EMİN ÇÖLAŞAN, ERTUĞRUL ÖZKÖK'Ü SUÇLAYAN TUNCAY ÖZKAN'I FENA HAŞLADI : " HAYATTA ' NE OLDUM ' DEMEYECEKSİN ARKADAŞ !
KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Milliyet Gazetesi'nden ayrılıp akşam Gazetesi'ne geçen Tuncay Özkan, önceki gün ertuğrul Özkök hakkında ağır bir yazı kaleme almıştı.Özkan'ın bu yazısına içerleyen Emin Çölaşan,Tuncay Özkan'ı Tayyip Erdoğan'a benzeterek, "Mert adam, yürekli adam, eğer bir sorunu ve eleştirisi varsa bunu o kurumda çalışırken dile getirir. Çatı değiştirince konuşmak, dün ‘‘Bir emriniz var mı’’ diye sorduklarına bugün bindirmek, dün en vıcık ilişkileri yaşadıklarına bugün saldırmak yakışık almaz.Hayatta ‘‘ne oldum’’ demeyeceksin arkadaş!" diye yazdı.
İŞTE ÇÖLAŞAN'IN YAZISI;
Boynuz kulağı geçince
İNSANOĞLUNUN ‘‘kişiliği’’ çok önemli. İnsan vardır, yıllar boyu emrinde çalıştıklarına hep saygıyla bakar. Günün birinde kızsa, onu yetiştirenle arası günün birinde bozulsa bile ağzına diline hakim olur, geçmişe değer verip konuşmaz, saygısızlık etmez.
İnsan vardır, kendisini adam edenlerin değerini bilir, ‘‘adam olduğunu’’ zannedince onlara saldırmaz.
Bu saydıklarım ‘‘insan’’ olmanın temel koşullarından bazılarıdır.
RTE (Recep Tayyip Erdoğan) önceki gece Avrupa seferinden Türkiye'ye gelirken gazeteciler kendisine soruyor:
‘‘Erbakan'ı ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz?..’’
Yanıt çok ilginç:
‘‘Seçimden öyle bir netice ile çıktık ki, aranması gereken biziz. Ben niye arayayım?’’
Oysa aynı RTE bundan bir süre öncesine kadar Necmettin Erbakan'ın yanından ayrılmaz, ‘‘Hocam bana bir emriniz var mı’’ diye sorar, onun bir dediğini iki etmezdi.
O günlerde hepsinin gözleri Necmettin Hocaefendi'nin üzerindeydi... ‘‘Aman bir hata yapmayalım... Aman Hoca kızmasın... Önce Hocamıza danışalım...’’
RTE bu yerlere kimin sayesinde geldi? Onu kim elinden tuttu? Belediye başkanlığını kim verdi? Nutuk atarken, namaz kılarken, içki yasağı koyarken, türban sömürüsü yaparken kimden esinlendi?
Sadece onun değil, bugün Meclis'e soktuğu milli görüş kadrosunun piri, üstadı ve yol göstericisi kimdi? Onu siyasete kim soktu, bu olanakları kendisine kim ihsan etti?
Necmettin Erbakan değil mi?
Şimdi kalkmış ‘‘Aranması gereken biziz, ben niye arayayım’’ diyor.
Ama öte yandan, seçimi kazanınca ilk iş olarak Demirel'i ziyaret ediyor. Niçin?.. Çünkü Erbakan gündemden düşmüş. Tayyip'in gözünde hocaefendi artık yok!..
Çünkü boynuz, kulağı şimdilik geçmiş!
***
Aynı durumu bir süredir bizim medyada yaşıyoruz. Belli gazeteci arkadaşlarımız belli kurumlarda çalışıp bir yerlere gelmeyi başarmışlar. O kurumlarda birileri onların elinden tutmuş, yetki vermiş, köşe vermiş, ekran vermiş ve o arkadaşlarımızı adeta yoktan var etmiş.
Arkadaşlarımız yakın zamana kadar o patronların ve yöneticilerin yanında esas duruşta beklemişler, ‘‘Bana bir emriniz var mı’’ diye sormuşlar, gerektiğinde direktif almışlar.
Daha da ötesi, çalıştıkları kurumların içini dışını iyice öğrenmişler. Onlara sırlar verilmiş, bazı şeyler anlatılmış.
Gün gelmiş, o arkadaşlarımız çalıştıkları kurumdan şu veya bu nedenle ayrılıp başka yerlere geçmişler...
Ve orada eski kurumlarına, kendilerini yetiştiren, en iyi yerlere getiren, en büyük yetki ve sorumluluğu veren, hatta sırlarını emanet eden insanlara -yazılarında ve yorumlarında en ağır biçimde bindirmeye başlamışlar.
İşte bu ayıptır.
Bırakın ‘‘gazetecilik ahlakını’’ falan bir yana, ‘‘insanlık dışı’’ bir olaydır. Medya kavgasına alet edilmesi hiç de gerekmeyen bir durumdur.
Mert adam, yürekli adam, eğer bir sorunu ve eleştirisi varsa bunu o kurumda çalışırken dile getirir. Çatı değiştirince konuşmak, dün ‘‘Bir emriniz var mı’’ diye sorduklarına bugün bindirmek, dün en vıcık ilişkileri yaşadıklarına bugün saldırmak yakışık almaz.
Bazı gazeteci arkadaşlarımızın bu açıdan yaptıkları, aynen Tayyip'in Necmettin Hocaefendi'ye yaptıklarıyla örtüşüyor.
İnsanoğlu ne oldum delisi olmamalı. Bugün iktidarsın... Bugün başka bir gazetenin başındasın veya köşe yazarısın. Tamam, kutlarız ve başarılı olmanı dileriz...
Fakat haddini bilmek, insanlık ölçülerinden sapmamak, geçmişte seni adam edenlere saygısızlık etmemek gerekir.
Boynuz bazen kulağı geçer, bazen de geçtiğini zanneder. Her iki şıkta da, ister siyasetçi olsun ister gazeteci, bu yapılan ayıptır. Önümüzden ne siyasetçiler, ne gazeteciler geldi geçti! Şimdi nerede onlar?
Hayatta ‘‘ne oldum’’ demeyeceksin arkadaş!
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:48