Medya
  • 29.11.2002 12:32

YENİ BİR POLEMİĞİN BAŞLANGICI MI?

KAYNAK : Haber Vitrini Deniz Gökçe, Akşam yazarı. Bir zamanlar Serdar Turgut'la yaptıkları polemik medya haberlerinin gündemini işgal etmişti. Turgut o zamanlar Hürriyet'te yazıyordu. Artık Gökçe'yle köşe komşusu. Ancak, Gökçe bugünkü yazısında Serdar Turgut'a kısa bir gönderme yapmadan duramadı... Gökçe'nin felsefeci John Rawls'un ölümünün ardından hem sosyal adalet kavramını tarıştığı, hem de bu vesileyle Serdar Turgut'a dokundurduğu yazı: Rawls öldü, adalet teorisi sağ! Siz okurlar bu satırların yazarını makroekonomik-finansal yazılardan, veya bankacılık, sosyal güvenlik, tarım desteği, bütçe deliği, merkez bankası ve para yaratma gibi konulara olan ilgisinden tanıyorsunuz. Akşam Gazetesi'nin spor sayfalarına da müdavim iseniz, futbol ve basketbol yazılarından tanırsınız. Ama bu yazarın 1980 yılında ABD'de yaptığı Yüksek Lisans Eğitimi ve Ekonomi Doktorası Tezi çerçevesinde, esas uzmanlık alanı gelir dağılımı ve gelir dağılımında adalet konusudur! Serdar Turgut Bey bu konulardaki uzmanlığımdan habersiz olduğundan bu konuları tartışırken oldukça şanssız ve dezavantajlı idi. Ludwig Wittgenstein 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri. Temel tezi: Bertrand Russell'ın yorumunun tersine, filozofların temel görevinin felsefeyi matamatik-mantık bazına indirmek yerine başka şeyler talep ediyor. Kelimelerin aslında anlamı olmadığı tezinden hareket ederek, filozofun temel görevi senaryolar çerçevesinde kelimelerin anlamını ayıklamaktır ki insanlar konuşup anlaşabilsinler diyor. Ancak bazı kelimeler var ki, aşk, sevgi, adalet, eşitlik gibi, bunlara anlam kazandırmak son derece subjektif ve üzerinde anlaşılması zor. Ne olduğu konusunda üzerinde anlaşılması en zor olan bir kavram da sosyal adalet. İşte bu sözün anlamının ayıklanmasına en önemli katkıyı yapmış olan kişilerden biri de John Rawls adlı Harvard Üniversitesi Felsefe Profesörü idi. John Rawls 24 Kasım günü 81 yaşında vefat etti. 1995 yılından bu yana zaten felçli olarak yaşamakta idi. Toprağı bol olsun. Biz bu yüzyılın belki de en önemli filozoflarından biri olan Rawls'a borcumuzu ödemek için bu satırları karalıyoruz. Baltimore 1921 doğumlu Rawls 1943 yılında Princeton Üniversitesi'nden mezun oldu. Doktorasını savaş sonrasında 1950 yılında bitirdi. Princeton, Cornell, Oxford, MIT sonrasında 1979 yılından itibaren Harvard Üniversitesi'ne geçti. Üniversite öğrencisi iken profesyonel beysbol oyuncusu olması da teklif edilmişti. 1971 yılında yayınladığı sosyal adalet teorisi konusundaki 'A Theory of Justice' adlı eseri büyük yankılar yaptı ve tartışmalar başlattı. 1993 yılında yazdığı ikinci kitabı olan 'Political Liberalism' ile de katkılarını zirveye çıkarttı. Rawls adalet kavramına, fırsat eşitliğine çok inanan bir kişi idi. Ama pragmatik bir yaklaşımı da vardı. Anlatılanlara göre bir gün öğrenci doktora tezini savunurken parıltılı bir güneş kendisini rahatsız etmekte gözüne girmektedir. Rawls kendisini öğrenci ile güneşin arasına yerleştirir ve öğrencinin güneş parıltısı nedeni ile dezavantajlı olmasını önler! Rawls'ın felsefi sosyal adalet yaklaşımı da kabaca böyle idi. Rawls 'veil of ignorance' adını verdiği bir kavrama dayanmıştı. Derdi ki eğer biz bugün toplumda bulunduğumuz yerlerden bir an soyutlanır ve bütün maddi manevi varlıklarımız elimizden alınır ve sonra içinde ne pozisyonda olacağımız bilinmeyen bir sistem kurulacağı söylenirse ne tür bir sistem tercih ederiz? Mesela ABD ortamında siz toplumun yeniden kuruluşunda köle mi efendi mi olacağınızı bilemezseniz, gene de kölelik kavramına abone olur musunuz? Veya siz en aç yaşayacaklardan biri olacağınızı bilse idiniz, yeni kurulacak toplumda açlara devlet yardım etmesin der mi idiniz? Rawls böyle ortamlarda en az şanslı olanlara en çok yardım edilmesi ilkesinin topluma hakim olacağı tezini savunmuştu! Şanslı ve zengin cezalandırılmayacak, ama fakir ve şanssıza en çok yardım edilecek, fırsat verilecek! Rawls aşırı dini veya felsefi ideolojiler bir kenara bırakılırsa demokrasinin bu tür sonuçları üretebileceğini, savaşları bile ortadan kaldırabileceğini düşünmekte idi. Gene Harvard profesörü olan R.Nozick ile karşılıklı tezleri 1970'li yıllarda felsefe ve politik felsefede önemli katkılara yol açmıştı. Rawls 'Matematik ve müzikte becerim olmadığı için mecburen felsefeyi seçtim!' dermiş. Felsefe ile demokarisiyi evlendirerek felsefeye çok önemli katkılar yaptığını düşünüyorum. Tabii, mesela Marksist düşünürlerden önemli bir farkı sosyal adalet inancının içinde bireylerin haklarına büyük önem atfetmesindedir! Katkılarının Kant gibi kalıcı olduğu düşünülüyor! Ama bazı kavramlar bazılarının sandığı kadar basit değil! Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:47

İLGİLİ HABERLER