Medya
  • 29.7.2003 02:39

BAĞDAT'TA BULUNAN HÜRRİYET GAZETESİ YAZARLARI BİRA İSTEDİKLERİ KIZIN " AMCA AŞK İSTER MİSİN " SÖZÜNÜ YANLIŞ ANLADILAR

ANKARA/Hürriyet Gazetesi yazarları Yalçın Doğan ve Özdemir İnce, Bağdat'ta yaşadıkları olayları yazdı. İnce ve Doğan, bira istedikleri otel görevlisi kızın kendilerine " Amca aşk istermisin " diye sorduğunda " Biz yaşlıyız olmaz " dediklerini yazdılar.Oysa kız aşktan başka birşey kastetmişti. İŞTE ÖZDEMİR İNCE'NİN YAZISI Irak'a kuşkusuz yas ve ağıt yaraşır. Ama neden gülkurusunun rengi? Çünkü kuzeyden güneye yolculuğumuzda ‘‘gülkurusu’’ bütün yapılara sıvanmıştı. Yeryüzünün en kalın, en yoğun toprağı üzerinde toprak rengi evler... Bağdat'ın dış mahallelerinde ev bahçelerinden yükselen hurma ağaçları arasında gülkurusunun egemenliği... Gülkurusu için kaderin rengi diyemeyeceğim, çünkü yaşadıkları koşulların ağırlığına karşın hüzünlü Irak erkeği görmedim. Payı var, ama her aksaklığı İslam'a yüklemek gaddarlık olur. Binbir Gece'nin Bağdat'ı 13. yüzyılda Moğol istilasıyla sona erdi ve Bağdat daha sonra belini asla doğrultamadı. Bağdat'ın sırtı yere değmişken, Irak ayağa kalkamaz! Iraklı kadınlara gelince: Dün sabah hastanelerin önünde gördüm; pikapların arkasında yolculuk ediyorlardı. Kimisi buruşuk sigara paketi gibi, kimisi cıncık gibi pırıl pırıl... ŞANLI HOTEL FİLİSTİN! Konaklama parasını peşin alıyor. ‘‘Bara beşin, kırmızı meşin!’’ Otelin mitosu öylesine ezici ki ‘‘Su akıyor mu, asansör çalışıyor mu, her zaman sıcak su var mı?’’ diye soru sormak aklımın ucundan bile geçmiyor. Arkadaşlarla birlikte üç oda bulabilmeme şaşıyorum ve asker kışlasına girercesine geçtiğim barikatları, yoklamaları hemen unutuyorum. Yaşlı hamallara benzeyen asansörler vızır vızır çalışıyor. ‘‘Dikkat! Yüzme havuzuna, tenis kortlarına gitmek istiyorsanız karşıdaki asansörlere binin lütfen!!!!’’ Geniş çalışma masası, görkemli odada ‘‘mihrap yerinde’’ havası. Hela-bide ikilisi banyodan ayrı. Fransız etkisi. Ama helada lamba yok! Banyoda akşama doğru su sicim gibi. Sabahleyin 7.30'a kadar sıcak su yok. Resepsiyona soruyorum: ‘‘Banyo almak istiyorsanız size aşağı katlardan bir oda açalım’’ diyorlar. Peki kardeşim, açmayı önerdiğiniz odayı geldiğimde neden vermediniz bana? BİRA TAŞERONLARI Odada buzdolabı var ama bomboş. Kat görevlisinden bira göndertmesini istedim. Otel dışını gösterdi. Acaba otelde içki içmek yasak mı demek istiyordu? Hayır, demek istemiyor. Buzdolabını doldurmak istiyorsanız, hedef oda servisi. Telefonun öteki ucundaki kadın sesi bana İtalyan mıyım diye soruyor. Hayır Türk'üm. Ses, ‘‘Ben Türkleri ve Türkşeyi severem’’ diyor. Sonra bana ‘‘Amca’’ diye sesleniyor. Ankara'nın Aşağı Ayrancı'sını severmiş. Bir büyük şişe su, iki Pepsi Cola, iki teneke bira istiyorum. Yarım saat sonra siyah renkli bir pazar poşetinin içinden ısmarladığım şeyler çıkıyor. Nedense bu dikkatimi çekmiyor. Adama önceden hazırladığım 1 doları bahşiş olarak veriyorum. ‘‘La, diyor, lazım vermek yeddi buşuk dular, çünkü aldım ben dışardaki büfeden.’’ Hotel Filistin, müşterilerinin taleplerini taşeronlarla karşılıyor. Adama 8 dolar veriyorum. Temenna çakıp gidiyor. Başka emrim varsa, emre hazırmış... YAŞLILAR DA AŞK YİR... Adam çıkar çıkmaz telefon çalıyor. ‘‘Mallar geldi mi abi?’’ Mallar gelmiştir. ‘‘Başka bir şey lazım mı abi?’’ Lazım değil! ‘‘Amca aşk ister misin?’’ Bizden geçti kızım, bende yaş var tam altmış yeddi. Ben yaşlı bir adamım. ‘‘Yaşlılar da aşk yir.’’ Lahavle. ‘‘Beki ben genne ararım.’’ İki saat sonra gene telefon. ‘‘Amca benim iş bitiyor, aşk lazımsa odana göndereyim.’’ Anlıyorum birden: Kızcağız ‘‘Aşk’’ demiyor, ‘‘Aş’’ diyor. Odamda yemek istersem odama yemek gönderecek... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:24

İLGİLİ HABERLER