Gündem
  • 7.10.2005 10:57

BÜYÜKANIT, AB''YE ''SERT'' GELİR Mİ?

TERCÜMAN YAZARI ŞAMİL TAYYAR''IN YAZISI: Seçime giden yol haritası TÜRKİYE, nihayet AB ile müzakere masasına oturdu. Kuşkusuz, bu gelişme, “medeniyetler buluşması” ve “Güçlü Türkiye” hedefi için önemli bir adımdır. Ama bu yolun tuzaklarla dolu olduğu da biliniyor. Eski bir yazımda, “turpun büyüğü heybede” demiştim. Heybe kurcalandıkça, Türkiye’nin tansiyonu yükselecektir. Elbette, bu atmosferin, siyaseti etkilememesi düşünülemez. 3 Ekim kararı iktidar partisinin yelkenlerini ne kadar doldurduysa, heybedeki her turp da ağzının tadını kaçıracaktır. Bu durumda; AK Parti erken seçim kararı alarak siyasi konjonktürü lehine çevirip, sevinç çığlıklarını oya tahvil edebilir mi? AK Parti’nin Kızılcahamam toplantısında geliştirilen strateji, bu ihtimali ortadan kaldırıyor. Buna göre; yıl sonuna kadar tüm belde, gelecek yılın ilk 6 ayında ise tüm ilçe ve il teşkilât seçimleri tamamlanacak. 2. Olağan Büyük Kongre için düşünülen takvim ise 2006 yılının sonbaharı. Başbakan Erdoğan, bu dönemde yaşanacak olası teşkilât kavgalarını önlemek için de milletvekillerini aday yoklamasından muaf tuttu. Milletvekillerine, “Seçimlerde aday tespiti yapılırken sizler yoklamaya girmeyeceksiniz” dedi. Seçime giden yol haritasının diğer önemli başlığı ise AB müzakere süreciydi. Bu süreçteki bazı konuların, başlarını ağrıtacağını onlar da biliyorlar. 35 başlıkta toplanan müzakere konularından “Bilim ve Araştırma”, “Eğitim ve Kültür”, “Kamu İhaleleri”, “Rekabet Politikası”, “Şirketler Hukuku” ve “Tarım”, ilk gündem başlıkları. Riskleri değerlendiren iktidar partisi, özellikle tarım ve eğitim konularında yeni tartışmaları kaçınılmaz görüyor. Ancak Başbakan Erdoğan, 2007 yılı sonuna kadar tüm köyleri su ve yola kavuşturarak tarımdaki krizin aşılacağını düşünüyor. Eğitim alanında ise iki hamleyle rüzgârın tersine estirileceği varsayılıyor. Daha önce tepkiler nedeniyle askıya alınan YÖK’ün yeniden yapılandırılması ve meslek liselerine yönelik farklı katsayı uygulamasının kaldırılması planlanıyor. Başka bir ifadeyle, AK Parti, “A” planını 2007 yılı Ekim ayında normal seçime göre planlamış. Ama yolculukta insanın başına ne geleceğini kim bilebilir? Büyükanıt, AB’ye ‘sert’ gelir mi? İKTİDAR partisinin planı, milletvekili seçimlerini zamanında yapmak ama menzile varmadan önce bir kritik seçim, bir de nöbet değişikliği var. 2006 Ağustos’unda Genelkurmay’a yeni Başkan atanacak, 2007 Nisan’ında yeni Cumhurbaşkanı seçilecek. Bazı milletvekilleri, şimdiden sohbet konusu yapmaya başladı: “Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt, emekliye sevk edilebilir.” Malum... Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün görev süresi, gelecek ağustosta doluyor. Teamüllere göre, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, yeni Genelkurmay Başkanı olacak. Tabii, bunun istisnaları da var. Yakın tarihte Orgeneral Necdet Öztorun, Özal tarafından, Muhittin Fisunoğlu, Çiller tarafından emekliye sevk edilmişti. Bu senaryonun sahipleri şu gerekçeyi öne sürüyor: “Komutanlar arasında genelde fark yoktur. Ama Büyükanıt Paşa üslup olarak daha sert. Bu yaklaşımı hem AB müzakere sürecini, hem devletteki uyumu olumsuz etkileyebilir. Cumhurbaşkanlığı seçimi daha kolay geçebilir.” Benim darbecim senin darbecini döver BİR süredir yine darbe senaryoları yazanlar var. Fikren aciz, korkak, sorumsuz ve hazımsızların zaman zaman başvurduğu bir yoldur bu. Siyasetin merkezine askeri oturtup, sorumluluktan kaçarlar. Ama tarihten ders almadıkları bir nokta var; asker konuştuğu zaman kimin kulak zarının yırtılacağı belli olmaz. Ne var ki, çözümü demokraside aramak yerine asker dipçiğinde arayanlar sağda da var, solda da... Öyle anlaşılıyor ki, jöle zeminli siyaset, ideolojileri yelpazenin bir ucundan diğer ucuna kaydırırken, değerler birbirine karışmış. Bakın, solcu Tarık Akan ne diyor? 27 Mayıs iyi, 12 Mart kötü, 28 Şubat iyi. Bazı muhalif ülkücüler, “Haydi asker göreve” diyor. Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Gül ve çok sayıda bakan, 12 Eylül Paşası Nurettin Ersin’in cenazesinde saf tutuyor, 12 Eylül mağdurları Demirel, Ecevit, Baykal ortada yok. Peki, yarın bir 28 Şubat Paşası’na hak vaki olursa Erdoğan ve Gül, cenaze namazına katılır mı? Ben sanmıyorum. Ya, Demirel? Kanımca koşa koşa gider. Yâni, benim darbecim senin darbecini döver... Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:57

İLGİLİ HABERLER