Medya
  • 28.11.2002 11:53

VAKİT YAZARINA GÖRE ARINÇ'I KABİR AZABI BEKLİYOR

KAYNAK : Haber Vitrini TÜRBAN tartışmasını yeni bir boyuta taşıyan Mustafa Kaplan, bu soruyu, Vakit Gazetesi'nde önceki gün yayımlanan 'İkinci nokta' başlıklı yazısında sordu. Kaplan, yazısının başında, Arınç'ın; 'Rahmetli oğlumu kaybettikten sonra bütün dünyam değişti. En küçük şeyde ıssız yerlere gidip ağlıyorum' dediğini hatırlatarak, Meclis Başkanı'nın durumunu şöyle yorumladı: 'Her insanın bir dış portresi, bir de iç dünyası vardır. Bülent Arınç, inançlı bir Anadolu çocuğu olarak, haliyle iki dünyasını biribirinden ayırmak istemiyor. Olduğu gibi görünmek istiyor. Bu yüzden de evvela 'ülkenin egemenleri' olarak kabul görmüş iyi saatte olsunlarla ters düşmesi bahis mevzuu oluyor. Dış dünyanın gerçeklerine uygun hareket ettiği zaman da, ruh dünyasının gerçeklerine ters düşmek ihtimali ortaya çıkıyor.' Bülent Arınç, dik duramadı... Kaplan, Arınçlar'ın dini açıdan yol açtığı çelişkiyi ise kendine göre şöyle açıkladı : 'Nitekim, Başkan seçildikten sonra, Cumhurbaşkanı Sezer ve eşini uğurlamak için eşiyle havalanına gittiği zaman, bu tezatlardan birisini yaşamak zorunda kaldı. Türbanlı eşiyle devlet protokolünde yerini aldı ve devletin tepesinde kavga-gürültü olmadı. Darısı aşağı tabakadakilere... Lakin, fotoğraflara akseden bir manzara var ki, sayın Arınç'ın iç dünyasına acaba ters düşmüyor muydu? Bizim bildiğimiz, biribirine nikah düşen erkek ve kadının tokalaşması İslam dinine göre haramdır. Eşinin türbanına ciddi ihtimam gösteren ve o ciddiyetiyle puan toplayan sayın Arınç, inanç dünyasının bir başka hükmü karşısında niçin dik duramamıştır? Öyle bir hükmün varlığından haberdar mı değillerdi, yoksa biliyorlardı da ehemmiyet mi vermemişlerdi? Biz kimsenin inancına karışmayız. Lakin, bir kişi inandığını söyledikten sonra, dinin bütün hükümleri onu bağlar. Münevver Hanım'ın türbanı meselesinde sıradağlar gibi dik duran sayın Arınç, onun bir yabancı erkekle, -Cumhurbaşkanı da olsa- tokalaşması meselesinde hassasiyet göstermeyerek bizi şaşırtmıştır. Öte taraf, mazaret dinler mi? Evet, dünyanın prensiplerine uygun hareket etmek zaten mecburidir. Lakin, inandığını söyleyen insanlar, aynı kararlılığı dinin prensiplerine uygun hareket etmekte de göstermeli değiller midir? Ölüm var efendiler! Üstelik kabir kapısında dünyevi mazeretler geçerli olmuyor. Hiçbir dünyevi makam, dinin bir meselesinde gevşek davranmaya değecek kadar ehemmiyet arz etmez. Koltuklar kimseye baki değildir, fakat ölümden sonraki hesap kaçınılmazdır. Dostların acı söylemesi de kaçınılmazdır. (Star) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:47

İLGİLİ HABERLER