Gündem
  • 27.4.2009 16:00

YARSAV BAŞKANI, ADALETBAKANLIĞI'NA SAVAŞ AÇTI

EDA HAN
ANKARA  - Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, yargıç ve savcıların dinleme kararlarıyla gözaltında tutulduğunu savunarak, "Yargıç ve savcılar üzerinde telekulak ve telegözlerin ortadan kaldırılmasını, yargıç güvencesinin sağlanmasını istiyoruz" dedi.
Eminağaoğlu, Ankara Gazeteciler Cemiyeti'nde dinlemelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Telefon dinlemeleri konusunda YARSAV'ın infial yaratmakla suçlandığını belirten Eminağaoğlu, dinlemelerle ile ilgili her gün yeni kararların alındığını söyledi. Bu kararlar karşısında suskun kalmanın imkansız olduğunu ifade eden Eminağaoğlu, "Dolayısıyla bir infial varsa bunu nedeni bizim konuşmamız değil, hukuksuzlukların ortaya dökülmesidir" dedi. Eminağaoğlu, yargıç ve savcılar hakkındaki suç hanesi boş infaz
kabiliyeti bulunmayan iletişim tespit kararları hakkında yaptıkları basın açıklamasına rağmen Adalet Bakanlığı ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın bu konuya bir yanıt vermediğini söyledi. Eminağaoğlu, son alarak bir örgüt iddiasıyla emniyet birimlerinin talebi üzerine bakan onayı ile Adalet Bakanlığı başmüfettişlerince Adana'da bir soruşturmayı yürüten savcılar hakkında Sincan Sulh Ceza Mahkemesi'nden dinleme, izleme, kayda alma, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, teknik araçla izleme, ses ve
görüntü kaydı yapılması konusunda bir karar alındığını açıkladı. Kararın elden alındığını belirten Eminağaoğlu, şöyle konuştu:
"Bu mahkeme yetkili mi? Hayır. Karar kimler hakkında alınıyor? Sadece yargıç ve savcılar hakkında değil, yargıç ve savcı olamayan kişiler hakkında bile adalet müfettişliği karar alabiliyor. Adalet müfettişliği talep ediyor. Yetkisiz yargıçlar karar veriyor. Bu yolla hem savcılar hem de tüm aileleri izleniyor. Sincan Sulh Ceza Mahkemesi'nin olayla ilgi ve yetkisi nedir? Bir yetkilin bu hususu kamuoyuna açıklaması şart. Her gün yeni bir karar. Sayın Bakan yargı kararı diyerek sorumluluğu üzerinden atmaya
çalışıyor. Olay ve iddia ne olursa olsun Sincan'ın bu olayla ilgisi nedir? Bu tablo yargıç güvencesinin bakanlık eliyle yok edildiğini göstermektedir. Bakanlık kaynaklı talepler kolaylıkla ve süratle talep gibi hukuka aykırı biçimde kararmatik niteliğinde sonuçlanabiliyorsa bu tablonun yorumu nedir? Yargıç ve savcılar bu kararlar gibi kararlarla gözaltında tutulmaktadır. Yok edilen yargıç güvencesi sağlanmalı, yargı mensupları bu anlayışa teslim olmamalı, bakanlık yargıç ve savcıları kendi memurları gibi
görme anlayışını terk etmelidir."
Amaçlarının bu kararları sergilemek olmadığını, ivedilikle sorunların çözümünü sağmak olduğunu belirten Eminağaoğlu, "Biz polis devleti değil hukuk devletinin varlığını istiyoruz. Soruşturmaların sahibi polis değil savcılardır. Savcılar polislerin bakışına göre etiketlenmemelidir" diye konuştu.
Eminağaoğlu, 60 yargıç ve savcı hakkında soruşturma konusunda çıkan haberlerin yalanlanmadığını da kaydederek, "Tesadüfi işlemler, yapay ve sanal kurgulardan hareketle, yargıç ve savcılar hakkında soruşturma kural ve ilkeleri de gözetilmeden hukuk dış atılan adımlara son verilmesi için Adalet Bakanlığı'na çağrıda bulunuyoruz. Herkesin hakkını tarafsız ve bağımsız yargı organlarında kolaylıkla arayabilmesi için yargıç ve savcılar üzerinde telekulak ve telegözlerin ortadan kaldırılmasını, yargıç
güvencesinin sağlanmasını istiyoruz" dedi.
Eminağaoğlu, Adalet Bakanlığı'nın onayıyla Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin yürürlüğe girdiği 2007 yılından itibaren yargıç ve savcılar hakkında hukuka ve usule aykırılık taşıyan izleme, dinleme, kayda almaya yönelik kararlar nedeniyle Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı, başkan yardımcıları, birinci sınıf müfettiş ve başmüfettişler hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan adli ve idari yönden işlem yapılması için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'na suç duyurusunda bulundukları söyledi. Eminağaoğlu,
birinci sınıf olmayan müfettiş ve başmüfettişler ile Telekomünikasyon İletişim Başkanı, diğer ilgililer ve bu yolla karar veren yargıçlar hakkında ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını ifade etti.
Konuşmasında Adalet Bakanlığı tarafından hakkında açılan hem idari hem adli soruşturmaya da değinen Eminağaoğlu, adli soruşturma ile ilgili 24 Nisan Cuma günü sunduğu savunmasında Teftiş Kurulu'nun bu konuda yetkisinin olmadığını söylediğini, disiplin soruşturmasında ise dosyanın kapalı olmasının savunma hakkının ihlali olduğunu ve dosya kendisine ibraz edilene kadar savunma yapmayacağını belirttiğini söyledi.
Ergenekon soruşturmasına değinen Eminağaoğlu, ilk iddianamede adının 16, ikinci iddianamede ise 21 yerde verilmesi ile AK Parti'ye açılan kapatma davası işlemlerinin terör örgütü faaliyetiyle örtüşen eylem olarak nitelendirilmesi nedeniyle iddianameyi düzenleyen savcılar ve UYAP kapsamında onaylan başsavcı hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirtti. Eminağaoğlu, "Yargıtay bünyesindeki faaliyeti terör örgütünün ortaya koyduğu iddiasının iddianamede yer verilmesi ve tekrarlanması hukukla izah edilemez.
Hukukun üstünlüğünü amaçlayan yargı organlarının hukuk kullanılarak baskılanmak istenmesi, YARSAV'A yönelik engelleme faaliyetlerinin farklı görünümlerde ortaya çıkması hiçbir demokratik kural ve değerle açıklanamaz" diye konuştu.
Eminağaoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin soru sormak istemesi üzerine soruların yazılı olarak iletilmesini ve daha sonra cevaplayacağını söyledi. Eminağolu'nun bu sözlerine rağmen Vakit gazetesinin muhabiri ısrarlı olarak Ergenekon ile ilgili sorular yöneltti. Eminağaoğlu ise sorulara cevap vermeden salondan ayrıldı.

Güncellenme Tarihi : 14.5.2016 22:40

İLGİLİ HABERLER