Yüce Divan gündemine getirilen komplonun kodlarını çözmek için araştırmaya devam eden VATAN, ilginç yeni bilgilere ulaştı. Edindiğimiz bilgiye göre, öykü şöyle...

Başrolde iki kafadar var. Bunlardan biri Türk vatandaşı, diğeri bir Arap ülkesinin vatandaşı. Arap vatandaşı olan Amman-Dubai-Ankara üçgeninde gıda ticareti yapıyor. Bu ikili, geçen Temmuz'da Ankara'da üniversite öğretim üyeliği yapan bir profesörle buluştu. Ve Korkmaz Yiğit'in Turgut Yılmaz'a 14 milyon dolar para aktardığına ilişkin belgeler üzerine konuştular: Korkmaz Yiğit'e ait Saber Public Relations isimli bir şirketin Bank Of Dubai'deki hesabından 1998'de Turgut Yılmaz'ın Cayman adalarındaki "aloha" kodlu gizli hesabına 14 milyon dolar yatırılmıştı.

Sıkı pazarlık edildi
Görüşmede havaleyi doğrulayan üç belgeden söz ediliyordu. Profesör, belgeleri kendisine getirmeleri halinde para ödeyeceğini söylüyordu. Rakamda uzlaşma pek kolay olmadı. Sıkı bir pazarlıkla anlaşma sağlandı. Profesör, 25 bin dolar ödemeyi kabul etti. Bu paranın 5 bin dolarını avans olarak peşin ödedi, 20 bin dolarını ise belge eline ulaştıktan sonra vereceğini söyledi.

5 bin doları aldılar
Aradan birkaç gün geçti. Profesörle görüşen iki adam, bir arkadaşlarına pazarlığı anlattı. Ama o, "Elinizdeki belge çok iş yapar, ona vermeyin, daha fazla paraya başkasına satabilirsiniz" dedi ve Turgut Yılmaz'a satılmasını önerdi. Turgut Yılmaz'ın ağabeyinin Yüce Divan'da yargılanacağını, bu dönemde böyle bir belgenin ortaya çıkmasından ürkeceğini ve çok büyük para verebileceğini söyledi. Bunun üzerine iki kafadar 5 bin dolarını aldıkları profesöre ihanet edip, rotayı İstanbul'a çevirdi.

Ancak Turgut Yılmaz'la görüşmeleri için önce randevu almaları gerekiyordu. Aradılar, konuşamayınca, sekreterine not bıraktılar. Defalarca aramalarına rağmen Yılmaz'a telefonla dahi ulaşamadılar. Ulaşmanın yollarını aradılar. Ve durumu özetleyen, telaşlanmasını ve telefonlarına çıkmasını sağlamaya dönük yazılar fakslandı.

Şantaj yapıldı...
Değişik isimlerin imzasını taşıyan fakslarda Turgut Yılmaz'a şahsıyla ilgili bir dosya bulunduğu belirtilerek "Size zarar verilmesini engellemek için görüşmek istiyorum" ifadesi kullanıldı. Bunlardan da sonuç alamayınca eski Bakan Saffet Sert'e başvurup yardım talep ettiler. Sert'e ellerinde Turgut Yılmaz'ı da Mesut Yılmaz'ı da sıkıntıya sıkacak belgeler olduğunu, görüşmeyi kabul etmezse basına vereceklerini söylediler. Sert umdukları gibi Turgut Yılmaz'dan randevu almayı başardı. Ve "Böyle bir durum olduğunu bilmeniz gerektiğini düşündüm" dedi. Yılmaz ise "Ne varsa ellerinde ortaya koysunlar, istedikleri yere vermekten de kaçınmasınlar" karşılığını verdi. İki adam, Sert'in görüşmesinden de
umdukları sonucu alamayınca, son hamleyi yapmaya karar verdiler. Turgut Yılmaz'ın görünce paniğe kapılacağı umuduyla ellerindeki belgeleri faksladılar. Yılmaz'dan yine ses çıkmadı. Cevap beklerken Dubai'den bir telefon aldılar. Arap olanın Dubai'deki bir arkadaşı, telefonda "Türkiye'den bazı adamlar bankaya geldiler" diye uyardı. Turgut Yılmaz'ın bankadan 14 milyon dolarlık havaleyi teyit etmeyen bir yazı aldığını duydular.

