Dünya
  • 4.5.2002 09:50

YUNANİSTAN'IN ASİMİLASYON POLİTİKASI

KAYNAK : Haber Vitrini İSTANBUL - 'Demokrasinin beşiği' olduğunu iddia eden, gerçekte ise dönem dönem Rus sömürgeciliğinin, bazen de batılı imparatorluk kalıntılarının oyuncağı olan Yunanistan'ın, insan hakları ihlalleri konusunda dünya kamuoyunda yeterince teşhir edilemediği ifade edildi. Bu devletin acımasız asimilasyon politikaları sonucu, Türk varlığının, demografik verilere göre, normal nüfus artışıyla 500-600 bin kişiyi bulması gerekirken, günümüzde 120 bin civarında bir Türk kültür varlığının Batı Trakya bölgesinde kalmış durumda olduğu bildirildi. Siyasi gözlemciler, Yunanistan'ın uyguladığı asimilasyon politikalarının daha ziyade, psikolojik olarak yıldırma, güven duygusunu azaltma, insanlar arasındaki güvensizliği aşılama, yaygınlaştırma ve bu şekilde göçe zorlama şeklinde olduğunu ifade ediyor. Buradaki Türk soydaşların büyük kısmının Türkiye'ye diğer kısmının da Avrupa'nın değişik yerlerine ve bunun dışında kalan bir kısmının da Avustralya'ya yerleşmek, göç etmek zorunda kaldığını vurgulayan gözlemciler, buradaki kültürel kimlik savaşının halen devam ettiğini kaydediyor. Siyasi gözlemciler, bölgede kurulmuş olan hükümet dışı organizasyonların isimlerindeki 'Türk' isminin, son yıllarda kaldırılmış olmasına da dikkat çekiyor. Gözlemciler, Batı Trakya Türkleri'nin başlıca resmi temsil organı statülerine sahip olan 3 müftülük (İskeçe, Gümülcine ve Dimetoka) makamının, "kukla müftüler" tarafından işgal altında tutulduğunu belirtiyor. YUNANİSTAN MÜFTÜLÜKLER ÜZERİNDE HAKSIZ TASARRUF UYGULUYOR Gümülcine Müftüsü Hüseyin Mustafa'nın 1984'te, İskeçe Müftüsü Mustafa Hilmi'nin de 1990'da vefatı üzerine, azınlık organlarının girişimiyle, 2345/1920 sayılı kanunun hükümlerine ve ruhuna uygun olarak camilerde seçim yapıldığını hatırlatan gözlemciler, Mehmet Emin Aga'nın İskeçe, İbrahim Şerif'in de Gümülcine Müftüsü olarak seçilerek resmi makamların onayına sunulduğunu, ancak her iki makamın da, 'kukla müftüler' olarak bilinen Mehmet Emin Şinikoğlu ve Meço Cemali tarafından doldurulduğunu bildiriyor. Siyasi gözlemcilere göre, Yunan devleti, azınlığın en önemli kurumları olarak bilinen müftülükler üzerindeki bu haksız tasarrufu, 2345/1920 sayılı "Müftüler ve Başmüftü Seçimiyle, İslam Cemaatlerine Ait Evkaf Gelirlerinin Yönetilmesine Dair Kanun"'u iptal ederek, yerine 182/1991 sayılı "Müftülük Müessesesi ve İlahiyat Okulu Kurulmasına Dair Esasları Düzenleyen Kanun Hükmünde Kararname"yi getirmek suretiyle gerçekleştirdi. Gözlemciler, 182/1991 sayılı yeni düzenlemenin, azınlığın hak ve statülerini güvence altına alan milletlerarası nitelikteki hukuk belgelerinin hükümlerine ve ruhuna uygun olmadığına açıkça delil teşkil ettiğini savunuyor. Siyasi gözlemciler, Türk azınlığın, diğer problemleri hakkında da geçerli olan bu durumun, Lozan Antlaşması'nın, "Azınlıkların Korunması Bölümü"ndeki en önemli maddeyi teşkil eden 37. Madde tarafından adeta yasaklandığını kaydediyor. AZINLIKLARIN KURDUKLARI VAKIF VE DERNEKLERİN DURUMU Azınlık vakıf mal ve mülklerinin idaresinden sorumlu olan Cemaat İdare Heyetleri'nin (CİH) de, bugün kukla üyeler ve başkanları tarafından idare edildiğini öne süren gözlemciler, 1927'de ortaya çıkan "İskeçe Türk Birliği", onu 1928'de izleyen "Gümülcine Türk Gençler Birliği" ve 1936'da kurulan "Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği"nin varlıklarının, 'zararlı faaliyet gösterdikleri' gerekçesiyle, 1988 yılında resmen son verildiğini ifade ediyor. Siyasi gözlemciler, Türklük mitinginin 2. yıldönümü olan 29 Ocak 1989 tarihinde, Yunan gizli teşkilatları tarafından harekete geçirilen çapulcu Yunan fanatiklerinin taşlı-sopalı saldırılarında 30 Türkün yaralandığını, 270 Türk dükkanının da tahrip ve yağma edildiğini bildiriyor. TÜRK ÇOCUKLARININ EĞİTİM HAKKI Batı Trakya Türk çocuklarının eğitim hakkının ve anne-babaların çocuklarını eğitim veren kurumlara (okullara) gönderme hakkının kullanılması görevinin yerine getirilmesinin Yunan makamları tarafından öteden beri engellendiğini vurgulayan siyasi gözlemciler, Türkiye'den görev yapmak üzere gelecek T.C. vatandaşı öğretmenlerin ve yine Türkiye'deki öğretmen okullarından mezun olan Yunan vatandaşı Türk öğretmenlerin azınlık okullarına girişlerinin kapatıldığını hatırlatıyor. Yunanistan'da mecburi eğitim, 6 artı 3 temelinde 9 yıl olarak uygulanırken, Türk azınlık çocukları için bunun 6 yıl (ilkokul) ile sınırlı olduğuna dikkat çeken gözlemciler, Türkçe kitapların muhteva ve sayı itibarıyla yetersizliğinin, azınlık okullarında ihtiyaç duyulan başlıca eksiklik olduğunu kaydediyor. Gözlemciler, bunların yanısıra Batı Trakya Türkleri'nin karşı karşıya oldukları problemlerin, toprak ve arazi gasplarından, seyahat hürriyetinin kısıtlanmasına, tedhiş ve saldırı olaylarına kadar uzadığını bildiriyor. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:44

İLGİLİ HABERLER