Medya
  • 23.5.2003 00:37

YALÇIN KÜÇÜK BOMBALADI : GÜLBEN ERGEN EVCİL'İN YATAK ODASINDA ÜNLÜ OLDU

Yalçın Küçük uzun süredir sessizliğini koruyordu. YeniHarman Dergsi için sessizliğini bozan Küçük, CNN TÜRK'ten Habertürk'e, Cumhuriyet'ten Hürriyet'e ağır eleştirilerde bulundu... İşte o röportajdan bazı bölümler.. Yalçın Küçük YeniHarman'dan Kutlu Esendemir'le yaptığı röportajda şunları söyledi: Savaş süresince Habertürk, bir Amerikan kanalından daha ilkel biçimde klipler yaptı, Amerikan bayrakları açtı, Hürriyet ve Milliyet’in durumunu söylemeye gerek yok. Bir de CNN Türk var. Şimdi gayet açık bir biçimde CNN Türk’ü Türkiyeli saymak mümkün değildir. Eğer bize bugün ilgi varsa bunları çok önceden yazmış olduğumuz içindir. Seksenli yıllarda Amerikan Büyükelçisi yaşlı Straus-Hupe bunun temellerini attı, basındaki Amerikancı kadrolaşma, Cumhuriyet ile başladı. Üs mü, sadece askeri olmaz. Habertürk, CNN Türk, bunlar Amerikan üssüdür. Artık Hürriyet’i de buraya katabiliriz; İsrail-ABD yanlısıdır. Hürriyet, çıkarken Yahudi parası ile çıktığı ısrarla söylenmiş ve Sedat Simavi, bir başyazı ile bunu yalanlamıştı. Bunların şimdi sinirleri bozuk, “Amerika Türkiye’yi terk ediyor, ne olacak,” diye kaygılanıyorlar. Cezayir savaşında Fransa’nın yanında yer alan Cezayirliler var, Cezayir kabul etmiyor ve Fransa vatandaşlık ve emeklilik vermiyor, halleri zordur. Arada bir Paris’te gösteri yaparlar, “biz ne olacağız” yollu inliyorlar. Gerçekten, Amerika artık, Türkiye ile değil Kürdiye ile iş yapıyoruz; CNN Türk, Haber-Türk, Hür-Türk bunların hali ne olacak, çok sinirliler. Amerika’da en ırkçı gazeteler bile bunlar kadar böyle ilkel davranmadı. Bir tane Iraklı yönetici yakalandığı zaman şehvetle yaklaşıyorlar, bayram yapıyorlar hâlâ. Şu yaşadığımız günlerde bazıları fiziksel olarak çöktü. Çökenlerden bir tanesiydi Hasan Cemal. Emin Şirin-Nazlı Ilıcak cephesi var bir de... Emin Bey savaş karşıtıyken Nazlı Ilıcak şiddetle savaşa taraftardı. Emin Şirin öyle tanınmış bir adam değildi, yani basında da önemli bir adam değildi. Ben Güneyliyim, İskenderunlu’yum. Bizde Adana’da, Hatay’da büyük ağa aileler vardı. Ailede kardeşin biri CHP’den, öbürü demokrat partidendi. Böylece de yumurtaları daha geniş yerlere koyuyorlardı. Bu böyledir. Ama Nazlı Hanım’ın zikzakları inanılmaz. Yani bu kadar dönme manevrası yüksek bir şahsiyet, Türkiye basınında çok nadir çıktı. Tüm gelişmeler siyasal islamı bitirdi, diyorum. Nazlı Hanım, Erbakan Hocanın keşfidir. İslamcı münevverler –ayırıyorum, onlara münevver, bize aydın diyorum. Onların da hoşuna gidebilir– bize güveniyorlar, ama Erbakan Hoca’yı kahraman da ilan ediyorlar, bu kadar olur mu? Bir yandan Erbakan Hoca her şeyi bilen olacak ve bu kadar yanılacak? Sizi ekranda pek göremiyoruz. Oysa aydın olsun, sıradan vatandaş olsun, herkes