SERDAR TURGUT/AKŞAM
UZANLAR ÜZERİNE KOMPLO TEORİSİ DENEMESİ
Uzan Ailesi'nin kolektif yaşam tarihinde çok sayıda gizli olan boyut var.
Örneğin ben hep bu ailenin birçok iş alanında büyük yatırımları dururken, oldukları halde bile dünyanın sayılı zenginleri arasına rahatlıkla girebilecekleri halde neden her zaman 'düzgün iş ilişkileri' kurmaktan neden böyle kesinlikle hoşlanmadıklarını hep merak etmişimdir.
Hemen her el attıkları alanda bir süre sonra büyük kavgalı, tartışmalı ortamlara giriyorlardı ve sanki bundan hoşlanırmış gibi davranıyorlardı.
Onlarla ilgili birçok soru var kafamda, büyük ihtimalle bunlara cevaplar da ortaya çıkmayacak, gizli kalacak.
Bu aileyi yıllardır koruyan siyasetçiler, devlet adamları büyük ihtimalle gizlilik örtüsü altında kalan gerçekleri biliyorlardır, ama onlar da gerçeklerin ortaya çıkmasına izin vermeyeceklerdir, buna eminim.
* * *
Büyük bir gizlilik perdesi altında yaşamlarını sürdüren bu ailenin son ortaya çıkan diğer bir tuhaf boyutları da Ürdün vatandaşlıklarıydı.
Hürriyet gazetesinde Ürdün pasaportları fotoğraflarıyla, evraklarıyla yayınlandı.
Ürdün'ün anlamı ne? Neden bu ülkeyi vatandaşlık için seçtiler?
Bu konuda da gizlilik sürüyor.
Bakalım bu meselede bir açıklık ortaya çıkacak mı, bekleyelim görelim.
Ancak beklerken de Ürdün'ü düşünmemiz gerekiyor.
Geçmişten bana çok çarpıcı gelmiş olan bir olayı size aktarmak istiyorum.
Turgut Özal öldüğü gün ben Washington'da muhabirlik yapıyordum.
Gazete doğal olarak ABD'den Özal'ın cenazesine kimlerin katılacağı bulmamı istiyordu.
Beklentiler çok yüksekti. Turgut Özal Amerika'ya çok yakın olan bir isimdi, ABD'nin dünyada bulabileceği ender müttefiklerden bir tanesiydi ve ABD'ye açıkça hayrandı.
Bu nedenle ABD'nin de kendisine hayatı boyunca yakın duran, kolaylıklar sağlayan, yardımcı olan bir politikacının cenazesine başta Başkan olmak üzere çok üst düzey bir heyetle katılması bekleniyordu.
Açıkça söylemek gerekirse benim de beklentim böyleydi ancak durumda bir tuhaflık vardı.
Dışişleri Bakanlığı Başkan Clinton'un cenazeye gitmeyeceğini söylüyordu. Ahmet Ertegün'ün başkanlık edeceği bir heyetle ABD temsil edilecekti.
İstanbul merkez ilk önce bu habere inanmadı. Bunun üzerine eski Başkan Bush'un evini aradım.
İlk Körfez savaşında Bush ile Özal arasında çok büyük samimiyet kurulduğu söyleniyordu belki o heyete başkanlık edecekti. Basın danışmanı çıktı telefona ve eski başkanın Türkiye'ye seyahat yapma gibi bir planı olmadığını, oldukça da soğuk bir tonda ifade etti.
Sonunda olanları biliyorsunuz, Türkiye'nin de kırgınlık belli etmesi sonucunda ABD Dışişleri bakanıyla temsil edildi cenazede.
Oldukça düşük düzeyde bir temsildi bu ve Özal'ın bunca dostluk elini uzattığı bir ülkenin yaklaşımı açısından da hayli düşündürücüydü.
* * *
Peki ama Ürdün Kralı öldüğünde ne oldu hatırlayan var mı?
Ürdün Kralı'nın cenazesine ABD Başkanı gitti. Dahası kendinden önceki yaşamda olan bütün eski başkanları da yanına aldı. Sonunda ABD yanlış hatırlamıyorsam tam dört ABD Başkanı tarafından temsil edildi kralın cenazesinde.
Ürdün Kralı Özal'dan daha mı önemliydi?
Özal'dan daha mı Amerika yanlısıydı.
Bütün bunları bilmiyorum ama görünen o ki ABD devleti Ürdün'e çok özel bir yer vermekteydi.
Özal'a cenazesinde konulan tavır ile Ürdün Kralı'nın cenazesinde ortaya konulan tavırları karşılaştırırsanız eğer, Ürdün'ün Türkiye'den çok daha önemli görüldüğü ve o ülkeye bunun gerektiği şekilde davranıldığı net olarak görülebilir.
* * *
Bu olayda da biz sıradan insanların kolaylıkla çözemeyeceğimiz bir gizlilik örtüsü, bir gizemli boyut var.
Ürdün'ün bizim zor bileceğimiz gizli bir kodu var ABD açısından ve dört başkanla gittikleri cenazeyle bunun işaretini dünya kamuoyuna verdiler.
O gizli kodun işaretini verdiler ama gayet tabii ki nedenini açıklamadılar.
Şimdi diyorum ki acaba Uzan Ailesi'nde ortaya çıkan Ürdün vatandaşlığını da bu bağlam içinde ele alıp da düşünmek daha mı doğru olacak acaba?
O ülkeden bir vatandaşlık almalarının görünürde bir anlamı pek yok.
Ama dört Amerikan başkanın bildiği bir gerçeği onlar da mı biliyorlardı da bu ülkeden vatandaşlık almayı tercih ettiler?
Ürdün'ün gizli kodunu onlar da mı çözmüşlerdi acaba? ABD'nin bu ülkeye verdiği özel önemin nedenini onlar da mı keşfetmişlerdi?
Ve bir son soru daha.
Uzanlar'a yapılan türde bir operasyona uluslararası konsensus sağlanmadan girişilemez.
Dünya sisteminin güçlüleri onay vermeseydi bu boyutta bir operasyona dünyada hiçbir ülke tek başına girişemezdi.
Acaba bu ortaya konulan tavır, Ürdün konusunda ABD'nin tavrında bir değişikliğe de işaret etmektedir.
Dünya sistemi içinde gizli kodlar yeniden düzenlenirken, bunun sürecinde ilk büyük kurbanın Uzanlar olması ihtimali var mı?
Bunları düşünelim, çünkü unutmayın ki bu dünyada çoğu olay ilk göründüğü andaki gibi değildir, olayların altında mutlaka birçok katmanlı farklı nedenler de vardır.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:38