Gündem
  • 11.6.2009 15:32

YAZICIOĞLU'NUN SİLAHINI KİM KULLANDI?

Emin Pazarcı'nın yazısı...

Olayın üzerinden neredeyse 2,5 ay geçti.
Kamu vicdanı henüz tatmin edilebilmiş değil. Tersine, "neden" ve "niçin" gibi sorular her geçen gün daha da artıyor
İçinde 15 bin YTL olan çanta halen kayıp. Paralar kimde, belirsiz.
Cep telefonu Sivas'ta bulunmuş, ama telefonun kartı ortada yok.
Olay sırasında İHA muhabirinin telefonla görüşmediği insan kalmamış. "Yetişin, kurtarın bizi" diye bağıra bağıra ölmüş. Buna rağmen, hiçbir sorumlu hakkında soruşturma açılmamış.
BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasından söz ediyorum.
Üstelik, yeni ortaya çıkan korkunç bir gerçek daha var. Olayın hemen ardından Muhsin Yazıcıoğlu'nun silahı kullanılmış. Kazadan hemen sonra belindeki silahla olay yerinde ateş edilmiş.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, "kesin" diyor:
- O silah bir defa kullanılmış. Bunu çok net öğrendik.
BBP'ye ulaşan bilgilere göre, Yazıcıoğlu'nun silahının kullanıldığı konusunda tereddüt yok.
Ancak, kim kullanmış, ne için kullanmış, silahla nereye ateş edilmiş? Bütün bunlar belli değil.

***

Kazanın hemen ardından, o dönemde BBP Genel Sekreteri olan Yalçın Topçu'ya annesi Şahsenem Hanım, "Dikkat et" demiş:
- Oğulcan, bu oğlanı yediler!
Bu, sadece Topçu'nun annesinin düşünceleri değil. Yalçın Topçu, sokakta kime sorarsanız sorun, olay için "Normal bir kaza" diyenin çıkmayacağını söylüyor:
- Ben "Bu bir suikasttır" desem ne fark eder, demesem ne fark eder. Milletin vicdanı bu olay için "suikasttır" diyor.

Topçu peş peşe sıralıyor:
Sivil Havacılık Kurumu tabut uçuruyor.
Kalp hastası bir pilota "uçabilir" izni verilebiliyor.
Kazadan hemen sonra Kayseri Valisi, "Ekipler enkaza ulaştı, Yazıcıoğlu'nun ayağı kırık, hastaneye götürülüyor" diyor. Valilik Genel Sekreterliğini arıyorum.
Onlar da teyit ediyor. Cumhurbaşkanı'nı arıyorum, "Maalesef enkaza ulaşılamadı" cevabını alıyorum.
Aynı anda Devletin Ajansı A.A. valinin ağzından "enkaza ulaşıldı" açıklamasını geçiyor. Bu haber tam 8 gün sonra geri çekiliyor.

Helikopterin sahibi firmanın havacılık lisansı usulüne uygun çıkmıyor.
ELT cihazının üzerindeki seri numarası ile bildirilen seri numarası birbirini tutmuyor.
Enkazı devlet değil, bizim köy temsilcilerimiz buluyor.
Köy temsilcimiz enkazın yerini bildiriyor, oraya giden arama kurtarma ekiplerinin
12 saat sonra kayboldukları ortaya çıkıyor.

Olay sırasında İHA Muhabiri'nin çektiği görüntüler kayboluyor.
En korkuncu da devlet kimseden hesap sormuyor.
Topçu'ya göre, bütün bu yaşananlar tam bir kepazelik. "Biz kan kusup, kızılcık şerbeti içtik" diyor:
- Olayın başından beri "devletle millet karşı karşıya gelmesin", dedik. Bütün olup bitene rağmen sesimizi çıkartmadık. Rahmetli Genel Başkanımız da böyle yapardı. Biz böyle davranıyoruz diye kimse sanmasın ki bu işin peşini bıraktık.

***

BBP, geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'na müracaat etti. İlgili firmadan Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğü'ne, Ulaştırma Bakanlığı'ndan İçişleri Bakanlığı'na kadar bütün sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Helikopterin parçaları da Almanya ve İngiltere'ye götürüldü. Her biri ayrı ayrı inceleniyor.

Cevabı aranan soru şu:

"Olay suikast mi, değil mi?"

BBP'liler suikast varsa suçluların bulunmasını, ihmal varsa sorumluların cezalandırılmasını istiyor. BBP'nin yeni Genel Başkanı Yalçın Topçu, "Biz Özal'ın geride bıraktığı arkadaşlarına benzemeyiz" diyor:

- Ayrık otu temizler gibi araştırıyoruz. Kopartarak, yolarak ilerliyoruz. Sonuna kadar gideceğiz.
Kimle gerekiyorsa ve karşımıza kim çıkarsa onunla hesaplaşacağız!

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 16:57

İLGİLİ HABERLER