Medya
  • 1.11.2003 13:18

CAN DÜNDAR, UMUR TALU İLE POLEMİĞE SON NOKTAYI KOYDU...

CAN DÜNDAR/ MİLLİYET POLEMİK Kavgacı bir çocuk değildim pek... Bugün erkekler arası futbol sohbetlerinde hissettiğime benzer bir dışlanmışlık içinde büyüdüm o yüzden de... Okul bahçesinde, bir cengaver hevesiyle, kan ter içinde dövüşüp güreşenleri hayretle seyrederdim; herhalde onlar da beni... En iyi arkadaşımla o seyirlerden birinde dost olduk. O da benim gibi sessiz, sakin bir çocuktu. Spor yapar, mandolin çalar, kitap okurduk. Mahallenin kavgacı takımı rahatsız oldu bundan... Bugün düşünüyorum da, belki de o ortamda bile dost olunabileceği, sorunların kavgasız küfürsüz de çözülebileceği görülürse, varlık nedenlerini, hükümranlık zeminlerini yitireceklerdi. İlginç bir çare buldular: Bir yolunu bulup bizi birbirimizle kavga ettirdiler. O tuzakta bir dost yitirdim ben; o günden beri de kavgayı, polemiği sevmem. * * * Şu ''kavgacı'' medya ortamında kiminle polemiğe girmezsin deseler en başa yazacağım birkaç isimden biridir Umur Talu... Hayata aynı pencereden bakıp aynı manzarayı yazdığımız çok olmuştur. Yine aynı konuda kalem oynattık geçenlerde... Mevzu, genç bir gazeteci arkadaşımızın, Sinan Kara'nın yazdıklarından ötürü hapse girmesi... Çoğu meslektaşımız susarken buna ben de tepki göstermişim, Umur Talu da... Kara'nın içeri düşmesine neden olan yasa RTÜK... Yasa konusunda çoğu meslektaşımız - susmak ne kelime - alkış tutar, hatta baskı yaparken; biz Umur'la eleştirenler arasında olmuşuz. Peki bugün o susanlar mı polemiğe girdiğimiz; yasaya alkış tutanlar mı? Hayır, onların el ovuşturarak izleyeceği bir polemikte biz Umur Talu'yla ''Sen az yazdın, ben çok; ben erken yazdım, sen geç'' oyunu oynuyoruz. (Bkz. 30 Ekim tarihli Sabah gazetesi...) * * * Oysa Umur Talu bilmez mi o dönem başkan yardımcılığını yaptığım Çağdaş Gazeteciler Derneği'yle yasanın sakıncalarını anlatmak üzere Cumhurbaşkanı'na çıktığımızı, bildiriler yayımladığımızı... Meclis'ten hiç umudumuz kalmadığından, yasanın çıktığı gün yazdığım yasa karşıtı yazının öncelikle Köşk'ü, sonra bu konuda son sözü söyleyecek Anayasa Mahkemesi'ni hedeflediğini... Nitekim Meclis yasayı onayladıktan 6 gün sonra Cumhurbaşkanı'nın iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunu ve orada bazı hükümlerinin yürütmesinin durdurulduğunu... Gazetelerde ''Bu konuda yazı yazılmayacak'' diye ''grup kararı'' filan alınmadığını, olsa olsa yazarların istikbal kaygısıyla karışık bir özdenetim mekanizmasıyla suskunluğa gömüldüğünü, o suskunluk yüzünden bugünlere, sürgünlere gelindiğini... Bilir elbet!.. Ama çoğu zaman ''bataklıktaki gül''ü kurutmak, ''bataklığı'' kurutmaktan kolay gelir. * * * Ne diyordum: Çocukken de sevmezdim itiş kakışı... Kendim gibi bildiğim bir arkadaşımla, saçma bir nedenden kavga ettirdiler bizi... O tuzakta bir dost yitirdim ben; o zamandan beri, kavgayı, polemiği sevmem. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:58

İLGİLİ HABERLER