Gündem
  • 3.3.2006 07:57

UPI MUHABİRİ: 'BAKAN AYNEN YAZDIKLARIMI SÖYLEDİ'

Nur BATUR, HÜRRİYET - Dışişleri Bakanı Gül’ün, Çek meslektaşı Svoboda’ya "İran rejim ihraç eder" sözlerini söylediğini tekrarlayan UPI Ajansı muhabiri Strange, "Yazdıklarımı aynen söyledi. Benden başka gazeteciler de vardı" dedi. Chatham House Sözcüsü Hardy de, haberin doğru olduğunu vurguladı.

DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül, Çek Dışişleri Bakanı Cyril Svoboda’ya "Amerikan askerlerinin çekilmesi durumunda İran’ın İslam devrimini Türkiye’ye ihraç etmesine artık kimse mani olamaz" dedi mi, demedi mi?

Abdullah Gül, İspanya’ya uçarken sinirliydi. "Ben Çek Dışişleri Bakanı’na böyle bir şey demedim" dedi. Bunun da ötesinde haberi veren UPI ajansını değil, büyüten bizi ’sorumsuzlukla’ suçladı.

Ben, önce tartışmanın odağındaki Çek Dışişleri Bakanı Cyril Svoboda’yı aradım. Svoboda’yla Ankara ziyareti sırasında tanıştım. Çek Büyükelçiliği’ndeki akşam yemeğinde sohbet etmiştik. Son derece açık sözlü ve neşeli bir siyasetçiydi. Ama telefondaki sesi çok tedirgindi.

Chatham House’daki toplantıda yaptığı konuşmanın sızması, onun da ötesinde Türkiye’de tartışma yaratması belli ki canını çok sıkmıştı.

"Çok üzgünüm" diye konuşmaya başladı ve hemen ekledi:

SVOBODA: GÜL’E ATFEN BİR ŞEY SÖYLEMEDİM

"Chatham House’da çok özel bir tartışmaya katıldım. Ben Bakan Gül’e atfen hiçbir şey söylemedim. UPI’nın haberinde bir yanlış anlama ve bir yanlış yorumlama var. Birçok sorunu tartıştık. Sorunlardan biri de koalisyon güçlerinin çekilme tarihinin ne olması gerektiği üzerinde de durduk. Hangi tarih iyi olur diye tartıştık. Ben, şu anda Sünnilerle Şiiler arasındaki sorunların devam ettiğini ve hálá Irak sorununda çok zorluklar olduğunu söyledim. Tamamen gizli ve özel bir tartışmaydı. Kesinlikle sizin bakanınıza atfen bir şey söylemedim."

Peki Gül’le Ankara’dayken Irak’ı nasıl tartıştınız?

"Görüşmemizden herhangi bir bilgi veremem. Hiçbir zaman sonu gelmeyecek yeni bir tartışmayı başlatmak istemiyorum" dedi. Çek Dışişleri Bakanı şöyle devam etti:
"Türkiye ile dostane ilişkiler içindeyiz. Türkiye bizim için iyi müttefiktir. Olup bitenlere de çok üzüldüm."

BAKAN: ÖZÜR İÇİN GÜL’Ü ARADIM ÇOK ÜZGÜNÜM

Çek Dışişleri Bakanı telefonu kapatırken, "Dışişleri Bakanınızı aradım. İspanya’ya uçuyormuş, ulaşamadım. Şimdi yeniden arayacağım ve ne kadar üzgün olduğunu söyleyeceğim" diyordu.

Ardından UPI’nın Londra bürosunu aradım.

Karşıma bölge sorumlusu çıktı, "Muhabirimiz haberinde ısrarlı" dedi.

Bana muhabirin e-mail ve telefonunu verdi.

Chatham House’a telefon ettim. Basın sözcüsü Sam Hardy çıktı.

SÖZCÜ HARDY: HABER KESİNLİKLE DOĞRUDUR

Hardy’nin ilk sözü, "Haber doğru" demek oldu.

Ya Chatham House kuralları?

Yani toplantılarda herkesin çok rahat konuşabilmesi için "kesinlikle gizlilik" kaydının uygulanmasını zorunlu kılan kurallar.

"Nasıl oldu da bu kural çiğnendi?" diye sordum.

Sözcü, "O oturumu yöneten Başkan, Chatham House kuralları çerçevesinde olup olmadığını baştan açıklamış mı bilemiyoruz. Eğer kurallar uygulanmış olsaydı UPI bu haberi yayınlayamazdı. Bu konuda kesin güvence verebilirim. Teyp kayıtları var. Zaten Londra’daki Çek Büyükelçiliği de bizden kayıtları istedi. Biz de verdik" diye ısrar etti.

MUHABİR: BENDEN BAŞKA GAZETECİLER DE ORADAYDI

Ve haberi yazan UPI muhabiri Hannah Strange. Ondan da uzun bir e-mail aldım.

"Bakan aynen yazdıklarımı söyledi" dedi.

Ya Chatham House kuralları? Neden gizlilik kuralı uygulanmadı?

