Gündem
  • 6.9.2002 10:53

CENGİZ ÇANDAR,AK PARTİ-CHP YARIŞININ MR'INI ÇEKTİ...

KAYNAK : Haber Vitrini AK Parti-CHP yarışının 'MR'ı... 3 Kasım seçimlerinin bugüne dek yapılan seçimlerden çok farklı bir ortamda cereyan edeceğinden hareketle, sonuçlarını tahminin en zor seçim olacağı, üzerinde neredeyse 'konsansüs' sağlanmış bir konu. Sonuçlarının tahmininin zorluğu bir yana, seçimlere birkaç günü kalana, hatta 'seçmen' sandık başına gidene dek kimin nasıl ve nereye oy vereceği bir dizi 'değişken'e bağlı olduğu için, hangi partilerin '3 Kasım vartası'nı atlatacağı bir kesinlik kazanmayacak. Nitekim, kamuoyu yoklamaları da haftadan haftaya çarpıcı değişiklikleri yansıtıyor. Bunlar arasında, en dikkate değer kabul edilenler arasında sayılan Deutsche Bank'ın yaptırdığı 'seçim anketi' bile böyle. Deutsche Bank'ın Konda araştırma şirketi tarafından Türkiye'nin 7 bölgesinde 2400 kişi üzerinde gerçekleştirdiği anket sonuçları 'seçmen'deki 'değişme eğilimi'ni ortaya koyuyor. Şu an için 'değişmemiş' görünen tek olgu, AK Parti'nin birinci sırayı koruduğu olgusu, ama bu dahi bir 'mutlak olgu' gibi gözükmüyor. O dahi 3 Kasım'a kadar değişebilir. Son Deutsche Bank-Konda Ağustos anketinde AK Parti yüzde 24.6 ile birinci. CHP, (Kemal Derviş faktörü ile) yüzde 14.2 ile, barajı aşabilecek olan ikinci parti. Temmuz anketinde AK Parti, yüzde 19.0 iken, CHP yüzde 6.9 çıkmıştı. Buna karşılık, DYP ilkinde 9.5 iken, ikincisinde 8.8; MHP ise ilkinde 10.0 iken ikincisinde 6.1 ile düşüş kaydetmiş görünüyorlar. YTP, Temmuz'daki 7.5'tan Ağustos'ta 4.0'a gerilemiş vaziyette. Kararsızlar ise yüzde 25.4'den yüzde 20.1'e inmiş. DSP, istikrarlı bir 'düşük profil' çiziyor. Yüzde 2.1'den 1.1'e düşmüş. ANAP, 'feci düşüş' halinde; yüzde 7.5'tan yüzde 3.7'ye. Tablo, 3 Kasım'a doğru, AK Parti ile CHP'nin çekişeceğini; AK Parti'nin 'birinciliği'nin 'çantada keklik' olmadığını anlatıyor. 3 Kasım'da en fazla dört, muhtemelen 3, yabana atılmayacak bir ihtimalle 2 partili bir yapının ortaya çıkacağını anlatıyor. Bu yönüyle, 3 Kasım, 'siyasi parçalanma'nın ortadan kalkma süreci açısından, daha önce vurguladığımız 'olumlu adım' özelliği taşıyacak ve 12 Eylül 1980'den beri hareket halinde olan bu 'siyasi parçalanma süreci'ni 'ters yöne' çevirecek gibi. AK Parti'nin 'birinciliği' niçin garantide değil? 'Nedenleri'ne geçelim: Ankete göre, AK Parti diyenlerin sadece yüzde 21.1'i, AK Parti'nin 'ekonomiyi düzeltebileceği'ni düşünüyormuş. Bu oran, AK Parti'ye oy verme eğilimindeki seçmen oranına göre 3.5 puan daha düşük. Bu arada, AK Parti oylarının yüzde 43'ü 'Bu kez de onu deneyelim' diyenlerden oluşuyormuş. Bu, AK Parti diyenlerin yarısına yakınının, AK Parti açısından bir 'sabit değer' oluşturmadığı ve 3 Kasım'a dek 'değişebilirlik ihtimali'ni barındırdığı anlamına geliyor. Bu arada, 1999'da MHP'ye oy verenlerin yüzde 33'ü yani üçte