bunu da imzalayın'' der. Bizimkiler de eğlenmektedir. Tallulah kahkahalar arasında ''İmzamı sığdırabileceğimi sanmıyorum, korkarım sadece paraflayabilirim'' der ve adam yerine döner. Farklı kaynaklarda bu anekdot farklı şekillerde anlatılır. Son replik üçlünün her birine mal edilir. Ne de olsa üçünün de adı kayda değer uzunluktadır.
Barlardan toplanan denizcilerle kim daha fazla iş tutacak yarışları yaparlar. Sonra Tennesse birden fazlasını aynı anda halledince mızıkçılık sayılıp kavga çıkar. Benzer kavgalar Cecil Beaton ile de sıkça yapılır.
1950''lerde, İkinci Dünya Savaşı''nın peşinden Japonya batı kültürüne yeni açılırken Marlon Brando Sayanora filminin çekimleri için oradadır. Truman Capote ve ondan hiç de aşağı kalmayan fotoğrafçı Cecil Beaton röportaj için giderler. Uzun uçak yolculuğu boyunca içerler. İkisi de ufak tefektir. Tokyo''da otele gittiklerinde Brando çekim için dışarıdadır. Resepsiyona haber bırakıp bara çekilirler. Brando geldiğinde resepsiyon memuresinin söyledikleri şöyledir: ''Erkek kıyafetleri giymiş iki kibar İngiliz hanımefendi sizi barda bekliyor.''
Japonya seyahatinin peşinden Beaton ve Capote, Güney Asya''yı gezerler. Tayland''ın eşcinsel potansiyelini ilk keşfedenler arasına girerler. Beaton öve öve bitiremez. Bu arada Tennesse, Kuzey Afrika''yı keşfetmektedir. Cezayir, Fas ve Tunus, daha önceleri Wilde, Gide, Isherwood gibi yazarlara olduğu gibi ona da sınırsız tatminler sunar. Sonunda Riviera ve İtalya''da karar kılar, yıllarca yaz tatili için oralara gider.
Tallulah ise gezmeyi sevmez. New York''tan dışarı pek çıkmaz. Arada Hollywood''a gidip bir film çevirip moda erkek oyuncu kimse onu ''dener''. Hollywood''da film çekimleri için sabahın köründe kalkmak ona asla uymaz. Zaten Truman Capote de California''da geçen her yılın insan zekasını bir puan gerilettiğini savunur. Onlara göre sadece yaşlılar California''yı sevebilir. Tallulah''nın dediği gibi ''Gözlerini kapayınca denizdeki dalgalar uyu der, kışın bile ortalık çiçeklidir, güneş hep ısıtır. Adeta cennete hazırlık. Hayat New York''tadır.
Capote, bir zamanlar yakın arkadaş olduğu Jacqueline Onassis ile kalabalık bir partiye gider. Sıkılır, baygınlık geçirir. Ona yer açmak için etrafı boşaltmaya başlarlar, Jacqueline''i işaret eder: ''Her şey kalabilir, sadece bunu uzaklaştırın.''
Sözlerini yazdığı ''Queen Bee'' şarkısını Barbra Streisand seslendirdiğinde ''hep aynı şeyi yapıyor, yine düz bir şarkıyı üç perdelik opera haline getirmiş'' diyen Capote, Jodie Foster''a bayıldığını söyler. Aşırı alkolle konuşmacı olarak katıldığı toplantılar ve canlı yayın TV programlarında rezalet üzerine rezalet patlatmıştır. Yaşı ilerlediğinde dilinin kemiği de kalmamıştır.
1976 yılında Advocate dergisinden Jere Real ile yaptığı söyleşide ''16 yaşımda yatılı okulu gönderildim. Üç hafta dolmadan okuldaki tüm erkek öğrenciler ve bazı çalışanlara yatmıştım'' diye anlatır. 35 yılı aşkın beraber olduğu sevgilisi Jack Dunphy evli ve çoluk çocuk babasıdır. Kolay olsun diye komşu evlerde otururlar. Karısı Joan McCraken, Capote için ''iyi dostumdur, ancak biraz gariptir'' der.
Capote, resimlerinden hazzetmediği ressam Georgia O''Keefe için ''eminim çantasında her ihtimale karşı yapay penis taşıyordur'' der. Zaten pek az insanı beğenir. Bir canlı yayında best-seller yazarı Jacqueline Susann için ''kadın kılığına girmiş kamyon şoförü'' der. Kanser olan Susann hastanede yatağında seyreder. Ölmeden evvel seytettiği son şey Capote''nin ona ettiği hakaretlerdir. Kocası ''ölüme neden olan hakaret'' diye bir milyon dolarlık tazminat davası açar, sonra anlaşırlar.
Tennessee''nin anılarında anlattığına göre ikisi İtalya''dayken Andre Gide ile tanışırlar. Gide ünlü ve olgun, Tennessee ile Truman genceciktir, onu idolize ederler. Ne olursa olur, Gide, Truman''a safir bir yüzük hediye eder. Yıllar sonra Sicilya''da komşu olurlar. Gide''in son yıllarıdır. Sıkça birbirlerini ziyaret ederler.
İnsanlar Yaşadıkça yazarı James Jones, biraz azgın, biraz da yontulmamıştır. Hayatı boyunca Tennessee''ye asılır. Dövmeli elleri ile onu etkiler. Truman ''hoş çocuk'' der ama Tallulah yazarlığını takdir etmesine rağmen bu ilişkiye karşıdır.