Hannah Strange toplantıyı aynen şöyle anlattı:

OTURUM BAŞKANI SONRADAN SANSÜR UYGULAYAMAZ

"Toplantıda benden başka gazeteciler de vardı. Bakan konuşmaya başlamadan önce oturumu yöneten başkana ’Yazılmak kaydıyla mı?’ diye sordu. Başkan, ’evet’ diye yanıtladı. Bakan ondan sonra konuşmaya başladı. Ama çok açık konuşunca oturum başkanı ’Chatham House kurallarını uygulayalım, bu söylenenleri yazmayalım’ diye uyardı. Daha sonra editörümle konuştum. O da, ’Bakan konuşmaya başlarken yazılacağını biliyordu, oturum başkanı daha sonra sansür uygulayamaz’
deyince ben de yazdım. Çek Bakan sözlerini reddediyor çünkü durum onun için utanç verici."

BÜYÜKELÇİ AÇIKLADI

Türkiye’nin Prag Büyükelçisi Cenk Duatepe, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, "Çek Dışişleri Bakanlığı, Sayın Svoboda’nın Sayın Gül’e atfen ’ABD Irak’tan çıkarsa İran damgalı İslam’ın Türkiye’ye sızması engellenemez’ demediğini resmen bildirdi. Ben de bu resmi bildirimi Ankara’ya ilettim" dedi.

İşte tartışmanın bütün taraflarının anlattıkları...

Acaba kim doğru söylüyor? Çek Bakan mı, yoksa Gül mü?

Zabıtlara bir daha baktırdım doğru değil

DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül, Çek meslektaşı Svoboda ile başbaşa görüşmesinde, "Irak’taki ABD güçleri çekildiği takdirde İran’ın Türkiye’ye İslam devrimini ihraç etmesine kimse mani olamaz" demediğini söyledi. Gül dün İspanya’ya hareketinden önce Esenboğa Havaalanı’nda şöyle konuştu:

GERÇEĞE AYKIRI

Bana atfen söylenen, kesinlikle doğru değildir. Türkiye’nin rejiminin İran’dan etkilenebileceği, İran’ın Türkiye’ye rejim satabileceği türünden söylemler Türkiye gerçeklerine aykırı şeylerdir. Türkiye’nin kendi rejimini ve modelini çevresine model olarak gösteren bir ülkedir.

REJİM İHRACI OLMAZ

Böyle bir ülkenin başka bir ülkenin rejiminden etkilenmesi, bunları düşünmek bile yanlıştır. Hele hele bunları benim ağzımdan çıkmış gibi söylemek çok çok yanlıştır. Türkiye’ye herhangi bir ülkenin rejim ihraç etmesi kesinlikle sözkonusu değildir.

İYİ GAZETECİLİK DEĞİL

Kimse bunu tutup da yanlış istikamete çekmesin. Aslında bu konuşma gizli bir konuşma. Çek Bakan’ın da ağzından duyulmuş değil. Başkalarına söylenmiş, oradan da bir Amerikan haber ajansı bunu yazmış. Dolayısıyla bir iddia. Böyle bir iddiayı manşetlere taşımak, iyi bir gazetecilik değildir.

YÖNETMENLER ARASAYDI

Gazetecilik, bu tip iddialar varsa, hele hele manşet, manşet üstü olacak iddialar varsa, bunların gerçeğini ortaya çıkartmak, teyit etmek gerekir. Burada da muhatap olacak kişi benim. Hangi gazetenin, az satan, çok satan genel yayın yönetmeni aramışsa, iki elim kanda da olsa o gece veya o sabahleyin muhakkak aramışımdır.

BULVAR GAZETECİLİĞİ

Tabii ki başka bir gazetecilik stili de olabilir. Yani ’bulvar gazeteciliği’dir. Bunları kendisine stil olarak seçen gazeteler. O da onların hakkıdır. Türkiye’nin önemli gazetelerinin özellikle bu tip konulara daha çok dikkat etmeleri gerekir. Kimsenin alınmasını istemem. Biz siyasetçilerin kendi kritiğimizi yapmamız gerekir. Aynı şekilde basının da kendisine bakması, bunu görme cesaretini göstermesi gerekir.

Bunları söyledim

BİRÇOK konunun yanı sıra Irak konusunu da ele aldık. O haberde ’açıkça söyleyemez’ şeklinde bazı cümleler var. Türkiye Irak’ın toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine çok önem veriyor ve Irak’ta bir iç kaosun çıkmamasını çok arzu ediyor. Onun için Irak’ta siyasi sürecin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Irak’ı Iraklıların kendileri idare edecek duruma gelmeleri gerekiyor. Bunun için de kendi güvenlik güçlerini oluşturmaları gerekiyor. Bütün bunlar olmadan koalisyon güçlerinin birden çekilmesinin büyük bir boşluk yaratacağınızı görüyoruz ve paylaşıyoruz.

Gül’ü aradı: "Söylemedim"

Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Cyril Svoboda dün, Madrid’de bulunan Dışişleri Bakanı Gül’ü telefonla aradı. Svoboda, "Chatham House" toplantısında haberde yer alan o ifadeleri kesinlikle kullanmadığını söyledi.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:53

İLGİLİ HABERLER