artık televizyona çıkmak istiyor. Politik biriyse atışmalarda, haber bültenlerinde yüzü görünsün istiyor. Bunca birikime karşın, nedir bu ünlü olma hali? Ben yazarım. Ben Türk aydınını anlamam, onlar televizyona çıkmak isterler. Aydın televizyona çıkmaz. Aziz Nesin’le aramdaki en önemli farklardan biri buydu. Bunu söylerdik. Aziz Nesin ünlü olmayı önemserdi. Ben önemli olmayı değil önemsemek, ünlü olmayı dahi anlayamam. Niye bir insan ünlü olmak ister ki? Senin hiç bilmediğin adamlar, seni izleyecekler... Televizyonun ilk çıktığı zamanlar aydınların bir özelliği vardı, evlerine televizyon sokmazlardı. Evinde televizyon olmayacak, araban oluyorsa wolswagen alacak. Ya, televizyondaki, Kürt hanımağalı, poşulu, vurdulu kırdılı sanal doğu dizilerine ne diyorsunuz? Ben Türk aydınının tutarlılığını, onurunu savunuyorum. Kürtçe söylemek kolay. Ne fark ettim yakın zamanlarda biliyor musunuz? Vizyonlar Med TV oldu. Hani bizim yasaklatmak istediğimiz Med TV. Hepsinde çiğ köfte yapılıyor. Hepsinde bir Kürt sunucu. Buna kimse isyan etmeyecek mi? Ne oluyor bu memlekete? İnekler, keçiler, televizyona çıkartılıyor. Bu memlekette bir çocuk poşu taktığı zaman hapse atıldığında isyan etmeyen bir adamın, bunları yapmaya hakkı yoktur. Yaparsa ben onların karşısına çıkarım. Onların hiçbiri Kürt, Türk kişilik peşinde kimlik peşinde değil. Dizilerde bunlardan geçilmiyor. Hepsinde kırıcı, edici, dominant, egemen, hoyrat ağalar, kadınlar, kişilikli kadınlar... Muhtemelen artık batıda televizyon izlenmiyor... Bozulmaya bayılan bir düzendir bu; büyük yıldız Gülben Ergen, parası için Nesim Malki cinayetinden yargılanan Erol Evcil’in yatak odasından geliyor. Yüzü eğridir. Büyük yıldız Hülya Avşar, usturuplu zinayı savunuyor, koç burcundan bir kadındır. Düzen, bazı kadınların dizlerini kırmak, yerlerde süründürmek için, İbrahim Tatlıses adında bir kabadayı görevlendirmiş durumdadır, kimseden korkmuyor, bir tek Erol Simavi’den korkardı, şimdi o da yok. Düzen, kadın deyince yerde sürünen anlamaktadır. Meltem Cumbul’un dudakları dişlerini örtmeye yetmiyor, dişleri çok seven bir kavim olduk ve bu nedenle her filme koyuyoruz, Abayezid’in dili kayıyor, sözleri anlaşılmıyor ve biz anlamadan nefret eden bir kavimiz, anlaşılmayanı kelam ettiği için teneke teneke para veriyoruz. Ne Kürtçe ve ne Türkçe bilen bir takım türkücüler poşilerini takıp şalvarlarını giyip, keçilerini ve çiğköftelerini alıp, ekranları işgal ettiler, Med TV artık bunlardan çok “Türk” ve çok edeplidir. Bunlar, bütün tarifleri bozmak demektir. Bu düzen ancak böyle ayakta kalabiliyor; sürülere layık televizyonları icat etmiş durumdayız. Buna tarihte “decadence” deniyor. Büyük çöküşteyiz. Röportajın tamamı YeniHarman Dergisi'nde... medyatava Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:02

İLGİLİ HABERLER