Başlangıçta yazar Gore Vidal de Tennessee ve Truman ile sıkı arkadaştır. Sonra üçü yemek yerken Truman, kimsenin hatırlamadığı-ya da itiraf etmediği- bir laf söyler. Ondan sonra ömür boyu düşman olurlar. Birbirlerine etmedikleri hakaret, açmadıkları dava kalmaz. Hatta sonraları Lee Radziwill ve Jacqueline Onassis ile bozuşma nedeni Gore Vidal''in tarafını tutmalarıdır.
Yaşlanan Tallulah içkiye ve uyuşturucuya fazla bulaşmıştır. Eve sıkça erkek fahişeler davet eder. Hatta bazen o kadar sarhoş olur ki, paraları Truman ya da Tennessee öder. 70''lere doğru artık Tallulah ortalıktan çekilmeye başlamıştır, ölümünden sonra Capote ve Tennessee onu aratmazlar. Yine de Tallulah''tan bazı özgün inciler:
''Kimse benim gibi olamaz. Ben bile bazen zorlanıyorum.''
''Geçmişimde hayıflandığım tek şey uzunluğu. Tekrar yaşasam yine aynı hataları yaparım, ama daha erken.''
Oyuncu olmak isteyen zengin genç kıza: ''Sevgilim, Amerikan tiyatrosuna gerçekten katkıda bulunmak istiyorsan oyuncu değil seyirci ol.''
Günlük tutmak üzerine ''Ancak iyi kızlar günlük tutar, kötü kızların buna vakti olmaz.''
''Sevgilim, kokain alışkanlık yapmaz. Yapsa bilirim - yıllardır kullanıyorum.''
Hollywood''da gözde olan genç bir aktöre: ''Saat beşte seninle sevişmeye gelirim, geç kalırsam bensiz başla.''
Tallulah Bankhead -31 Ocak 1903 - 12 Aralık 1968
Aslen Amerikalı olup Londra sahnelerinde ünlenen, bir dönem Hollywood''da da denenmiş olan oyuncu ''camp'' teriminin sözlük karşılığıdır. Eşcinseller olduğu kadar genç kızlar da onun sadık ''fan''larıdır. Tennesse Williams, İhtiras Tramvayı''ndaki Blanche DuBois rolünü onun için yazmıştır. Lillian Hellman''ın Küçük Tilkiler oyunundaki rolü ile özdeşleşmiştir. Nereye varacağını düşünmeden yaptığı patavatsız konuşmaları, bitmeyen gevezelikleri, içkiye düşkünlüğü ve sigaralı boğuk sesi, isim hatırlayamaması, her fırsatta ''Dahling'' diye başlayan konuşmaları ile ünlüdür. Sadık arkadaşları oyuncu Estelle Winwood, yazar Dorothy Parker ve başta Montgomery Clift olmak üzere bütün eşcinsellerdir. Nazi tehlikesine karşı ABD''yi ilk uyaranlardandır. Zaten aileden gelen politik bir kimliği de vardır. Zatürreden ölmüştür.
Truman Capote-30 Eylül 1924 - 25 Ağustos 1984
Amerikalı ''zırıl eşcinsel'' yazar ve sosyetik. Çok erken yaşta yazar olarak üne kavuşur ve daha da erken yaşlarda (kendine kalırsa 6) alkole başlar. Ünlü kitapları arasında Bukalemunlar İçin Müzik, Soğukkanlılar, Tiffany''de Kahvaltı; ünlü dostları arasında Jacqueline Kennedy-Onassis ve kız kardeşi Lee Radziwill, yazar Carson McCullers, bir dönem Greta Garbo''nun nişanlısı (!) olan İngiliz Kraliyet fotoğrafçısı Cecil Beaton, yazarlar Dorothy Parker, Harper Lee (Bülbülü Öldürmek), Marilyn Monroe, Liza Minelli vardır. Verdiği partilere, balolara davetli olmamak gözden düşmek anlamına gelir, günlerce konuşulan ''siyah-beyaz'' maskeli balosuna davet edilmeyen sosyete mensuplarının ağladığı anlatılır. Oysa Capote onlarla tüm dedikodularını tuvalette otururken telefonla yaptığını iddia eder. Son kitabı Answered Prayers''da tüm sosyetik tanıdıklarının kirli çamaşırlarını adlı adınca ve biraz da abartarak ortaya döktüğünden yaşamının sonunda hep bir parçası olduğu jet-sosyete tarafından ''kaka çocuk'' ilan edilmiştir. Yaşamının sonlarında ''en gösterişli törenleri'' yaptıkları için Roma Katolik Kilisesi''ni tercih etmiştir.
Tennessee Williams-26 Mart 1911 - 24 Şubat 1983
İhtiras Tramvayı, İguana Gecesi, Yaz ve Duman, Geçen Yaz Birdenbire gibi unutulmaz oyunların yazarıdır. Tennessee Williams, alkol, uyuşturucu ve zihinsel sorunlu kız kardeşi nedeniyle zor bir hayat yaşamıştır. Her ne kadar Capote kadar sosyetik olmasa da özellikle Avrupa seyahatleri ve Amerikan''nın eşcinsel cenneti Key West''teki evi ile ünlüdür. Karıştırarak aldığı alkol, uyuşturucu, uyarıcılar ve bozuk gözleri nedeniyle yanlışlıkla yuttuğu ilaç kutusu kapağı ile boğularak ölmüştür.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 10:58