Gündem
  • 24.5.2004 12:15

ALAATTİN ÇAKICININ YURDIŞINA KAÇMASINA YARDIM EDEN 1. SINIF EMNİYET MÜDÜRÜ KİM?

SAYGI ÖZTÜRK Alaattin Çakıcı ile ilgili ''yurtdışına kaçtı'' haberlerinin yayılmaya başladığı ilk günlerde, Emniyet Genel Müdürlüğü'ndaki deneyimli polis müdürleri bu durumu ''Çakıcı'nın oyunu'' olarak nitelendirdi. Çakıcı'nın yurtdışına kaçtığı yayılacak, böylece Çakıcı'yı yakalamakla görevli birimler ''nasıl olsa Türkiye'de yok'' düşüncesiyle aramayı gevşetecek, konuyunun üzerine yerine gitmeyecekti. Çakıcı'nın telefon konuşmalarını dinleyen Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi'nde de aynı hava esti. Ancak ne zaman ''Çakıcıyı şu tekne ile kaçırıldı'' denilmeye, kaçanların yakalanıp ifadeleri alınmaya başlandı, sonra hava değişti. Çakıcı, cezaevine girmemek için kaçmıştı. Çakıcı'nın kaçışı hayli büyütüldü. Çünkü, bu kaçış Çakıcı için ''sıradan bir geçiş''ten aslında farkı yok. Kamuoyunda ''çok saygın'' yeri olan bazı kişilerin Çakıcı'nın yanından ayrılmadığı biliniyordu. Çakıcı'nın yanından ayrılmayanlardan birisi de Emniyet'te önemli bir ağırlığı olan 1.Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde olan kişiydi. EMNİYET MÜDÜRÜ M. BEY Çakıcı'nın yurtdışına çıkışına yardımcı olanın yalnız Sinan Engin olduğunu sanmayın. Emniyet Genel Müdürlüğü, Çakıcı'nın yakın dostu Emniyet Müdürü M.'nin kaçıştaki rolünü biliyor. Çok şey bilen, Emniyet'in mevcut kadroları üzerinde de hayli etkili olan M.'nin adı şimdi hiç anılmıyor, kaçıştaki rolü hiç gündeme getirilmiyor. Aynı Emniyet Müdürü'nün adı geçmişte de sıkça gündeme gelmiş, bir kumarhane sahibinden yazlık aldığı iddiası basında yer almıştı. Bu arada, Çakıcı'nın gitmeden önce sağlık kontrolünden geçtiğini de belirtelim. Nerede mi? Erol Evcil ile birlikte ''gizli'' sahibi olduğu Ege bölgesindeki hastanede... Evcil ve Çakıcı'nın hastane sahibi olduğunu da ilk kez bu köşenin okurları öğreniyor... İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu açıklamalarında ''Emniyet içindeki köstebek olabileceğini'' belirtiyor. Bakan ''Olayla bağlantılı olan Emniyet mensuplarının isimlerini bana getirin'' dese önemli bir adım atmış olacak, Emniyet içindeki bazı uzantılar belgelerle ortaya çıkacak. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü'nün birçok olayda olduğu gibi bu konuda da çifte standart uyguladığı hemen başta ortaya çıkıyor. Mahkemeye giden bir belgenin, 40 gün sonra basında yer almasından bir şube müdürünü sorumlu tutan ve o yüzden ''meslekten çıkaran'' anlayış, aynı duyarlılığı başka mensupları için göstermemesi de şaşırtıcı. YASALARDAN HABERİNİZ YOK MU? Basında, Çakıcı'nın kaçışıyla ilgili değerlendirmeler sıkça yapılıyor ama Avrupa Birliği'ne uyum amacıyla çıkarılan, polisin elini/-kolunu bağlayan düzenlemelerden söz eden yok. Avrupa Birliği ''vur'' deyince, Türkiye ''öldürüyor'' ve işleri içinden çıkılmaz hale getiriyor. Yargıtay, çakıcı hakkındaki mahkumiyet kararını onayladı. Peki, polisin eline ''yakalayın'' yazısı gelmeden polis Çakıcı'yı yakalayabilir mi? İşte bu konuyu Emniyet Genel Müdürlüğü'nün deneyimli bir bürokratına sordum. Meğer bu konuda polisin çok büyük sıkıntısı varmış. Adeta nefes almadan konuşmaya başladı: ''Bırakın elime savcılıktan 'yakalayın' emri gelmeden, Çakıcı'yı uzaktan izlememiz bile yasaya göre mümkün değil. Eğer, Çakıcı izlediğimiz konusunda bir şikayette bulunsa, mahkeme kararı olmadan izleyen ve izletenler suçlu olur. Açıkçası kimse risk almak istemiyor. Eğer risk alabilen, motive edilen bir polis olsak, Çakıcı'nın kaçması mümkün olamazdı. Motive edilmeyen, moralli bir biçimde çalışmayan polis, Çakıcı'yı kaçırmamak için niçin kendisine zor duruma düşürecek bir adım atsın.'' ''Nasıl yani?'' demeyin. Mevcut yasaya göre ''gecikmesinde sakıncalı olan hallerde bile mahkeme kararı olmadan kimnsenin üstünü arayamazsın, gözaltına alamazsın.'' Yani, Çakıcı gözünüzün önünde denize açılsa bile ''hopp, nereye gidiyorsun, senin hakkında kesinleşmiş mahkumiyetin var, kaçamazsın'' deyip onu yakalamaya kalkışamazsın. Bunun için mutlaka elinizde mahkeme kararı olması gerekiyor. Böyle bir düzenleme olmadığına göre Çakıcı'nın gidişine de engel olamazsınız. Çakıcı'nın o an kaçacağını bilseniz bile gitmesine engel olamazsınız. