URLA''DAKİ ÇOCUK KÖYÜ SKANDALI BAŞKA BİR TEZGAHI ORTAYA ÇIKARDI!
TAHA KIVANÇ''IN YENİ ŞAFAK''DAKİ YAZISI:
BİR ''''HAKLIYMIŞSINIZ'''' DİYEN YOK...
İzmir/Urla''daki Barbaros Çocuk Köyü eksenli ''skandal'', beni, gazetelerin bir sorunu çözmek için ''kampanyalar'' açtıkları eski mutlu günlere götürdü. Bir çok önemsiz sayılan konu herhangi bir gazetenin sürekli yayınları sonucu ülke gündemine girmiş ve çözüme kavuşmuştur... Türk basın tarihi bu tür gazetecilik başarılarıyla doludur...
Şu sıralarda çocukların ''cinsel oyuncak'' gibi kullanıldığı iddialarına mâruz kalan ''çocuk köyü'' uygulaması, daha proje halindeyken haber aldığımızda açtığımız fakat tam başarılı olamadığımız bir gazetecilik kampanyasına muhatap olmuştu. Zaman gazetesinin ilk yılları arşivine göz atılsa, açtığımız kampanyada, şimdi tanık olunan olayların yaşanabileceğini öngördüğümüz hemen anlaşılacaktır. ''''Yanlış proje'''' demiştik Zaman olarak, bugün en yetkili ve etkili kişiler projenin yanlışlığını kabul ediyorlar...
''Çocuk köyü'' projesinin bugünlerde yeniden gündem teşkil eden bir başka konuyla da yakından ilişkisi var: Projenin arkasındaki esas destekçi Avusturya''da yerleşik SOS Kinderdof International adlı bir vakıftı; açtığımız kampanya sırasında, o vakfın bir ''misyoner örgütü'' olduğunu da tespit etmiştik. Vakfın adındaki ''SOS'' harflerinin açılımı İncil''de geçen ''''Save Our Souls'''' (Ruhlarımızı kurtar) duasıydı. Kampanyamız sırasında, yardıma muhtaç kimsesiz çocuklarla ilgilenmek üzere çaba gösterilmesini, ancak bunun yerli girişimler ve farklı yaklaşımlarla gerçekleştirilmesini savunmuştuk.
Bizim yapılmasına şiddetle karşı çıktığımız Urla''daki Barbaros Çocuk Köyü''ydü.
''Çocuk köyü'' denilen kurum aslında basit bir düşünceye dayanıyor: ''''Kimsesiz çocukların da anne şefkatine ihtiyacı var; öyleyse, hepsini birarada yurtlarda barındırmak yerine, belli sayıdaki çocuğu bir evde toplayıp başlarına ''anne'' diyebilecekleri bir görevli getirelim...'''' Kâğıt üzerinde mantıklı gelebilen bir düşünce bu; ancak, o kampanya sırasında görüşlerine başvurduğumuz pek çok eğitimci ve psikolog, ''''Anne ve çocuklar birlikteliği gerçek olmayan anne ve çocukların bulunduğu ortamlarda farklı sonuç verebilir'''' uyarısında bulunmuşlardı.
Yaklaşık 20 yıl önce yürüttüğümüz o kampanya sırasında öğrendiğim bir gerçeği buraya kaydedeyim: ''Çocuk köyü'' projesinin arkasında çok etkili kişiler ve örgütler var... Bunlar, o yıllarda, bizim haklı kampanyamızın başarılı olmasını engellemişlerdi, şimdi de Barbaros Çocuk Köyü''nde patlak veren skandalın etkisiz kalması için mutlaka devreye gireceklerdir. Adı belleğimde silinmez izler bırakmış top sakallı biri vardı sözgelimi; yayına son vermemiz için araya sokmadığı kimse kalmamıştı. Günlerdir Urla''daki skandal konuşuluyor, ancak bizim top sakallının adı hiç geçmedi...
İşin garabetini anlayasınız diye yazıyorum: Kampanyayı yürütürken daha sonra siyasete merak saran Devlet Planlama Teşkilâtı (DPT) içinden bir dosttan belge yardımı alıyorduk; o kadar yayından sonra engellemeye çalıştığımız projeye DPT onay verdiğinde o dost DPT''de etkisiz hale getirilmişti.
SOS Çocuk Köyü projesinin 120''nin üzerinde ülkede evleri bulunduğunu, son yıllarda dikkatini İslâm Dünyası''na çevirdiğini öğrenmiştik. O sırada en fazla önem verdikleri ülke Ürdün''dü; sonraları Ürdün''e yolum düştüğünde ''SOS Çocuk Köyü'' tabelaları gördüğümü hatırlıyorum.
Buraya kadar okuyup da, ''''Urla''daki Çocuk Köyü''nde ne oldu be adam?'''' diye homurdananınız var mıdır, bilemem. Olanın özetini bir gazeteden kısaca aktarayım: ''''Urla''daki Barbaros Çocuk Köyü''nde yaşanan olayları soruşturan Savcı Murat Gök, taciz veya tecavüze uğradığından şüphelenilen 10 kızın Adli Tıp''a gönderildiğini ve 3''ünün cinsel ilişkiye girdiğinin saptandığını açıkladı.'''' Aynı gazete haberinde, köyde değişik statülerde çalışan 11 kişiyle ilgili tutuklama kararı çıktığının bilgisi de yer alıyor; beş veya altı kişinin daha gözaltına alınması bekleniyormuş...
Bizim 20 yıl kadar önce açtığımız ''''Bu proje yanlış'''' kampanyasının bütünüyle boşa gitmediğini de bu vesileyle öğrendim. Barbaros Çocuk Köyü''nü resmen açan DSP''li bakan Hasan Gemici, ''''Bizden önceki hükümet açmamıştı'''' demiş çünkü... Bakanın anlatımını okuyalım isterseniz:
''''Barboros Köyü''nün açılışını ben yaptım. Kimsesiz Çocuklar Vakfı bu köyü işadamları ve hayırseverlerin desteği ile yapmış. Uzun süre açılışı yapılamamış. Vakfın yurtdışındaki Kilise yardım vakıflarından destek aldığı iddia edilmiş, köy açılırsa çocukların Hristiyanlaştırılacağı öne sürülmüş. Bu nedenle bizden önceki hükümet açılmasına izin vermemiş. Bir protokol geliştirdik, o çerçevede açılışını gerçekleştirdik. Köyü SHÇEK ile Vakıf birlikte işletiyordu.'''' Hayrettir, kuranlar ''''SOS''ten dört milyon Euro yardım aldık'''' derken Hasan Gemici bunu inkâr ediyor ve ısrarla konu dışı tutulan Çocuk Esirgeme Kurumu''nu suçluyor. Köyün, şimdilerde ''''Din elden gidiyor'''' diye misyoner tehdidine dikkat çeken Ecevit döneminde ve bir DSP''li bakan eliyle açılması da mânidar.
Çocuk köyleriyle ilgili tedbirler alınmazsa devlet esas bundan sonra sorumlu tutulur. Günlerdir gazeteler ''skandal'' üzerine yayın yapıp duruyorlar, yargı dışında devletin herhangi bir kurumunun olan bitene ilgi gösterdiğine dair tek bir açıklama duyulmuyor.
Yeni bir kampanya mı açmalı?
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:02