Sağlık
  • 3.7.2002 21:15

BM AIDS KOMİSYONU RAPORU'NA GÖRE, 2020 YILINA KADAR AIDS'TEN 68 MİLYON KİŞİ ÖLECEK

KAYNAK : Haber Vitrini NEW YORK - Dünyada yaklaşık 40 milyonun üzerinde AİDS'li bulunduğu ve 2020 yılına kadar hastalıktan 68 milyon kişinin öleceği öne sürüldü. Peter Piot başkanlığındaki BM AIDS Komisyonu (UNAIDS) tarafından hazırlanan ve İspanya'nın Barselona şehrinde toplanacak 14. Uluslararası AIDS Konferansı öncesinde yayınlanan rapora göre, 2020 yılına kadar bu hastalıktan, dünyada 68 milyon kişi hayatını kaybedecek. Raporda, dünyada en çok AIDS'linin Afrika kıtasında yaşadığı ve bunların sayısının 28.5 milyonu bulduğu belirtilerek, AIDS'in en yaygın olduğu ülkeler olarak Botswana ve Zimbabwe sıralanıyor. Rapora göre, Afrika'yı, 5.6 milyon AIDS'li ile Güneydoğu Asya ülkeleri izliyor. Doğu ve Orta Asya ülkelerinde ise toplam 2 milyon AIDS'li var. Amerika kıtasındaki AIDS'lilerin toplam sayısı ise 2.87 milyon. Bunların dağılımı da şöyle: Kuzey Amerika 950 bin, Karayipler 420 bin, Latin Amerika ülkeleri 1.5 milyon. En az AIDS'li ise Okyanusya'da. Bu kıtada sadece 15 bin AIDS'li olduğu Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tespit edildi. Türkiye ise AIDS'li sayısının nüfusa oranının binde 1'den az olduğu ülkeler arasında. Son 20 yıl içinde AIDS'ten 13 milyon kişinin öldüğü vurgulanan raporda, Doğu Avrupa'da AIDS'in en hızlı yayıldığı ülkenin ise Rusya olduğu kaydedildi. HIV/AIDS'İN BULAŞMA YOLLARI Diğer taraftan, risk gruplarına göre HIV/AIDS olguları incelendiğinde, yüzde 46.3 heteroseksüel, yüzde 9.48 damar içi madde kullananlar, yüzde 9 homoseksüel, yüzde 5.5 kan nakli (yüzde 1.5 hemofili hastaları, yüzde 4 diğer) yolu ile, yüzde 0.85 anneden bebeğe geçiş, yüzde 28.1 ise bilinmeyenlerden oluştuğu görülüyor. CİNSEL YOLLA BULAŞMA Uzmanlar, HIV enfeksiyonunun en önemli bulaşma yolunun cinsel temas olduğunu belirterek, HIV/AIDS'in her türlü cinsel temasla (homoseksüel, heteroseksüel, vajinal, oral, anal) bulaştığını bildiriyor. Semen (meni) veya kanla temasa sebep olabilecek her türlü cinsel etkinlikte bulaşma riski bulunduğunu vurgulayan uzmanlar, bulaşma için, HIV (+) kişi ile yapılan tek bir cinsel temasın bile yeterli olduğunu kaydediyor. Uzmanlar, cinsel temas sırasında prezervatif (kondom, kılıf) kullanılmasının koruyuculuğunun, kondomun lateks olması, doğru ve sürekli kullanılması, yırtık ve delik olmaması kaydıyla ispatlandığını belirtiyor. KAN ÜRÜNLERİNDE RİSK Kanda virüsün yoğun miktarda bulunması sebebiyle, virüsü taşıyan kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile hastalığın bulaşabildiğini ifade eden uzmanlar, 1985 yılında antikor testlerinin bulunması ile, dünyanın her yerinde kan ve kan ürünlerinin hastaya verilmeden önce HIV yönünden test edilmesinin mecburi kılındığını hatırlatıyor. Türkiye'de 1987 yılından beri tüm kan ve kan ürünlerine ELISA yöntemi ile antikor tespit edildikten sonra hastaya verildiğini söyleyen uzmanlar, bu sebeple kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmanın azalmış gözüktüğünü bildiriyor. Uzmanlar, damar içi madde kullanımı alışkanlığının önlenmesi, tedavi edilmesi, ortak enjektör kullanımı risklerinin anlatılmasının, bu grup hastalarda HIV bulaşma riskini azalttığını vurguluyor. Bazı Avrupa ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri'nde devlet tarafından temiz enjektör dağıtım programları uygulandığını kaydeden uzmanlar, çalışmalarda önemli ölçüde başarı sağlandığını belirtiyor. ANNEDEN BEBEĞE BULAŞMA HIV'in, gebelik süresince, doğum sırasında ve postpartum (doğum sonrası) dönemde emzirmekle bebeğe geçebildiğine dikkat çeken uzmanlar, bu oranı yüzde 20-30 olarak açıkladı. Uzmanlar, HIV (+) anneye gebeliğinin son üç ayında, doğumdan sonra da bebeğe antiretroviral tedavi başlanır ve elektif sezaryen uygulanırsa, bu oranın yüzde 8-10'lara düşebildiğini bildiriyor. Eğer kadın HIV (+) ise doğum kontrol yöntemleri öğretilmeye çalışıldığını vurgulayan uzmanlar, buna rağmen gebe kalan HIV (+) kadınlara erken dönemde kürtaj yapılmasının pek çok ülke tarafından kabul edildiğini hatırlatıyor. Sağlık personeline, kan ile bulaşmış vücut sıvılarıyla temas sonucunda HIV'in geçişinin mümkün olduğunu söyleyen uzmanlar, korunmak için, tüm hastaların kan ve diğer vücut sıvılarının potansiyel enfekte kabul edilerek evrensel tedbirlere uyularak çalışılması gerektiğini kaydediyor. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:21

İLGİLİ HABERLER