biri, ANAP'ı seçenlerin ise yüzde 26'sı yani dörtte biri, bu kez, AK Parti diyorlar. Bu arada, AK Parti diyen seçmenin yüzde 53'ü AB'ye girişi destekliyor. Yarıya yakın bir oran. MHP'de ise bu rakam yüzde 48. Oysa, HADEP seçmeninde yüzde 91; CHP seçmeninde yüzde 83, ANAP ve YTP'de yüzde 80. Bu rakamlar, AK Parti'nin nasıl bir 'sosyolojik profil'e oturmakta olduğu konusunda ipucu verdiği oranda ilginç. Bu 'profil'i, AK Parti'ye milletvekili adaylığı başvurusunda bulunanlarda da görebilmek mümkün. Birinci sırada Refah Partisi kökenliler 273 kişi ile yer alırken, Fazilet Partisi ve Saadet Partisi'nde siyaset yapmış olan 173 kişi ikinci sırada. 'Milli Görüş' kökeni, AK Parti'nin aday adaylarında 446 kişiyle önde. Eski ANAP'lılar (muhtemelen muhafazakar kanattan olanlar) 163 kişiyle ilk grubu izliyor. Eski DYP'li 93, eski MHP'li 38 kişi bunların ardında sıralanıyor. Eski DSP'li 14, BBP'li 9, DTP'li 2, CHP'li 1 kişi, AK Parti aday adayları arasında. Bu hal, AK Parti'nin 'merkez sağ'a yerleşme iddiasında 'sorun'a yol açabilecek ya da varolan sorunlara bir yeni ek oluşturacak özellikte. Ankete dönersek, CHP diyenlerin tümü CHP'nin ekonomik sorunları çözebileceğine inanıyor. Dolayısıyla, 'ekonomi eksenli' geçecek bir seçim kampanyasında, CHP; yüzde 20.4'lük 'kararsızlar kitlesi'nin ve 'Bu defa AK Parti'yi deneyelim' demekle şu an için 'denemeci bir eğilim' ortaya koyan yani 'kesin kararlı gözükmeyen' AK Parti'nin yüzde 43'lük seçmen kitlesinin aklını çelebildiği, etkileyebildiği ve ikna edebildiği oranda Ak Parti'yle başbaşa bir 'seçim yarışı' ve 'birincilik' şansını korumuş oluyor. Öte yandan, esas olarak, iki partiye doğru yoğunlaşacak oy verme eğiliminde, seçim tarihi yaklaştıkça YTP'nin ve hatta ANAP'ın şimdiki oy oranlarında daha da düşme ve CHP'ye kaymanın mümkün olabilmesi ihtimali mevcut. Tabii, çok şey, CHP'nin enerjik, doğru ve etkili bir seçim kampanyası yürütmesine bağlı. 'Aday listeleri'nin nasıl şekilleneceği de bir başka etken. CHP performansı ya da performansızlığının sonuca belirleyici etkisi olabilecek. Kuşkusuz, aynı şans ve imkanlar, AK Parti'nin seçim kampanyası ve 'nihai aday listeleri' için söz konusu. Ancak, AK Parti için, CHP açısından varolmayan handikap, partinin 'seçmen morfolojisi'nde yatıyor. AK Parti, 'ekonomiye dayalı bir seçim kampanyası'nda 'popülizm'e kayma tehlikesini içeriyor. Böyle bir durum, 'inandırıcılık'tan öteye 4 Kasım sonrasının tüm Türkiye'si için bir 'sıkıntı' doğurabilir. Bu bakımdan, AK Parti'nin 'ekonomik programı'nın oluşturulması ve 'seçmen'e sunumu, AK Parti yönetiminin ülkeyi yönetme kalibresi açısından önemli bir ölçü teşkil edecek. Görüldüğü gibi herşey, hâlâ ve henüz, nice 'değişken'e bağlı. Kesin olan, gayet ilginç bir seçime doğru yol aldığımız... (CENGİZ ÇANDAR- YENİ ŞAFAK) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:03

İLGİLİ HABERLER