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanı Hüseyin Özalp, Danıştay tarafından bazı maddeleri iptal edilen ''Arama Yönetmeliği''nin eksiksiz bir biçimde çıkarılması için çaba gösteriyor. Geçmişte Kaçakçılık Dairesi Başkanlığı'nın başlattığı ve günümüzde de devam eden ''hukuk seminerleri''nde bilim adamları konuşuyor. Savcılar, hakimler, jandarma, emniyet yetkilileri, avukatlar sorunlarını ortaya koyuyor, bunların giderilmesi için çaba gösterilmesini istiyorlar. Ancak, ''gecikmesinde sakıncalı olan hallerde'' bile mahkeme kararının istenmesi, uygulayıcılara göre çok büyük sorunlar yaratıyor. Konuştuğum bir savcı, ''polis örneğin gece ciddi bir olayla karşılaşsa bile 3 saatten önce yazılı emir veremeyiz'' diyor. O da bu durumdan şikayetçi. Biz de ortasını bir türlü bulamıyoruz. Avrupa Birliği'ne uyum yasalarında Türkiye ya yetkinin dozunu kaçırıyor, ya da yetkilileri tümden yok ediyor. ''Uç'' yasalar çıkarılıyor. İşte bu aşama konuştuğum yetkililer ''Biz Avrupa Birliği ülkelerindeki polislerden fazla bir yetkiye sahip olalım isteğinde değiliz. Örneğin Fransa'da, Almanya'da yasalar polise ne yetki veriyorsa, aynısı hatta biraz daha azı bize verilsin'' dedi. Bir örnek verdi. Örneğin Türkiye'de gözaltına alınan kişi avukatıyla hemen görüştürülüyor. Oysa batı ülkelerinde savcı, bazı suç kanıtlarının karartılmaması, operasyonun duyulmaması için avukatla görüşmeye belli bir süre izin vermeyebilir. Biz böyle bir şey mümkün değil. İZİNLİ BİLE ARANAMAZ Hakkınızda bir şikayet var. Polis bir gece yarısı evinizin çevresini sardı. Her türlü önlem alındı. Siz, kapıya çıkıp ''hayırdır'' diyorsunuz. Emniyet yetkilisi ''hakkınızda şikayet olduğunu, evde aramak yapacaklarını'' söylüyor. Ev sahibi olarak, hakkınızdaki şikayete şaşırıp kalıyorsunuz. Emniyet yetkilisine ''buyurun evime arama yapın. Konuya-komşuya daha fazla rezil olmayayım'' diyebilirsiniz. İşte bu davet üzerine polisin evinize girip arama yapacağını sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Polisi kolundan çekseniz bile içeriye girmez. Siz ''gelin benim iznimle evde arama yapıldığına ilişkin yazı yazıp imzalayayım'' diyorsunuz. Polis yine içeriye giremez. Mutlaka ve mutlaka mahkemeden arama yapabilmesi için karar çıkarılması gerekiyor. ÇAKICI NASIL GİTMESİN Yargıtay'ın, Çakıcı'nın mahkumiyetini onaylamasından sonra, bu kişinin kaçmaması için Emniyet önlem alabilir miydi? Konuştuğum bazı müdürler ''Belli meydanlara kamera koyar herkesi izlettirebililirsiniz. Ama, sadece bir kişi için kameralı takip yasaya göre yapamazsın. Çakıcı'nın yakalanması için Emniyet'e yazı gelmeden bu kişiyi takip altında bulundurmanız da suç. Polis, kendrisini niçin riske atsın'' dediler. Yani, kaçışın mevcut yasalar dikkate alındığında son derece doğal olduğunu vurguladılar. Peki, polis, ''Polislik yapsaydı'' Çakıcı'nın kaçışına engel olabilir miydi? Konuştuğum ünlü bir polis müdürünün cevabı şöyle oldu: ''Evet, Çakıcı'nın kaçışını çok rahatlıkla engelleyebilirdik. En basit bir yöntemi söyleyeyim, Çakıcı'la birisini kavga ettirir gözaltına alırdık. Ama artık böyle yapmamız istenmiyor. O zaman Çakıcı'ya güle güle...'' Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:16

İLGİLİ HABERLER