Formül arandı
Artık Turgut Yılmaz'dan para almalarının iyice zora girdiğini düşündüler. Daha önce 5 bin dolarını çarptıkları ve ihanet ettikleri profesörle ilişkiyi kopartmış oldukları için para almak için başka formül bulmaya yöneldiler. Ne yapacaklarını düşünüp, akıl danışırken, bir işadamının bu tür belgelerle ilgilendiğini öğrendiler. Akşam saatlerinde Antalya'daki yaşlı işadamının cep telefonu çaldı. İsviçre'de çalışan bir mühendis olduğunu söyleyen genç adam, annesiyle birlikte tatil için geldiği İstanbul'daki otelin lobisinde gördüğü kişilerin elinde bazı belgeler bulunduğunu anlattı.

İşadamı konuyla yakından ilgilendi ve ertesi sabah İstanbul'a hareket etti. Otelin lobisinde buluştular. İşadamı belgeleri almayı kabul etti. Yapılan pazarlık sonucunda, fotokopisini incelediği belgelerin "orijinaline" sahip olmak için 12 bin euro ödemeye razı olan işadamı, 10 günlük otel masrafı ile iki kafadarın uçak biletlerinin parasını da verdi. Böylece iki kafadarın cebine profesörden çarptıkları 5 bin doların üstüne masraflar hariç, 12 bin euro da eklendi.

Peki kim gönderdi?
Belgelerin bundan sonraki öyküsü ise daha da karışık. Belgeleri, imzasız bir ihbar mektubu ile birlikte Yüce Divan'a kimin gönderdiği hâlâ belli olmadı.

Görüşme oldu, arabuluculuk ve para talebi yok
Eski Başbakan Mesut Yılmaz ile kardeşi Turgut Yılmaz'a kurulan komploda, Turgut Yılmaz ile görüşerek arabuluculuk yaptığı ve belgeyi elinde bulunduranların para talebini ilettiği iddia edilen eski ANAP'lı Devlet Bakanı Saffet Sert, Turgut Yılmaz'la görüştüklerini kabul etti. VATAN'ın dünkü özel haberiyle ortaya çıkan görüşmeyi doğrulayan Saffet Sert, şöyle konuştu:

* Evet, doğru. Ama görüşme yapmamın esas nedeni bana 8-9 ay önce gelen bir telefondu. Bu telefonda Mesut Bey için birtakım belgelerin olduğunu söylediler.

Cep telefonumdan aradılar. Bu belgeler hakkında Turgut Bey'le görüşmek istediler.

* Turgut Bey'e telefon açtım. "Gel, çay içelim görüşelim, epeydir de görüşmüyoruz" dedi. Turgut Bey'e bunu söyledim. Turgut Bey de aynen şöyle söyledi: "Saffet Bey, bize her gün bu konuda değişik telefonlar geliyor. Hiçbirine biz kulak asmıyoruz. Boşver bunları, üzerinde durmaya değmez. Kimin elinde ne varsa çıkarsın ortaya, bizim bilmediğimiz birşey varsa o da ortaya çıksın" dedi. Ben, "En azından onlar görüşürlerse belgeyi gösterirler, konu anlaşılır" dedim.

* Esasen de "Böyle bir belge var mı yok mu, kendileri araştırsınlar, baksınlar" diye paylaşmıştım konuyu. Ama ne para aldım ne de arabuluculuk yaptı.

Dikkat çekici
Ancak Sert kendisine telefon eden hatırlamadığını söylemesine rağmen, telefondaki kişiyle daha önce bir kez yüz yüze görüştüklerini hatırlaması dikkat çekti.(Kemal Göktaş- Vatan)